Feylesof Rıza Tevfik Bölükbaşı

 

 

 

 

 

 

“Harabat ehliyiz bu bir âlemdir

Şevk ile bunda dem sürenlerdeniz

Hesap sorma bizden biz hayli demdir

Defter-i ameli dürenlerdeniz

 

Hun-i dil nuş ettik bezm-i sefada

Zevk-i cavidanı bulduk rızada

İfa-yı ahd için vakti belada (Kal-u belada)

Tiğ-i kahra göğüs gerenlerdeniz

 

Bu nefs-i hotkamı çekip de dare

Gülerek ser verdik ulu hünkâra

Bir gamze uğruna didar-ı yare

Canla başla gönül verenlerdeniz

 

Teveccüh kılmadık bab-ı niyaza

İrfanla eriştik rütbe-i naze

Aşina çıkmışız şubede baze

Perdelerin ardından görenlerdeniz.

 

Şiir meşk eyledik şirin sözünden

Gizlice bir yoldan batın yüzünden

Kâbe-i maksuda erenlerdeniz

Ey Rıza dervişiz dervişni hadız

 

Alaik kaydından çözülmüş şadız

Mest-i layakılız gamdan azadız

Postu meyhaneye serenlerdeniz.”       Feylesof Rıza TEVFİK

 

[i] Kanı nuş ettik sefa meclisinde

[ii] Ölümsüz bir zevk bulduk rızada

[iii] Nazeniniz, rütbe-i naze irfanla. Niyaz ehli değiliz naz ehliyiz.

[iv] Şubedebaz Karagözü oynatan demek

[v] Yani gösteriş kaydından çözülmüş şadız.

 

Nefes

Gel derviş, beri gel, yabana gitme;
Her ne arıyorsan inan sendedir.
Nefsine beyhude eziyet etme,
Kâ’beyse maksudun Rahmân sendedir.
Çöllerde dolaşıp seraba bakma,
Allah Allah deyip sehâba bakma.
Talibi Hakk isen kitaba bakma,
Okumak bilirsen Kur an sendedir.
İlminle bir kılı, kırka yararsın,
Gördüğün ru’yâda sâde sen varsın,
Etrâfına bakıp kimi ararsın,
Bu tehî kubbeyi kuran sendedir.
Kılı kırk yarmağa irfândır deme;
Ona vahşi, bana yabandır deme;
Şuna gerçek, buna yalandır deme;
Birinin aslı yok, yalan sendedir.
Ayrı ma’nâ verme küfr ile dîne;
Varıp gelme şaşkın, şekk ü yakîne;
Arifsen âğâh ol sırr-ı mübîne;
Vesvesen küfürdür, îmân sendedir.
Gir gönül şehrine, dolaş bir kerre,
Kıyâs et ne imiş güneşle zerre;
Yalnız sen kaadirsin hayr ile şerre,
Şerre mâil isen Şeytân sendedir.
Cilve etsin dersen kemâl ile Hak,
Çıkıp benliğinden bir kendine bak;
“Enelhak” sözünü dilinden bırak,
Lâfa kulak verme, irfân sendedir.
Nefsini evvelâ çıkar aradan,
Bir renge boyanma aktan, karadan;
Gönlünde berk urur nûru yaradan,
Zulmette dolaşma, Yezdân sendedir.
İşittim babasız bir oğulmuşsun,
Hem cennette doğmuş, hem koğulmuşsun;
Hem kesret istemiş, hem boğulmuşsun,
Allah’ın suçu ne? İsyân sendedir.
Gayrıdan arayıp derdine çâre,
Ne varlık verirsin mûr ile mâre?
Cennetten çıktınsa be hey âvâre,
Havva’yı aldatan yılan sendedir.
Şânın pek âlîdir, ne var pest isen?
Her şeye taparsın put-perest isen?
Bâde-i aşk ile eğer mest isen,
Kendine gel âşık, cânân sendedir.
Câhil mezâhire Hakk diye bakar,
Her köşe başında bir kandil yakar,
Bu seyl-i havâdis durmayıp akar,
İlel-ebed baakî kalan sendedir.
Menbaı sendedir feyz-i hayâtın,
Gelip giden canlar hep nefehâtın.
Hayretten boğulma, bu kâinâtın,
Hepsi bir katredir, ummân sendedir.
Her şeyin varlığı senin özündür.
Kendini çok gören kendi gözündür,
Bu mülke hükm eden senin sözündür,
Kalıbın kürsüdür, sultân sendedir.
Hey Rızâ, tâkat yok Hakk’ı inkâra;
Sen mahrem imişsin dîdâr-ı yâra,
Şimdi âgâh oldum sırr-ı esrara :
Âlemi yaradan vicdân sendedir.
Rıza Tevfik

 

Yukarıdaki şiir Şevki KOCA’nın Mürg-i Dil kitabından alıntıdır.

 

 

ŞAİR RIZA TEVFiK BÖLÜKBAŞI VE FELSEFİ DÜŞÜNCESİ
Prof. Dr. İbrahim Agah ÇUBUKÇU

Loader Loading...
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

 

MAKAMI:

 

İnternette Feylesof Rıza Tevfik Bölükbaşı:

Hece vezninde yazdığı şiirlerle tanınan Rıza Tevfik Bölükbaşı, felsefeye merakı nedeniyle Feylezof Rıza olarak anılırdı. Tıp eğitimi gören Rıza Tevfik, Osmanlı döneminde milletvekilliği, Millî Eğitim Bakanlığı da yapan çok yönlü bir kişilikti. Politikadaki tutarsızlıkları ve ateşli kişilik yapısı nedeniyle olaylarla dolu bir ömür sürdü. Sevr Antlaşması’nı imzalayan Osmanlı delegesi olarak Yüzellilikler arasında yer aldığı için uzun yıllar sürgünde yaşadı; gurbet acısını, şiirlerinde dile getirdi. Sürgünde iken yazdığı “Uçun Kuşlar” isimli şiirinde yer alan,

“Uçun kuşlar uçun! Burda vefa yok!
Öyle akar sular, öyle hava yok!
Feryadıma karşı aks-i sedâ yok!
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.”
kıt’ası, o zamanki sıla özlemini dile getirir.

-0-

 

Eserleri

Les Textes Houroufis (Clement Huart’la birlikte. Eser Hurufi tarikatına ait Paris Millî Kütüphanesinde bulunan bazı yazma risalelerin Fransızcaya tercümesidir. Leyden/Hollanda, 1909):
Felsefe Dersleri (Darülfünûn’daki hocalığı sırasında okuttuğu Umûmî Felsefe, derslerinin notları. İst., 1914/1915;
Mufassal Kâmus-ı Felsefî (Bütün felsefî ıstılahların Arapça, Yunanca, Fransızca, Almanca, İngilizce ve İtalyanca karşılıklarıyle verildiği bir eser. Toplam on bir cilt olarak düşünüldüğü halde iki cildi yayımlanmıştır. 1914-1919) :
Abdülhak Hâmid ve Mülâhazât-ı Felsefiyesi (İst., 1919):
Ömer Hayyam’ın Felsefesi (Bu kitabın hal tercümesi kısmını Hüseyin Daniş yazmıştır. İM., 1919, II. baskı 1945) (Bu eserle ilgili olarak kaynaklarda değişik bilgiler veriliyor. R.Tevfık kendisi eserin ismini yukarıdaki gibi belirtirken, A.Uçman “Rübaiyat-ı Ömer Hayyam” ismiyle veriyor. Bu kaynakta baskı tarihi 1922 dir. Türk Dili ve Ed. Ansiklopedisi ‘nde “Ömer Hayyam’m Felsefesi” olarak gösterilirken, 1927’de basıldığı belirtiliyor. Eserin 1945’te yapılan baskısı “Ömer Hayyam’m Rubaileri” ismini taşımaktadır.):
Serab-ı Ömrüm (Bazı şiirler, Kıbrıs, 1934, 2.baskı: 1949): Tevfik Fikret (1943) .

Alıntı yeri: Antoloji.com

Diğer Şiirleri : Antoloji.com 

 

Neyzen Tevfik

Neyzen Tevfik (1879 – 1953)

Kabrinin yeri:

24 Mart 1879’da Bodrum’da doğan Neyzen Tevfik’in asıl adı Tevfik Kolaylı’dır. Babasının memleketi Bafra'nın Kolay nahiyesi olduğu için soyadı kanunuyla "Kolaylı" soyadını almış. Babası

 Rüştiye Mektebi muallimi Hasan Fehmi Bey, Annesi Emine Hanım’dır. Kendine özgü yergileri ve yaşam biçimiyle adını duyuran Neyzen Tevfik, babasının görevli bulunduğu Urla kasabasında, usta bir neyzen olan Berber Kâzım'la tanıştı ve ondan ney dersleri almaya başladı. Aynı günlerde de, ilk sar'a nöbetini geçirdi.

Bu arada okulu bırakan Neyzan Tevfik’i babası yatılı olarak “İzmir İdadisi”ne yazdırdı. Ancak sar’a nöbetlerinin yeniden başlaması üzerine okulu tamamen bıraktı. Ney’e duyduğu derin sevgiyle İzmir Mevlevihanesi’ne girdi. Neyzen Tevfik, burada Tokadizade Şekip, Tevfik Nevzat, Ruhi Baba, ve Şair Eşref gibi pek çok ünlü isimle ile tanıştı ve onlardan Türkçe'nin yanı sıra Arapça ve Farsça dersleri aldı. Şair Eşref, yalnızca dostu ve hocası olarak kalmayarak ona hicvin kapılarını da açtı. İlk şiiri bu günlerde, 13 Mart 1898'de “Muktebes” dergisinde yayımlandı.

1898 yılında, babası medrese öğrenimi için Neyzen’i İstanbul'a gönderdi ve Fethiye Medresesi'ne yerleştirdi. Ama Neyzen Tevfik, zamanını daha çok Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde geçirdi. Bu arada Mehmet Akif Ersoy'la tanıştı ve Mehmet Akif, dönemin seçkin müzisyen ve edebiyatçıları ile tanışmasını sağladı. 1901 yılında, medrese giyimi olan cüppe ve şalvar yerine Akif'in verdiği setre pantolonu giymesi, akşamları medrese dışında kalması ileri-geri konuşmalara yol açınca, Fethiye Medresesi'nden ayrıldı. Önce Fatih'teki Şekerci Hanı'na, sonra da Çukurçeşme'deki Ali Bey Hanı'na yerleşti. Bu arada babasını tanıyan ve daha sonra Şeyhülislam da olan Musa Kazım Efendi onu kendi derslerine kabul etti.

Onun sayesinde Neyzen Tevfik, Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci, Şair Şeyh Vasfi gibi edebiyatçılarla tanıştı. Mehmet Akif'le dostluğu süren Neyzen, Mehmet Akif'e ney öğretti; Mehmet Akif de Neyzen'e Arapça, Farsça ve Fransızca öğretti. Dost çevresi içinde artık İbnülemin Mahmut Kemal, Tevfik Fikret, Uşakizade Halit Ziya, Ahmet Rasim, Tanburi Cemil, Hacı Arif Bey, Yunus Nadi de vardı.

1900 yılında, gramofon ticaretini ilk yapanlardan Gülistan Plâk Mağazası sahibi Hâfız Âşir Bey'le bir plâk doldurma girişimi oldu. Neyzen aşırı içkili olduğu için güçlükle doldurulan plâklar yine de basılıp piyasaya verildi. 1949'da yayımlanan Azâb-ı Mukaddes'e yazdığı önsözde belirttiğine göre, "yüze yakın plâk" doldurmuştur.

Öte yandan istibdata karşı olan gençlerle Sirkecideki İstasyon Gazinosu ve Güneş Kıraathanesi'nde bir araya gelir; yurt sorunlarına ilişkin ve istibdat karşıtı konuşmalar yaparlardı. Güneş Kıraathanesi'ne gelip gidenlerden Ziya Şakir, bir gün, sözü Eşref'ten açıp Jön Türk hareketinin önderlerinden Ahmet Rıza'ya getirerek Neyzen Tevfik'i konuşturdu ve tüm düşüncelerini öğrendi, ardından da ihbar etti. Gözaltına alınan Neyzen, sıkıntı dolu bir sorgulamadan geçirildi. Bu arada, daha önce tam otuz beş kez jurnal edilmiş olduğunu öğrendi. On beş gün sonra da serbest bırakıldı.

Serbest kaldıktan sonra kendisini Beyoğlu meyhanelerine attı. Bu esnada Sütlüce Bektaşi Tekkesi'ne devam ederek Şeyh Mümin Baba'dan nasip aldı. Siyasi baskının artmasından sonra  yurt dışına gitmeye karar verdi ve 1902 yılında Mısır'a gitti.

Neyzen Tevfik'in Mısır'da geçen yıllarına ilişkin olarak gerçekle gerçek olmayanı birbirinden ayırmak neredeyse imkansız. Ama geçimini neyi ile sağladığını ve hicvetmeye devam ettiği biliniyor. Mısır’da bir arkadaşı ile Neyzenler Kahvehanesi açıp işletti. Özbekiye Saz Bahçesi'nde çalarken plâk da doldurdu. Jön Türklerle ilişkili, bir dost toplantısında sarhoşlukla tabancasını ateşlediği ve duruşmada yargıca "haksızlık yapıyorsunuz" dediği için altı ay hapse mahkûm edildi. Ancak yaptığı itiraz kabul edildiği için bir buçuk ay yattıktan sonra özgürlüğüne kavuştu. Bu arada Feride adlı Lübnanlı bir kadınla iki ay birlikte yaşadı.
  1. Abdülhamit için yazdığı "Abdülhamid'in Ağzından Bir Nutk-ı Hümâyun" adlı hicvini İstanbul Kıraathanesi'nde okuyunca tutuklanmak istendi fakat çevrenin işe karışması ile kurtuldu. "Türk Aydınlarının Mısır Hidivi Hakkındaki Düşünceleridir" başlığı ile gazetelerde yayımlanan yazı nedeniyle hakkında tutuklama kararı verildi. Kurtulmak için de "Kaygusuz Sultan" adlı bektaşi tekkesine sığındı.
  2. Meşrutiyet'in ilânıyla Mısır'dan ayrıldı ve İzmir'e döndü. Daha sonra da İstanbul’a geçti. Çemberlitaş'ta bir han odasına yerleşen Neyzen Tevfik, seyretmek için gittiği ve Ferah Tiyatrosu'nda sergilenen "Sabah-ı Hürriyet" adlı oyunun İttihat ve Terakki'ce yasaklanması üzerine yaptığı konuşma yüzünden tutuklandı. Ardından kısa bir süre sonra da serbest bırakıldı.
Neyzen Tevfik 1910 yılında "sarıklı bir zâtın kızı olan Cemile hanımla", kardeşinin ve babasının karşı çıkmasına karşın, annesinin ısrarı ile evlendi ve bir kızı oldu. Ancak yürümeyen evliliği, kızı Leman henüz üç aylıkken kayınbabasının eşini alıp götürmesiyle son buldu.
  1. Dünya Savaşı yıllarında, Askeri Müze'nin kurucusu Muhtar Paşa'nın emrinde ve Mehterbaşı olarak askerlik yaptı. Düzenle başı hoş olmayan Neyzen Tevfik, herhangi bir meseleden dolayı Muhtar Paşa ile kavga etti ve askerden çıkarıldı. Daha sonra, dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın yalısında Mehter takımının verdiği konseri izleyen Almanya'nın Romanya'daki Kuvvet komutanının ilgisini çekti. Bazı kaynaklarda da onun çağrılısı olarak Romanya'ya gittiği yazılır. Romanya'da piyano eşliğinde konser verdi.
1919 yılında, ilk kitabı “Hiç”i yayınlandı.

1923 yılında Ankara'ya gitti ve kardeşi Şefik Kolaylı'nın yanında 4-5 ay kaldı. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve Mustafa Kemal'i yücelten şiirler yazdı bu sırada. 1924 yılında, arkadaşı Hasan Sâit Çelebi'nin de yardımları ile yazdıklarını “Azâb-ı Mukaddes” adı altında forma forma yayımlamaya kalkıştı ancak girişim başarılı olmadı ve iki formadan sonra noktalandı.

1926 yılında Atatürk'le tanışan Neyzen Tevfik, 1927 yılında sa'ra nöbetleri ve alkol yüzünden artık sık sık gideceği Toptaşı Tımarhanesi ve Zeynep Kâmil Hastanesi'nde tedavi görmeye başladı. 1928 yılında, ski dostu Mehmet Akif'i görmek için tekrar Mısır'a gitti ve bir yıla yakın bir süre yanında kaldı.

1930’lu yıllarda, ekonomik destek olsun diye, Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ'ın girişimi ile Konservatuvar'da görevlendirildi. 1940’lı yıllarda doktoru olduğu kadar dostları da olan Mazhar Osman ve Rahmi Duman'ın aracılığı ve Valiliğin oluru ile Bakırköy Akıl Hastahanesi'nin 21 nolu koğuşu ona ayrıldı. İstediği zaman gelir, yatar, dinlenir ve çıkar giderdi. Rahmi Duman, Neyzen Tevfik'le ilgili şunları yazmış; "Onu yakinen tanımak mazhariyetine 1932’de erdim. O tarihte genç bir asistan olarak Bakırköy Akıl Hastahanesi'ndeki 18 numaralı serviste (ehline) açmış olduğu şiir ve felsefe kürsüsünün hevesli ve usanmak, yılmak bilmeyen bir talebesi olmuştum."

9 Mart 1946'da, basın yararına düzenlenen bir konserde ney çaldı ve yaptığı taksimlerle izleyicileri büyüledi. 1949 yılında, dostlarından İhsan Ada, Neyzen Tevfik'in eserlerini, onun gözetimi altında, “Azâb-ı Mukaddes” adı ile kitaplaştırdı. 1951 yılında “Onu Affettim” adlı bir filmde önemli bir rolde gözüken Neyzen Tevfik, “Ağlayan Şarkı” adlı bir başka filmde ise, Suzan Yakar'la oynadı.

1952 yılında, arkadaşlarının ısrarı ile Şehir Komedi Tiyatrosu'nda jübilesini yaptı. 1930'larda İstanbul Belediye'sinin bağladığı yardım aylığını saymazsak Neyzen'in düzenli bir geliri hiç olmadı. Neyzen Tevfik'in söylenceleşen yaşamı 28 Ocak 1953'de son buldu. Cenaze namazı Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camii'nde kılındı. Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros Bulvarını doldurdu. Memurların, profesörlerin, ileri gelenlerin yanı sıra kılıklarına çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar, sokak serserileri ve bin bir çeşit insan bir arada uğurladılar Neyzen'i bilinmeyene. Kim bilir belki de hiçlikten hepliğe…

Ne hayatı, ne dünyayı, ne de kendisini "hiç" kavramıyla ifade etmek değildi onun yaptığı. O, karşıtlıkların birbirini var ettiği algılayışımızda, var oluş derinliğinin sarhoşluğu içinde arayışını sürdürürken “Hiç” olanı fark etmişti. Para-pul, mal-mülk, şan-şöhret elinin tersiyle ittiği şeylerdendi. Adaletsizliğe, çıkarcılığa, kör inançlara, baskıya, otoriteye, din istismarına sert ve etkili bir üslupla hicivlerinde ve hayatında baş kaldırdı. Boynunda eski yazıyla “Hiç” yazardı.
Alıntı Adresleri:
“Kim Kimdir”

Bektaşi.net

Neyzen Tevfikin Şiirleri

Hicran kucağında tuttuğum sırdaş,
Çağlamış, bulanmış, durulmuş olsun
Sözüne sazına güven de yanaş
Kulağı ezelden burulmuş olsun

Burulmuş olsun, burulmuş olsun
Ölmeden hesabı görülmüş olsun

Boş kafa gezdiren seyyahlar gibi
Keşkülünün delik çıkmasın dibi
Ariften anlasın seçsin garibi
Hakikat yolunda yorulmuş olsun

Yorulmuş olsun, yorulmuş olsun
Ölmeden hesabı görülmüş olsun

Taan tepmiş olan gam kervanında
Dostunu konuklar tatlı canında
Koçlar gibi duran pir meydanında
Aslanlar yurdunda kurulmuş olsun

Kurulmuş olsun, kurulmuş olsun
Ölmeden hesabı görülmüş olsun

Gel dese de bakma nakes aşına
Bir fırsat arar da kakar başına
Dostun namerd dehrin mihenk taşına
Felaket pazarında vurulmuş olsun

Vurulmuş olsun, vurulmuş olsun
Ölmeden hesabı görülmüş olsun

Duysun aşkın elindeki rebabı
Okunsun alnında çile kitaı
Neyzen gibi günahının hesabı
Mezara girmeden sorulmuş olsun

Sorulmuş olsun, sorulmuş olsun
Ölmeden hesabı görülmüş olsun

-**-

 

Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer,

Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu’unun fili mi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer,

İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan.
Niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan,
Önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da’vadan
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.

Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma’rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.

Serseri Neyzen’in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avalim, bu bedyi’ gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne,
Hak olur pir-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer.

Neyzen Tevfik’in mezar taşı:

Kazım Babaerenler

Makamı:

Balıkesir Başçeşme Mezarlığı

Nefesleri:

Allah nur semavatı
Gün Muhammed Ay Ali’dir
Gök yüzünün ümmehatı
Gün Muhammed Ay Ali’dir

Zühre Fatıma tüz Zehra
Bint-i haticetül Kübra
Ism-i Mübin ula uhra
Gün Muhammed .ay Ali’dir.

Ferkadan Haşan Hüseyin
Ütarit Zeynel Abidin
İmam-ı Bakır-ül metin
Gün Muhammed Ay Ali’dir.

Zühaldir İmam-ı Cafer
Kazım Rıza sırr-ı Hayder
Taki Naki Haşan Asker
Gün Muhammed Ay Ali’dir.

Müşteri Pir-i Horasan
Merihdir Mehdi-yi zaman
On iki burç kutb-i devran
Gün Muhammed Ay Ali’dir.

(Kazım Baba) mestaneler
Nura döner pervaneler
Sema’ eder seyyareler
Gün Muhammed Ay Ali’dir.

Turgut Koca Halife Babaerenler ve Adviye Anabacı

Tanım:

Turgut Koca H. Babaerenler:

Kâzım Baha’nın oğludur. Annesi Saliha Hanımdır. 1921 yılında İstanbul’da doğmuştur. Bomonti İlkokulunu, Kabataş Erkek Lisesinin Orta Okul bölümü ve Deniz Lisesini bitirerek orta öğrenimini tamamlamıştır. Deniz Harp Okulunun

Makine Mühendisliğini 1944 yılında bitirerek Subay Mühendis olarak orduya katılmıştır. Daha sonra Kara Kuvvetlerine geçerek K.K. Ordonat fabrikalarında

çekirdek mühendis personel olarak 32 yıl görev yapmıştır. Uzun zaman Balıkesir Ana Tamir fabrikasında ve Tuzla Askeri Jeep Fb. da çalışmıştır. 1976 yılında emekli olmuştur. Uzun yıllar serbest olarak çeşitli fabrikalarda teknik danışmanlık yapmıştır. 1944 yılında Mora’lı Mücerret Halis Baha’dan nasip alarak Nazenin tarikatına girmiş, 1949 yılında Muhtar Yeğtaş Baha’dan vakfı vücud erkânı ile derviş olmuş, daha sonraları Doç Dr. Bedri Noyan Dede Baha’dan Babalık icazeti ve 1978 yılında yine Bedri Noyan Dede Baha’dan erkân
üzerine Hilâfet almıştır. Eşinin adı Adviye’dir.

Adviye Koca Anabacı:

Silistre’nin Karalar köyünde ailesinin tek çoçuğu olarak (Aralık 1930) dünyaya gelmiştir. Çoçukluğu Romanya’da 2. Dünya savaşı hazırlıklarının ve sıkıntılarının içinde geçmiştir. 1949 yılında Haydar Cemil Baha’dan (Demir Baba Dergahı Postnişini ) henüz bir genç kızken nasip almıştır. 1951 yılında , dünyada gelişen akımların neticesi ailesi ile birlikte Türkiye’ye gelmişler ve İstanbul’a yerleşmişlerdir.Turgut Koca ile tanışmaları da bu dönemdedir. 1951 yılının son ayında evlenmişlerdir. Bu evlilikten iki erkek, üç kız çoçukları olmuştur. Eşinin görevi gereği bir müddet Balıkesir’ de daha sonra İstanbul’ da yaşamışlardır.
Tariki Nazenin, diğer adıyla Bektaşi Tarikatının İslam tarikatleri içinde özel bir yeri vardır. Bu özel yeri edinmesinde Türk töresinden getirdiği motiflerin önemi büyüktür. Bunların belki de en önemlilerinden biri de “kadının konumu“na ilişkin olanlarıdır. Bilindiği üzere Bektaşilerde kadının konumu erkeğe göre ikincil değildir. Bu motifi Bektaşilik Türk töresinden getirmiştir. Adviye Anabacı da her fırsatta Türk töresinin güzelliklerini bizlere hatırlatmıştır.

Adviye Anabacının kırk lokmasında yapılan törende, Turgut Koca Baba erenlerimiz: “Anabacı, müctehitliğin sadace erkeklerde değil, Bacılarda da olabileceği fikrini Türk kızına emanet etmiştir.” Demiştir. 17.10.1996 tarihinde hakka yürüyen Adviye Koca ( Turgut Koca H.Babaerenlerin tanımıyla “Beyaz Melek” ) 18.10.1996 Cuma günü, (Şah Kulu Sultan ) Merdivenköy Dergâhı mezarlığında sırlanmıştır. Garip bir tasadüf, tam bir yıl sonra 15.10.1997 tarihinde Hakka yürüyen Turgut Koca H.B.17.10.1997 cuma günü yine aynı yerde
sırlanmıştır. Onların, onları sevenlerin gönlünde yaşadıklarına inanıyoruz. Her ikisinin de ruhu şâd ve handan ola…

Eserleri:

 

Nefesleri:

Hü Dost
Güneşi efalim ihata etti.
Merihte, Zuhrede, Ayda dolaştım.
Sıfatım (Alel arş istiva) oldu
Külli şey’in ıhai hay’da dolaştım.

İçtimaya gelen menşurum imiş.
İstikbale çıkan, gururum imiş.
İhtilâf-ı manzar zahurum imiş,
Kehkeşanlar ile sayy’da dolaştım.

İman ikliminde, olmuşuz şua.
Sûri mahrekimiz, La ile illa.
İntiha makamı: (Kurbi ev’edna).
(Kabe kavseyn) ile yayda dolaştım.

Zuhal devri ile Âdeme geldim.
Havvanm vavında husufa girdim.
İn’ikas eyledim: Ahmedi gördüm.
Ehl-i Beytle altın soyda dolaştım.

Kelâm-ı Nefs imiş, (Şeraben Tahur).
Müşteri hafıza, Utarit; şuur.
Mahitapta Mubin, Afîtapta Nur.
Hey’et-i akl ile Hayda dolaştım.

Esma ve sıfatla teferrüd ettim.
Maye-yi zatıma teabbüt ettim.
Zamandan, mekandan tecerrüd ettim.
An-ı dâim olup, tayy da dolaştım.

Nokta idim, harfle yazdılar beni. (1)
Levha-yı mahfuza dizdiler beni.
Kırklar meclisinde ezdiler beni.(2)
Cur’adan içinde meyde dolaştım.

(Turgut Baba) dedi, dinleyen âkil.
Aleme hükm eden, İnsan-ı Kâmil.
Tanbur-ı aşkınla oldum suz-i dil,
Beste nigar ile nay’da dolaştım.

 

Arş-ı müstevide

Arş-ı müstevide, aşk meydanında,
Tercüman okuduk, niyaza geldik.
Soyunduk varlıktan, çekildik dara
Enel Aşk sırrını ağaza geldik.

Horasan postunda görüldü didar.
Taht-ı Muhammedi; Minber-i envar.
Bir gerçek mürşide vermişiz ikrar.
Cemaline karşı namaza geldik.

Küre-yi aşkınla hal olduk ebed
Mihrabın levhası sırr-ı müeyyed.
Meydan taşı derler, hacer-ül esved.
Harem-i şeriften Hicaza geldik.

Erdik nüktesine Vahidiyetin.
Ayninin ayniyiz Ehadiyetin.
Gördük çerağını ferdaniyetin.
Bu kesret milkinde icaza geldik.

(Turgut Baba) söyler, ey nur-i Celi.
Gönül ikliminde etti tecelli.
Bezm-i erenlerde bülbül misali,
Nefesler söyledik, düvaza geldik…

 

Kaynak:

Yukarıdaki özgeçmiş ve nefesler aşağıdaki kitaplardan alıntıdır.

Pir Nefes Üstad    yazar: Turgut Koca
Gül Deste NEfesler- Ezgiler-Notalar                      yazarlar: Turgut KOCA ve Zeki ONARAN

Gül Baba

Gül Baba, sadece Bektaşilerin değil, Macarların da çok sevdiği ve saygı duyduğu ermiştir. Doğum yeri Amasya’nın Merzifon ilçesidir. Birçok  Macarlar gelin ve damat evlendikleri gün Gül Baba’yı da ziyaret edip dua ederler.
Doğum yeri: Merzifon
Ölüm tarihi ve yeri: 1 Eylül 1541, Budin

Ignacz Kunos’un Gül Baba Masalı

Gül Baba Türbesi resimleri

 

 

Mehteran

Yeniçerilerin “bando teşkilatına”, “Mehterhane” denilirdi.
Her yeniçeri “ortasının” bir kat mehter takımı bulunurdu.
Bir kat mehterhane, şu enstrümanlardan meydana
gelirdi;
1- Bir adet – Tabi (Davul)
2- Bir adet – Nakkare (Çift dümbelek)
3- Bir adet – Zurna
4- Bir adet – Boru
5- Bir adet – Zil (Halile)

Belirtilen sazlardan ikişer tane bulunursa; iki kat, üçer
tane bulunursa; üç kat mehterhane adını alırdı. Yeniçeri
ağasının en az beş, en çok yedi kat. Padişahın ise, dokuz kat
mehter takımı olurdu.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yeniçeriler, Allah yolunda hizmet ederken, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.S), Hz. Aliy-el Mürteza, ve Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin himmetleri niyaz edilirdi.

BALIM SULTAN ERKÂNNAMESİNE GÖRE
MEHTER GÜLBÂNG-İ
EYYÂM-I GÜLBÂNG

Bismişâh, Allâh Allâh
Celil-i Cebbâr, Mûin-i Settâr, Hâlik-i Leyl-ü ven nehâr
Lâ-yezâl, zül-celâl Yek’dir Allâh yek,
Allâh’ın birliğine, küffârın körlüğüne
Ve Resûl-ü Enbiyâ, Peygamberimiz, Efendimiz,
Cenâb-ı Ahmed-i Muhammed Mustafâ
Ve Al-i evlâd-ı Resûl-ü Müçtebâ’nın imdâd-ı ruhâniyetlerine,
Pir’an, Mürşidân, Aşıkan, Gavs-el Vâsılîn,
Hamâley-i Kûr’an Esseyid Muhammed Hacı Bektâşı Velî
Ve, Güzeştegân-ı Pir’an ve Ehl-i İslâm ervâhına,
Ve Dest-grimiz Balım Sultan âyn-i inayetine,
Hünkâr-ı İslâm, İbn-üs-Sultan,
Bilcümle İslâmın necât, saadet ve selâmetine
Üçler, beşler, yediler, kırk’lar, üçyüzaltmışlar
Ve binbirler demine…
Nûr-u Nebî, Kerem-i Ali, keremât-ı Veli,
Gülbang-i Muhammedi
Pirimiz, Hünkârımız, üstadımız
Kutbül Arifin, Hâc-ı Bektâş-ı Veli
Demü, devranına Hü diyelim, Hüüüü….

Kaynak:

Yukarıdaki bilgiler resim ve Gülbank  “ÖNDENG SONGUNG GÜRGELE Bektaşi Kültür Argümanlarına Göre YENİÇERİ OCAĞI VE DEVŞİRMELER    ŞEVKİ KOCA” adlı kitaptan alıntıdır.

Yeniçeriler

Osmanlı Devletinin ve Yeniçeri ordusunun kuruluşunda Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin himmeti vardır.

… Allah Allah sayhalarıyla yer gök dolmuştu. Hacı Bektaş-ı Veli alana ulu bir ateş yaktırmış, üstüne bir kazan oturtmuş, aş pişiriyordu. Hacı Bektaş-ı Veli ağır ağır doğrulmuş, sağ elini batı istikametine çevirmiş; Manen İstanbul’un, Kosova’nın, Belgrad’ın, Varna’nın, Budapeşte’nin fethini
işaret ediyordu. Orhan bey, alana onikibin kişilik bir ordu derlemişti. Evliyalar Hünkarının batıya yönelmiş kolunun yeninden askerler çıkmaya başlamıştı. Büyük Evliya, büyük kerametler izhar ediyordu. Bu askerler, tamam oniki neferdi. Hacı Bektaş-ı Veli, askerlerden birinin başına sağ elini dayamış dua ediyordu; Kılıcınız Türk sancağı altında parlasın. Sözünüz üstün, yüzünüz ak olsun; Giriştiğiniz her
savaşı kazanmanız için, size bu kutsal “Kazanı” armağan
ediyorum…   [YENİÇERİ OCAĞI VE DEVŞİRMELER   sayfa:24  Yazar: ŞEVKİ KOCA]

Yeniçeri, padişahı koruyan askerlerdi, bugünkü karşılığı Cumhurbaşkanı’nı koruyan muhafız alayıdır. Yeniçeriler, gerektiğinde savaşa da girerlerdi. Yeniçeri savaşa girince karşı taraf çekilmeyi yeğlerdi.

Devşirilmiş, Bektaşi uslûbu ile İslam olan Balkan ve Avrupalı gençlerdi. Ailelerinden özel kriterlere göre seçilir ve yeteneğine göre aldıkları eğitim ile Devlette görev alırlardı. Başta, isteksiz olarak verdikleri çocuklarının Vali olarak geri döndüğünü gören yöre halkları daha sonra çocuklarını gönülle vermek istemişlerdi.

Savaşanlar Bektaşi Babaları tarafından komuta edilirlerdi. Kırk yaşında emekli olur, sivil hayata geçer, evlenebilirlerdi. Bazıları Bektaşi Babası olarak hizmet vermeye devam ederdi. Devletten ulufe adı altında ücret alırlardı.

Savaşlara Yeniçeri’nin Mehteran grubu da eşlik eder savaşanların azmini artırırdı. Aldıkları Bektaşi eğitimi ve uslûbu ile yüksek sesle gülbanklar çekilirdi. Gülbanlarda; Allah yolunda hizmet ederken, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.S), Hz. Aliy-el Mürteza, Ehli Beyt ve Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin himmetleri niyaz edilip cenke başlanırdı.

İlâ-yı kelimetullah
Cihâd-ı fî-sebulûllâh ve Ehl-i Beyt-i Resulullah
Uğrunda, ser verip-ser alan, pala sallayan
Gaziyânın rûh’ları mübarek ve muazzez ola
Sahib-i Kûr’an Muhammed Mustafa ve sahib-i
Zülfikâr Aliy-yel Mürteza ve Sahib-i Seyf
Eba-Müslim-î Horasân-i ve Sahib-i Nefes,
Hünkâr Hacı Bektaşi Velî El-Horasân-i Efendilerimizin
Himmet-i rûhaniyeleri, üzerimizde hâzır ve nâzır ola…
Eli kan, dili kan, sine üryân, ciğeri büryân,
Meydan-ı şehâdet’te Allah yoluna revân…
Gâzâ-yı Şühedâ’ya Cemâl-i Hâk görünür â’yan…
Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan
Ya Rahim, Ya Rahman, Ya Reccânâ, Ya Deyyan
Resûl-i Kibriyâ Ahmed-i Muhtar Muhammed Mustafa
Âl-i evlâdı hamse-yi ve Ehl-i kesâ-yı İmdadî
Ruhaniyetlerine,
Hünkâr-ı Evliyâ Esseyid Muhammed Hac-ı Bektâş-ı Veli,
Kaddesıllahü sır-rül aziz Efendimizin,
Himmeti velâyetine ve Dest-grimiz Balım Sultan
Ve güzeştegân-ı piran âyn-ı inayetine
Şah-ı Şühedâ Sultan-ı mükerrem,
Hüseyn-i Kerbelâ’yı Müçteba sırrına…
Nuru Nebî, Kerem-i Alî, Kerâmat-ı velî,
Pirimiz, Hünkârımız, Kutb’ül Arifin,
Hacı Bektâş-ı Veli demine,
Üçler, beşler, yediler, kırk’lar dem-ü devrânına
Hü, diyelim
Hüüüüü….

Yeniçeri askerleri; Mehteran, Sak’alar, Humbarcılar, Cebeciler, Topukçular, Arabacılar, Lağımcılar, Kalebent’ler, Piyadeler ve Karakullukçular olmak üzere on gruba ayrılmışıtr. [YENİÇERİ OCAĞI VE DEVŞİRMELER Sayfa: VII   Yazar: ŞEVKİ KOCA]

 

Kaynak:

Yukarıdaki resim ve yazıların hemen hepsi merhum Dervişimiz ruhu şad ve handan ola;  Z. ŞEVKİ KOCA (Fecri) nin eseri:

“ÖNDENG SONGUNG GÜRGELE
Bektaşi Kültür Argümanlarına Göre
YENİÇERİ OCAĞI VE DEVŞİRMELER
ŞEVKİ KOCA” adlı kitabından alıntıdır.

 

 

 

 

Bu kitabın içindeki bazı konular:

Kuruluşa Dair Rivayetler, Yeniçeriliğin Kuruluşu, Öndeng Songung Gürgele, Pençik Kanunu, Pençik Kanununa göre Devşirme, Devşirme Esasları, Yeniçeri Kurmay Başkanlığı, Kazan-ı Şerif, Mutbak ve İaşe, Giysileri, Bayrak ve Alemleri, Şehireminliğinde Yeniçerilerin Rolü, Ünlü Bir Devşirme, Mimar Sinan, Yeniçeri Erkânında Hatalı Değişiklikler, Yeniçeriliğin Kaldırılması, Cenk Gülbâng-i, Mehter Teşkilatı, Yeniçeri Kahvehaneleri,

 

Ayrıca bkz: http://www.bektasi.net/yeniceri.html

 

Bektaşi Nefesleri-melodili

Geri bildirim için:

YouTube da Bektaşi Nefesleri:

Yunus Emre

AŞIK SANA BİR SÖZÜM VAR

Aşık sana bir sözüm var, bu arş nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, bu arş kürsün üstündedir

Kamil sana bir sözüm var, bu kürs nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, bu kürs levhin üstündedir

Derviş sana bir sözüm var, levih nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez,  levih gökler üstündedir

Kamil sana bir sözüm var, yerler nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, yerler öküz üstündedir

Derviş sana bir sözüm var, öküz nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez,  öküz balık üstündedir

Aşık sana bir sözüm var, balık nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, balık suyun üstündedir

Aşık sana bir sözüm var, su da nenin üstündedir
Hikmetine akıl ermez, su rüzgarın üstündedir

Yüzünü Hürmüz’e tutmuş, kuyruğun firenge atmış
Yeri götren sarı öküz, yüz on dört bin yaşındadır

Kabe’yi belinde tutmuş, ağzını Hürmüz’e açmış
Kuyruğun karnına atmış, mağrib maşrık başındadır

Gözlerin ırmayıp bakar, silkinse dünyayı yıkar
Şundan hayli elem çeker, bir sinecek başındadır

Gönü var dağlardan kalın, tüketmez mahluklar yağın
Kuvvetlidir şöyle yeğin, sanki on dört yaşındadır

Titreyişi zelzeledir, boynuzları velveledir
On iki ayağı vardır, her biri bir kösededir

Aşık Yunus söyler bunu, ne güzel yaratmış Gani
Çifte koşayıdım onu, hikmet onun işindedir

 

BE HEY KARDEŞ HAKKI BULAM MI DERSİN

Be hey kardeş hakkı bulam mı dersin
Hakka yarar amel işlemeyince
Bu sırrın ötesin duyam mı dersin
Mürşid-i kamille başlamayınca

Gel hey kardeş gel sen birliğe özen
Birliktir her nefsin kal’asın bozan
Hiç kendi kendine kaynar mı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince

Aşkın odu geldi yüreğim harlar
Aşkı olan, arı kendini neyler
Behey Yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyim mi söylemeyince

Taptuk Emre Makamı:

Resimler:

{Sayın M. Çehreli’nin nazik katkıları ile}

Yunus Emre Makamı:

Birçok makamı ifade edilir. Aşağıdaki resimler Aksaraydaki de türbeye aittir.

Resimler:

{Sayın M. Çehreli’nin nazik katkıları ile}

Nefesleri:

Yüz Bin Peygamber

Hor bakma sen toprağa, toprakta neler yatur
Kani bunca evliya, yüz bin Peygamber yatur

Cennette buğday yiyen, gaflet gömleğin giyen
Hem dünyaya meyleden, Adem Peygamber yatur

Arkasiyle kum çeken, göz yaşıyle yuğuran
Kabeye temel kuran, Halil Peygamber yatur

Vücudunu kurt yiyen, kurt yedikçe şükreden
Belalara sabreden, Eyyup Peygamber yatur

Balık karnında yatan, deryaları seyreden
Kabak kökün yastanan, Yunus Peygamber yatur

Kuyuda nihan olan, kul deyüben satılan
Mısır’a sultan olan, Yusuf Peygamber yatur

Yusuf’un yavu kılan, kurt ile davi kılan
Ağlayıp göğsüz kalan, Yakup Peygamber yatur

Asasın ejder eden, bahre urup yol eden
Fir’avnı helak eden, Musa Peygamber yatur

Ol Allahın habibi , dertlilerin tabibi
Enbiyalar serveri, Resul Muhammed yatur

Hayber kal’asın yıkan, kafiri oda yakan
Şahinler gibi bakan, Ali gibi er yatur

Ata ana gülleri, Kur’an okur dilleri
Fatm’ana oğulları;Hasan, Hüseyin yatur

İğnesin suya atan, balıklara getirten
Tacın tahtın terkeden, İbrahim Ethem yatur

Gündüzler saim olan, geceler kaim olan
Ariflerin sultanı, Bayzit Bestami yatur

Hakikat erleri, geçti dünyadan, her biri
Konyada;ol Mevlana Hüdevandigar yatur

Çoktur Hakkın has kulları, fikr eyle bunları
Saysam erenleri, görsen ne sultanlar yatur

Yunus sen de ölürsün, kara yere girersin
Kara yer altında, çok günahkar kullar yatur

–*–

Acep Bu Benim Halim

Acep bu benim canım, azat ola mı ya Rab
Yoksa yedi Tamu’da yana kala mı ya Rab

Acep bu benim halim, yer altında ahvalim
Varıp yatacak yerim, akrep dola mı ya Rab

Can hulkuma geldikte, Azrail’i gördükte
Ya canımı aldıkta, asan ola mı ya Rab

Dar oldu bana düzler, gice ile gündüzler
Dünyaya bakan gözler, didar göre mi ya Rab

Allah olucak Kadı, bizden ola mı razı
Görüp Habib’in bizi, şef’i ola mı ya Rab

Yunus kabre vardıkta, Münker Nekir geldikte
Bize sual ettikte, dilim döne mi ya Rab

–*–

Acep N’ola benim Halim

Bir korku düştü canıma, acep n’ola benim halim
Derman olmaz ise bana, acep n’ola benim halim

Canım tenimden üzüle, gitmek yararı düzüle
Bu suret nakşı bozula, acep n’ola benim halim

Dünya donların soyucak, yuyucu tenim yuyucak
İletip kabre koyucak, acep n’ola benim halim

Eller gidip ben kalıcak, sinde yalnız olucak
Münkerle Nekir gelicek, acep n’ola benim halim

Ne ayak tuta, ne elim, ne aklım kala, ne bilim
Cevap vermez ise dilim, acep n’ola benim halim

Mezardan duru gelicek, hak terazi kurulacak
Amelimiz görülecek, acep n’ola benim halim

Miskin Yunus eydür sözü, kan yaş ile dolu gözü
Dergahına tutar yüzü, acep n’ola benim halim

–*–

Allah

Aşkın odu ciğerimi, yaka geldi, yaka gider
Garip başım bu sevdayı, çeke geldi çeke gider

Kar etti firak canıma, aşık oldum ol Sultana
Aşk zencirin dost boynuna, taka geldi, taka gider

Sadıklar durur sözüne, gayrı görünmez gözüne
Bu gözlerim Dost yüzüne, baka geldi, baka gider

Arada olmasın naşı, onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı, aka geldi, aka gider

Bülbül eder ah ü figan, hasretle yandı bu can
Benim gönülcüğüm ey can, çıka geldi, çıka gider

Yunus söyler bu sözleri, efgan eder bülbülleri
Dost bağçesinde gülleri, koka geldi, koka gider

–*–

Allah Sana Sundum Elim

Sensin kerim, sensin rahim, Allah sana sundum elim
Senden artık yoktur emin, Allah sana sundum elim

Ecel geldi vade erdi, bu ömrüm kadehi doldu
Kimdir ki içmeden kaldı, Allah sana sundum elim

Gözlerim göğe süzüldü, canım göğüsten üzüldü
Dilim tetiği bozuldu, Allah sana sundum elim

Üş biçildi kefen donum, Hazret’e yönelttim yönüm
Acep nice ola halim, Allah sana sundum elim

Urdular suyum ılıdı, kavim kardeş cümle geldi
Esen kalsın kavim kardeş, Allah sana sundum elim

Geldi salacam sarılır, dört yana sala verilir
El namazıma derilir, Allah sana sundum elim

Salacamı getirdiler, makberime yetirdiler
Halka olup oturdular, Allah sana sundum elim

Çün cenazeden şeştiler, üstüme toprak saçtılar
Hep koyubeni kaçtılar, Allah sana sundum elim

Yedi Tamu, sekiz Uçmak, her birinin vardır yolu
Her bir yolda yüzbin çarşı, Allah sana sundum elim

Geldi Münker ile Nekir, her birisi sordu bir dil
İlahi Sen cevap vergil, Allah sana sundum elim

Görün acep oldu zaman, gönülden eyleniz figan
Ölür çün anadan doğan, Allah sana sundum elim

Yunus tap uzat bu sözü, Allahına dutgıl yüzü
Didardan ayırma bizi, Allah sana sundum elim

–*–

Andan Ayrı Buçuk Saat

Cümle alem terkin uram, ben Dost terkin urımazam
Andan ayrı buçuk saat, ben ansızın durumazam

Andan ayrı dirliğim, dirlik değildir benim
Koyam ol dirgüre beni, bu ölü dirgürimezem

Huri gelip eydür ise, gönlün bana vergil deyu
Dost’tan artık kimseye, ben gönlümü verimezem

Dost deyu geçti ömrüm, başarmadım Dost kulluğun
Koyam ol başara beni, ben hiç iş başarımazam

Bir gezden ol oldum, dahi benden ümit yoktur bana
Ben ol isem pes ol kani, bu sırra erimezem

Değmeler eydür Yunus’a, katlan bu gün yarın deyu
Ceht edüben bu günümü, yarına irgürimezem

–*–

Anlamadan Eyledik

Dilsizler haberini, kulaksız dinleyesi
Dilsiz kulaksız sözün, can gerek anlayası

Dinlemeden anladık, anlamadan eyledik
Gerçek erin bu yolda, yokluktur sermayesi

Biz sevdik aşık olduk, sevildik maşuk olduk
Her dem yeni dirlikte, sizden kim usanası

Yetmiş iki dil saçtı, araya sınır düştü
Evvel bakışı biz baktık, yermedik am-ü hası

Miskin Yunus ol veli, yerde gökte dopdolu
Her taş altında gizli, bin İmran oğlu Musi

–*–

Aşık Canı Ölmeye

Ol can kaçan ölüser, Sen ana can olasın
Ölmüş gönül dirile, andaki Sen olasın

Ölmeği dirlik ola, ölmesiz dirlik bula
Ölmüş gönül dirile, andaki Sen olasın

Sen olduğun gönüller, her dem canın yeniler
Güç olmaz ol divanda, hakimi Sen olasın

Can bedenden uçucak, menziline göçücek
Ol cihana geçicek, göze ayan olasın

Tozunu yel almaya, bir zerre ırılmıya
Aşık canı ölmeye, maşuku Sen olasın

Yunus sen aşık isen, aşka muvafık isen
Korkma ulaşık isen, ne olursan olasın

–*–

Aşık Kişi

–*–

Din ü millet sorar isen, aşıklara din ne hacet
Aşık kişi harap olur;bilmez ne din, ne diyanet

Aşıkların gönlü, gözü, maşuk depe gitmiş olur
Ayruk surette ne kalır, nice kılısar zühd ü taat

Taat kılan Uçmak için, din Tamu için
Ol ikiden fariğ olur, neye benzer bu işaret

Her kim Dost sever ise, Dosttan yana gitmek gerek
İşi gücü Dost olucak, cümle işten olur azat

Anın gibi Maşukanın haberin kim getirir
Cebrail mürsel sığmaz, şöyle olundu işaret

Soru hesap olmayısar dünya ahiret koyana
Münker ü Nekir ne sorar, terk olucak cümle murat

Havf ü reca gelmez anda, varlık yokluk bırakana
İlm ü amel sığmaz anda, ne terazi ne sırat

Ol kıyamet bazarında, her kula başı kaygısı
Yunus sen aşıklar ile hiç görmeyesin kıyamet

 

 

Aşıma Zehr-i Katil Katmışım Ben

 

Bu ömrüm yok yere harc etmişim ben
Canım gör nice oda atmışım ben

Kimse kimesneye etmemiş ola
Anı kim kendime ben etmişim ben

Amelim rahtını, derdim götürdüm
Kamu assım, ziyana satmışım ben

Cihanda bir sınık saksıdan ötrü
Güherlerim ziyana satmışım ben

Amelim her ne ki varsa riyadır
Acep ihlası ne unutmuşum ben

Giceye eresini kimse bilmez
Tul-i emel başın uzatmışım ben

Dügeli ömrümü, harcına sürdüm
Ziyandan bellidir, ne utmuşum ben

Aguya bal deyu parmak uzattım
Aşıma zehr-i katil katmışım ben

Biçare Yunus’un çoktur günahı
Hakkın dergahına yüz tutmuşum ben

 

 

Aşk Bezirganı

 

Aşk bezirganı, sermaye canı
Bahadır gördüm, cana kıyanı

Zehi bahadır can terkin urur
Kılıç mı keser himmet giyeni

Kamusun bir gör, kemterin er gör
Alu görmegil, palas giyeni

Tez çıkarırlar fevkal’ulaya
Bin İsa gibi dünya yakanı

Tez indirirler tahtesseraya
Bir Karun gibi dünya kovanı

Aşık olanın nişanı vardır
Melamet olur belli beyanı

Zühdüm var deyu ta’n eylemegil
Merdut ederler mağrur olanı

İlmim var deyu mağrur olmagil
Hak kabul etti kefen soyanı

Atlası kodu, abalar geydi
İbrahim Ethem Sırdan duyanı

Çün Mansur gördü, Ol benem dedi
Od’a yaktılar, işittik anı

Od’a yandırdın, külün savurdun
Öyle mi gerek Seni seveni

Zinhar ey Yunus, gördüm demegil
Od’a yakarlar gördüm deyeni

 

 

Aşk Gelicek Cümle Eksikler Biter

 

N’olur ise ko ki olsun n’olusar
Tek gönül Mevlayı bulsun n’olusar

Aşk denizi gene taşmış kan akar
Aşık-ı biçare dalsın n’olusar

Bu denize düşen ölür dediler
Ölür ise ko ki ölsün n’olusar

Aşk gelicek cümle eksikler biter
Bitmez ise ko ki kalsın n’olusar

Akıbet şol göze toprak dolusar
Bir gün öndün, ko ki dolsun n’olusar

Dünyanın mansıplariyle izzetin
Yunus kodu alan alsın n’olusar

Aşkın İle Mest Olalı

 

Aşkın şarabın içeli kandalığım bilmezem
Şöyle yavu kıldım beni, isteyuben bulumazam

Derya-vü umman olmuşam, gevherlere kan olmuşam
Hüsnünde hayran olmuşam, kendüzüme gelimezem

Zatına yol bulumadım, senden nişan alımadım
Çünki seni bilemedim, kulluğunu kılımazam

Yoluna basaldan kadem, varlığımı kıldım adem
Gözden ırılma sen bir dem ki sensiz ben olumazam

Adın dolalı ellere, senden nişan alımazam
Aşkın ile mest olalı, Cennet’lere kalımazam

Benim urup bünyadımı, Yunus yazaldan adımı
Kestim kamudan umudü, aşkından ayrılmazam

 

 

Aşkına Düşen Kişi

 

Dost Senin aşkın oku, key katı taştan geçer
Aşkına düşen kişi, can ile baştan geçer

Dün ü gün zar olur, aşkın ile yar olur
Derd-i seri Sen olsan, düğeli işten geçer

Ariflere bu dünya hayal ü düş gibidir
Kendini Sana veren hayal ü düşten geçer

Başında aklı olan, ücretle amel kılmaz
Hurilere aldanmaz, göz ile kaştan geçer

Bu dünyanın sevgisi, ağulu aşa benzer
Sonunu sayan kişi, ağulu aştan geçer

Gerçek aşık ol ola, can vermiye ol ive
Dost ile bazar için, nice bin baştan geçer

Miskin Yunus ol Dostu, hakikat seven kişi
Uzlet ihtiyar eder, yad-ü bilişten geçer

Aşkına Muhammed’in

 

Hak yarattı alemi, aşkına Muhammed’in
Ay ü günü yarattı, şevkine Muhammed’in

Ol! dedi oldu alem, yazıldı levh ü kalem
Okundu hatm-i kelam, şanına Muhammed’in

Hep Erenler geldiler, dergaha yüz sürdüler
Zikr-i tevhit ettiler, nuruna Muhammed’in

Veysel Karani kazandı, ahır yine özendi
Sekiz Uçmak bezendi, aşkına Muhammed’in

Ferişteler geldiler, saf saf olup durdular
Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed’in

Havada uçan kuşlar, yaşarıp dağ ü taşlar
Yemiş verir ağaçlar, aşkına Muhammed’in

İmansızlar geldiler, andan iman aldılar
Beş vakt namaz kıldılar, aşkına Muhammed’in

Yunus kim ede methi, över Kur’an ayeti
An! vergil salavatı, aşkına Muhammed’in

 

 

Ayruk Geri Gelmeyesin

 

Yok yere geçirdim günü, ah nideyim ömrüm seni
Geldin geçtin bilmedim, ah nideyim ömrüm seni

Seni bahaya almadım, anın çün kadrin bilmedim
Sana vefadar olmadım, ah nideyim ömrüm seni

Ömrüm ipi üzüleser, suret nakşı bozulasar
Hayrım şerrim yazılasar, ah nideyim ömrüm seni

Ayruk geri gelmeyesin, gelip beni bulmayasın
Bu devranı sürmeyesin, ah nideyim ömrüm seni

İşte koyup gidisersin, beni garip edisersin
Kara yere girisersin, ah nideyim ömrüm seni

Hani seninle olduğum, şad olubeni güldüğüm
Ya son ucu yad olduğum, ah nideyim ömrüm seni

Miskin Yunus gidisersin, acep sefer edisersin
Ettiklerin bulusarsın, ah nideyim ömrüm seni

 

Bana Bu Ten Gerekmez

 

Bana bu ten gerekmez can gerektir
Ol baki Cennet’e iman gerektir

Zehi mürşit ki bizi Hakk’a iltür
Aşık canı ana kurban gerektir

Bular hot geçti Uçmak arzusundan
Didar göstermeye Sultan gerektir

N’iderim Uçmağı yahut huriyi
Bana dergahına seyran gerektir

Eğer Muhammed’e ümmet olursan
Dilinde zikr ile Kur’an gerektir

Namaz ü vird ü tesbih, zikr ü Kur’an
İnayet bunlara Hak’tan gerektir

Hakikat şerbetin içen aşıklar
Başı açık, teni uryan gerektir

Aşık Yunus bu sırrı anlayanın
Ciğeri büryan, gözü giryan gerektir

 

https://youtu.be/oLPsfKqMkJ4?list=PLZYVQvcfDYg7lgJQoiAkgWxwCgI0AaX24

Bana Seni Gerek Seni

 

Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni

Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni

Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni

Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni

Eğer beni öldüreler, külüm göke savuralar
Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni

Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni

Yunus’dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni

 

 

Baştan Ayağa Yareyim (2)

 

Ben Dost ile dost olmuşam, kimseler dost olmaz bana
Münkirler bakar gülüşür, selam dahi vermez bana

Ben Dost ile dost olayım, canımı feda kılayım
Ölmezden öndün öleyim, dünya baki kalmaz bana

Terkeyledim kamu işi, Hak yoluna kodum başı
Dost yüzünü göriceğiz, sabr ü karar olmaz bana

Kimseler bilmez halimi, aşk odu yaktı canımı
Seçmezem soldan sağımı, namüs ü ar olmaz bana

Ben bir aşık-ı bi çareyim, baştan ayağa yareyim
Ben bir deli divaneyim, aklım da yar olmaz bana

Sanırlar beni deliyim, Dost bağçesi bülbülüyüm
Mevlanın kemter kuluyum, kimse baha saymaz bana

Bülbül oluben öterim, Dost bağçesinde biterim
Gül alırım, gül satarım, bağ-ban olmaz bana

Ey biçare Yunus senin, aşk oduna yandı canın
Yana yana Dost’a giderin, perde hicap olmaz bana

 

 

Be Dedirmeğil Bana

 

Ben bu il’e garip geldim, ben bu il’den bezerim
Bu tutsaklık tuzağın, demi geldi üzerim

Çünki ben bunda geldim, ben anı bunda buldum
Mansur’em dare geldim, üş kül oldum tozarım

Dört kitabın okudum, tahsil ettim bitirdim
Ne hacet kim, karayı ak üstüne yazarım

Dört kitabın manisi, bellidir bir elifte
Be dedirmeğil bana, ben bu yolda azarım

Yetmiş iki millete suçum budur hak dedim
Korku hiyanetedir ya ben niçin kızarım

Şeriat oğlanları niçin yol keser bana
Hakikat deryasında bahri oldum yüzerim

Dost bana gelsin demiş, benim kaydımı yemiş
Ben yüzüm karasından teberrükler düzerim

Yunus bu kuş dilidir, bunu Süleyman bilir
Gerçek aşık bu yolda, ne duyduğun sezerim

 

Ben Gelmedim Dava İçin

 

Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim
Bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim

Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim

Dost esrüğü deliliğim, aşıklar bilim neliğim
Denşürüben ikiliğim, birliğe bitmeğe geldim

Ol hocamdır ben kuluyum, Dost bağçesi bülbülüyüm
Ol hocamın bağçesine, şad olup ötmeğe geldim

Bunda biliş olan canlar, anda bilişirlermiş
Bilişüben Hocamla, halim arzetmeğe geldim

Yunus Emre aşık olmuş, Maşuka derdinden ölmüş
Gerçek erin kapısında, canım arz etmeğe geldim

 

 

Bencileyin Gülmedik Baş

 

Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır
Bencileyin gözü yaşlı, ağlayu kalmış var mıdır

Söylerim bilmezem sözüm, yürürüm görmezem özüm
Bir oldu gecem gündüzüm, hiç böyle olmuş var mıdır

Benim baştan yüreğim baş, göz yumuldu çekildi kaş
Bencileyin gülmedik baş, cihana gelmiş var mıdır

Döğdüm başım taşlar ile, kan akıttım yaşlar ile
Yarenler kardeşler ile, candan ayrılmış var mıdır

Ahır halkla helallaşıp, her biriyle esenleşip
Bencileyin aklı şaşıp, ağlayu kalmış var mıdır

Bunca zamanlar bilişip, ahır dönüp ayrılışıp
Böyle bir dertlere düşüp, odlara yanmış var mıdır

Kanda yürüsem inlerim, hiç sesin gelmez dinlerim
Gelesin deyu gözlerim, gidende gelmiş var mıdır

Bu söylediğim sözleri, dertliler için söylerim
Acep bu benim sözümden, haberim almış var mıdır

A dostlar esenleşelim, tuz ekmek helallaşalım
Ta ölünce ağlaşalım, ağlayıp gülmüş var mıdır

Ağlayıp bulmadım çare, çok yalvardum Peygambere
Yunus gibi yüzü kare, cihana gelmiş var mıdır

Beni İrşat Eden

 

Ağla gözüm ağla, gülmezem ayruk
Gönül dosta gider, gelmezem ayruk

Ne gam bunda bana, bin gez ölürsem
Anda ölüm olmaz, ölmezem ayruk

Yansın canım, yansın aşkın oduna
Aksın kanlı yaşım aksın, silmezem ayruk

Göyündüm aşk ile, ta kül olunca
Boyandım rengine, solmazam ayruk

Beni irşat eden mürşid-i kamil
Yeter, bir el almazam ayruk

Varlığım yokluğa denişmişem ben,
Bugün, cana, başa kalmazam ayruk

Fenadan bekaya göç eyler olduk
Yüneldim şol yola, dönmezem ayruk

Muhabbet bahrinin gavvası oldum,
Gerekmez, Ceyhuna dalmazam ayruk

Dilerim fazlından ayırmayasın
Hocam, senden özge sevmezem ayruk

Söyler aşık dilinden bunları Yunus
Eğer aşık isem, ölmezem ayruk

 

 

Beslerdim Bu Nazik Teni

 

Dosttan haber geldi bana, durayım anda varayım
Müjdeleyene canımı vereyim anda varayım

Şol bir iki arşın bezin, ne yeni var, ne yakası
Kefen edinip eğnime, sarayım anda varayım

Can alıcı hot geliser, emaneti ver deyiser
Ben emaneti issine vereyim anda varayım

Yazuğum çok, günah öküş yürürüm bu dünyada hoş
Ettiklerimin hesabın, vereyim anda varayım

Beslerdim bu nazik teni, terk etmeyem derdim anı
Kara toprağa ben anı, karayım anda varayım

Canım gitti üş ben kaldım, naçar oldum yola girdim
Düşmanlarım şad olduğun, göreyim anda varayım

Üş bu ömür harmanını, derdim devşirdim ben anı
Yunus eydür bu harmanı, yele vereyim anda varayım

 

 

Bildiklerim Unutmuşum

 

Ey yarenler tınman bana, ben gene n’oldum bilmezem
İlm ü amel sorman bana, divane oldum bilmezem

Ayruksı nesne tutmuşam, bildiklerim unutmuşam
Canımı aşka atmışam, anda ne buldum bilmezem

Aklım yavu vardı benim, dağıldı fikrim kamusu
Boşaldım üş doldum veli, ne ile doldum bilmezem

Aşkım beni yakıpdürür, gönlüm Dosta akıpdürür
Devşirimezem ben beni, dembeste kaldım bilmezem

Ben aşksızın olumazam, aşk olucak ben olumazam
Aşktır canımın hasılı, aşka kul oldum bilmezem

Sen beni şeyh oldu deyu, benden nasihat isteme
Ben sanırım ki bilirem, üş şimdi bildim ki bilmezem

Aşık Yunus sen canını, Dost yoluna eyle feda
Bu şeyh ile buldum Hakkı, ben gayrı nesne bilmezem

 

 

Bir Ben Vardır Bende

 

Severim ben Seni candan içeru
Yolum vardır bu erkandan içeru

Şeriat, tarikat yoldur varana
Hakikat meyvası andan içeru

Dinin terk edenin küfürdür işi
Ol ne küfürdür, imandan içeru

Beni bende demen, ben de değilim
Bir ben vardır bende, benden içeru

Beni benden alana ermez elim
Kim kadem basa Sultandan içeru

Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var, Süleyman’dan içeru

Tecelliden nasip erdi kimine
Kiminin maksudu bundan içeru

Senin aşkın beni benden alıptır
Ne şirin dert bu, dermandan içeru

Miskin Yunus, gözü tuş oldu Sana
Kapıda bir kuldur, Sultandan içeru

 

 

Bir Dem Gelir

 

Hak bir gönül verdi bana, ha! demeden hayran olur
Bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur

Bir dem sanasın kış gibi, şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beşaretten doğar, hoş bağ ile büstan olur

Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur

Bir dem div olur ya peri, viraneler olur yeri
Bir dem uçar Belkıs ile, sultan-ı ins ü can olur

Bir dem varır mescidlere, yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer, İncil okur ruhban olur

Bir dem gelir İsa gibi, ölmüşleri diri kılur
Bir dem girer kibr evine, Fir’avn ile Haman olur

Bir dem döner Cebraile, rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur

 

Bir Gün

 

Bir gün ol Hazret’e karşu varam ağlayu ağlayu
Azraile hem canımı verem ağlayu ağlayu

Çün Azrail ala canım, geçe benim ömrüm günüm
Kefen ola cümle donum, geyem ağlayu ağlayu

Ben yürürem yana yana, gözüm yaşı döne kana
Bir gün şol karanlık sine, girem ağlayu ağlayu

Mühür uralar dilime, zincir uralar koluma
Amel defterim elime, alam ağlayu ağlayu

Aşık Yunus’un budur işi, yoluna fedadır başı
İman et bize yoldaşı, deyem ağlayu ağlayu

 

 

Bir İle Bir Ol

 

Bu sırrı ne bilsin usanlar, uyalar
Ne varsın bu yola azıksız yayalar

N’olaydı ben onu görsem bu göz ile
Ne doysun bu gözler, doymaz kayalar

Aşıklar elinde, diken yok gülünde
Cevher çok gölünde dalanlar bulalar

Geliniz varalım, Yusuf’u görelim
Yüzünün nurundan, bin açlar doyalar

Yunus sen bir olgil, bir ile bir olgil
Bir olan aşıklar, bu sırdan duyalar

Bir Kez Gönül Yıktın İse

 

Bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil

Bir gönül yaptın ise, er eteğin tuttun ise
Bir gez hayr ettin ise, birine bin az değil

Erden sana nazar ola, için dışın nur ola
Beli kurtulmuştan ola, şol kişi kim gammaz değil

Er odur alçak dura, ayak odur yola vara
Göz odur ki Hakk’ı göre, gündüz gören göz değil

Yunus Emre’m sözün satar, söze bal ü yağ katar
Altmış bin sarrafa satar, yükü gevherdir koz değil

 

 

Bir Sakiden İçtim Şarap

 

Bir sakiden içtim şarap, Arştan yüca meyhanesi
Ol sakinin mestleriyiz, canlar anın peymanesi

Bir meclistir meclisimiz, anda ciğer kebap olur
Bir şem’dir bunda yanar, güneş anın pervanesi

Aşk oduna yananların, külli vücudu nur olur
Ol od bu oda benzemez, hiç belirmez zebanesi

Andaki mest olanların, olur Enelhak sözleri
Hallac-ı Mansur gibidir en kemine divanesi

Ol meclisin bekrileri, ol şah Ethem gibidir
Yüzbin olur her köşede, Belh şehrinin viranesi

Ey sat hezaran Bayezıt, anda muganniler çalar
Ütrük nefsek teal olur, ol çalgının teranesi

Yunus bu cezbe sözlerin cahillere söylemegil
Bilmez misin cahillerin nice geçer zemanesi

 

 

Bir Şaraptan İçmek Gerek

 

Bir şaha kul olmak gerek
Hergiz mazul olmaz ola
Bir eşik yasdanmak gerek
Kimse elden almaz ola

Bir toy toylamak gerek
Bir soy soylamak gerek
Bie sözü söylemek gerek
Melekler de bilmez ola

Bir kuş olup uçmak gerek
Bir kenara geçmek gerek
Bir şaraptan içmek gerek
İçenler de aymaz ola

Çevik bahri olmak gerek
Bir denize dalmak gerek
Bir gevher çıkarmak gerek
Sarraf anı bilmez ola

Bir bahçeye girmek gerek
Teferrücler etmek gerek
Bir gülü yıylamak gerek
Hergiz o gül solmaz ola

Kişi aşık olmak gerek
Maşukunu bulmak gerek
Aşk oduna yanmak gerek
Ayruk oda yanmaz ola

Yunus imdi sen tek otur
Dava manasını yetür
Özü gibi bir er götür
Hiç cihana gelmez ola

 

 

Bırak İkiliği

 

Sen sende iken menzil alınmaz
Bahri olmadan gevher bulunmaz

Er açtı yolu ayan eyledi
Tolun ay doğdu, hergiz tolunmaz

Er manasından, almayan cahil
Taştandır bağrı hergiz delinmez

Er urdu yare, zahmi belirmez
Var! Bu yareme, merhem bulunmaz

Mağripten maşrik erin gözüne
Ayan görüne perde olunmaz

Ko ikiliği, gel birliğe yet
Bir olan canlar ayrı dölenmez

Yunus, ver canını hak yoluna
Can vermeyince canan bulunmaz

 

 

Bu Bıraktığın Irak Nedir

 

Vuslat eri oldun ise, bu dert ile firak nedir
Dostu yakın görün ise, bu baktığın ırak nedir

Vuslat eri olan kişi, gerek varlıktan el yuya
Ey bu yola giden kişi, bir görelim durak nedir

Vuslat eri oldun ise, göz hicabın bildin ise
Dostu ayan gördün ise, bu varlığı bırak, nedir

İlim hot göz hicabıdır, dünya ahiret hesabıdır
Kitap hot aşk kitabıdır, bu okunan verak nedir

Zinhar gözünü aça gör, nefis duzahın seçe gör
Dost menziline geçe gör, andan yeğrek durak nedir

Eydirsin kim gözüm görür, dava, manaya erür
Gündüzün gün şule verir, gece yanan çırağ nedir

Yunus der;aşikare nihan, Hak doludur iki cihan
Gelsin beru Dosta giden, hur ü kusur Burak nedir

 

 

Bu Ne Acayip Uğru

 

İstediğimi buldum, aşikare can içinde
Taşra isteyen kendi pinhan içinde

Kadimdir hiç ırılmaz, ansız kimse dirilmez
Adım adım yer ölçer, hükmü revan içinde

Tutun deyu çağırır, uğru dahi çağırır
Bu ne acayip uğru, bu çağıran içinde

Siyaset meydanında, galebe eden, bakan ol
Siyaset kendi olmuş, girmiş meydan içinde

Takmış kudret kılıcın, çalmış nefsin boynuna
Nefsini tepelemiş elleri kan içinde

Sayru olmuş iniler, Kur’an ünün diniler
Kur’an okuyan kendi, kendi Kur’an içinde

Bu tılsımı bağlayan, cümle dilde söyleyen
Yere, göke sığmayan, girmiş gönül içinde

Yüce yüce aşk düzer, kenduzin anda bezer
Gör nice cevlan ider hırka kaftan içinde

Türlü türlü imaret, köşk ü saray yapan ol
Kara nikap tutunmuş girmiş külhan içinde

Baştan ayağa değin, cümle hükm eden oldur
Hak’tan ayru ne vardır, kalma güman içinde

Birsen birliğe gel bak, ikiyi elden bırak
Bütün mana bulasın, sıdk ü iman içinde

Oruç, namaz, gusl ü hac hicabdır aşıklara
Aşık andan münezzeh, hastır insan içinde

Girdim gönül bahrine, daldım anın ka’rına
Seyr ederken iz buldum, baktım bu can içinde

Bu izimi izledim, sağım solum gözledim
Çok acayipler gördüm, yoktur cihan içinde

Yunus senin sözlerin, manadır bilenlere
Söyleniser sözlerin, devr ü zaman içinde

 

 

Bunca varlık Var İken

 

Kemdürür yoksulluktan nicelerin varlığı
Bunca varlık iken, gitmez gönül darlığı

Batmış dünya malına, bakmaz ölüm haline
Ermiş Karun malına, zehi iş düşvarlığı

Bu dünya kime kaldı, kimi berduhar kıldı
Süleyman’a olmadı, anın berhurdarlığı

Süleyman zembil ördü, kendi emeğin yerdi
Anınla buldular anlar Peygamberliği

Gel imdi Miskin Yunus, nen var Hakk’ka harc eyle
Gördün elinden gider, bu dünyanın varlığı

 

 

Cana Kıyan Gelsin

 

Bugün sohbet bizim oldu, bize bizim diyen gelsin
Bu aşk zehrin seve seve içübeni kanan gelsin

Bugün meydan-ı aşk içre, çağırıp bir ün eyledim
Müezzinlik bizim oldu, imam olduk uyan gelsin

Kanaat hırkasın geydim, selamet başını çektim
Melamet gömleğin biçtim, arif olup giyen gelsin

Bu ummanda delim gevher;eğerçi var, ele girmez
Bahası candır alınmaz, bugün cana kıyan gelsin

İşit derviş bu sözümü, ne etmişem kendüzümü
Hiçe satmışam özümü, bu cefaya doyan gelsin

Suret nakşın yumak ile, gönül milki temiz olmaz
Akıp rahmet suyu çağlar, gönül çirkin yuyan gelsin

Yunus Emre anı görmüş, eline bir divan almış
Alimler okuyamamış, bu manadan duyan gelsin

 

 

Canı Yağmaya Verdik

 

Niderüz biz hayat suyun, canı yağmaya verdik
Cevherleri sarraflara, madeni yağmaya verdik

Benim ol bezirgan kim, hiçbir assı gözetmedim
Çünki assıdan da geçtik, ziyanı yağmaya verdik

Bu yolun arifleri geçirmezler her metaı
Biz şöyle uryan gideriz, cihanı yağmaya verdik

Küfür ile iman dahi, hicap imiş bu yolda
Safalaştık küfürle, imanı yağmaya verdik

Senlik benlik olucağız, iş ikilikte kalır
Çıktık ikilik evinden, sen beni yağmaya verdik

Bu bizim pazarımızda, yokluk olur müşteri
Geçtik bitmez sağınçtan, zamanı yağmaya verdik

Payanlı devr ü zaman, nice anlasın Yunus’u
Payansız devre erdik, devranı yağmaya verdik

 

Canlar Canını Buldum

 

Canlar canını buldum, bu canım yağma olsun
Assın ziyandan geçtim, dükkanım yağma olsun

Ben benliğimden geçtim, gözüm hicabın açtım
Dost vaslına eriştim, gümanım yağma olsun

İkilikten usandım, birlik hanına kandım
Derd-i şarabın içtim, dermanım yağma olsun

Varlık çün sefer kıldı, Dost andan bize geldi
Viran gönül hurd oldu, cihanım yağma olsun

Geçtim bitmez sağınçtan, usandım yaz ü kıştan
Bostanlar başın buldum, bostanım yağma olsun

Yunus ne hoş demişsin, bal ü şeker yemişsin
Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun

 

 

Canlar Feda

 

Canlar feda olsun sana, bu can kaygısı değil
Sen can gerek bana, cihan kaygısı değil

Sen bir gani sultansın, canlar içinde cansın
Çün ayan gördüm Seni, pinhan kaygısı değil

Aşkın oku demiri, dokunur yüreğime
Aşk için ben öleyim, demir kaygısı değil

Durduğum yer Tur ola, baktığım didar ola
Ne hacet Musa bana, sen ben kaygısı değil

Bu Yunus’u andılar, kervan göçtü dediler
Ben uyuyup kalmışım, kervan kaygısı değil

 

Cennetten İleri

 

Sensiz yola girer isem, çarem yok adım atmağa
Gövdemde kuvvetim Sensin, başım götürüp gitmeğe

Gönlüm, canım, aklım, bilim, Seninle karar eder
Can kanadı sevi gerek, uçuben Dost’a gitmeğe

Kendiliğinden geçeni, doğan eder Maşuk anı
Ördeğe, kekliğe salar, süre, irüben tutmağa

Bin Hamza’ca kuvvet vermiş, kadir Çalap aşk erine
Dağları yolundan ırar, kast eder Dost’a gitmeğe

Yüz bin Ferhat, külüng almış kazar dağlar temelini
Kayalar kesip yol eder, ab-hayat akıtmağa

Ab-ı hayatın çesmesi, aşıkların visalidir
Kadehi dolu yürütür, susamışları yakmağa

Aşık mı derim ben ana, Tanrı’nın Uçmağın seve
Uçmak hot bit tuzaktır, eblehler canın tutmağa

Aşık olan miskin olur, hak yoluna teslim olur
Her ne dersen boyun tutar, çare yok gönül yıkmağa

Hakk’ın gerçek aşıkları, istemezler Cennet’leri
Cennet’ten ileri gider, ol makamın tutmağa

Bildik gelenler geçtiler, gördük konanlar göçtüler
Aşk şarabın içen canlar, uymaz göçmeğe, konmağa

Tutulmadı Yunus canı, geçti Tamu’dan, Uçmak’tan
Yola düşüp Dost’a gider, ol aslına uyakmağa

 

Çıktım Erik Dalına

 

Çıktım erik dalına, anda yedim üzümü
Bostan issi kakıyup, der ne yersin kozumu

Kerpiç koydum kazana, poyraz ile kaynattım
Nedir deyip sorana, bandım verdim özünü

İplik verdim çulhaya, sarıp yumak etmemiş
Becit becit ısmarlar, gelsin alsın bezini

Bir serçenin kanadın, kırk kağnıya yüklettim
Kırk çift dahi çekmedi, şöyle kaldı yazılı

Bir sinek bir kartalı, salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir, ben de gördüm tozunu

Bir küt ile güreştim, elsiz ayağım aldı
Güreşip basamadım, göyündürdü özümü

Kaf dağından bir taşı şöyle attılar bana
Öğlelik yere düştü, bozayazdı yüzümü

Balık kavağa çıkmış, zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş, bak a şunun sözünü

Gözsüze çu el eyledim, sağır sözüm anladı
Dilsiz çağırıp söyler, dilimdeki sözümü

Bir öküz boğazladım, kakladım sere kodum
Öküz issi geldi eydür, boğazladın kazımı

Anda da kurtulmadım, nidesimi bilmedim
Bir çerçi de geldi eydür, kanı aldın gözgümü

Gördüm kaplubağayı, yanın seğirdüpdür gider
Sordum kanda gidersin, Kayseriyedir azimi

Yunus bir söz söylemiş, hiç bir söze benzemez
Münafıklar elinden, örttü mana yüzünü

 

 

Çırağıma Kastedenin

 

Aşkın odu düştü cana, eritti yürek yağını
Kesti hevasetin kökün, oda yandırdı bağını

Kazdı kahır kazmasiyle, canda cefa ocağını
Çaldı nefsin boynuna himmet eri bıçağını

Himmet suyu ile yudu, gönlün evin ap arıca
Hizmet kapısından, ana sundu şükür ayağını

Her kim bize yanı yanar, Hak dileğin versin ana
Urmaklığa kastedenin düşem öpem ayağını

Kim bize taş atar ise, güller nisar olsun ana
Çırağıma kastedenin Hak yandırsın çırağını

Miskin gönlün, aşk elinden iki büküldü vücudu
Tövbe kapısından, sundum ana iman dayağını

Gel imdi miskin Yunus, hevaseti elden bırak
Çalabım, sen ruzi eyle bizi, kanaat bucağını

 

 

Dağlar İle Taşlar İle

 

Dağlar ile, taşlar ile çağırayım Mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile, çağırayım Mevlam seni

Sular dibinde mahi ile, sahralarda ahu ile
Abdal olup “Ya Hu” ile, çağırayım Mevlam seni

Gök yüzünde İsa ile, Tur dağında Musa ile
Elimde asa ile, çağırayım Mevlam seni

Derdi öküş Eyyup ile, gözü yaşlı Yakup ile
Ol Muhemmed mahbub ile çağırayım Mevlam seni

Hamd ü şükrullah ile, vasf-ı Kulhüvallah ile
Daima zikrullah ile, çağırayım Mevlam seni

Bilmişim dünya halini, terk ettim kıyl ü kalini
Baş açık ayak yalın, çağırayım Mevlam seni

Yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile
Hakkı seven kullar ile, çağırayım Mevlam seni

 

 

Değilim Kal ü Kıylede

 

Canem ben andan ezeli eşip geldim
Aşkı kılavuz tutup, ol yola düşüp geldim

Değilim kal ü kıylde, ya yetmiş iki dilde
Yad yok bana bu elde, anda bilişip geldim

Geçtim hotbin elinden, el çektim düğelinden
Ol ikilik belinden, birliğe bitip geldim

Dört kişidir yoldaşım, vefadar razdaşım
Üçle hoştur başım, birini buşup geldim

Ol dördün birisi can;biri din, biri iman
Biri nefsimdürür düşman, yolda savaşıp geldim

Bir kılı kırk yardılar, birin yol gösterdiler
Bu mülke gönderdiler, ol yola düşüp geldim

Aşk şarabından içtim, on sekiz ırmak geçtim
Denizler bendim deştim, ummandan taşıp geldim

Ben andan geldim bunda, yine varurem anda
Ben ana varasımı anda danışıp geldim

Azrail ne kişidir, kast idesi canıma
Ben emanet issi ile, anda bitirişüp geldim

İmdi Yunus’a ne gam, aşık melamet bednam
Küfrüm imana şol edem, anda denişip geldim

 

 

Dertliler Bulucağaz

 

Aldı benim gönlümü, n’olduğumu bilmezem
Yavu kıldım ben beni, isteyip bulımazam

Gönülsüz girdim yola, halim hiç gelmez dile
Bir dem derdim demeğe, dertli bulımazam

Şakirim derdimle, sataştım güle güle
Dertliler bulucağaz, ben beni bulımazam

Eydürler ise bana, senin gönlün kim aldı
Nice haber vereyim, ağlarım eydimezem

Bu benim gönlüm alan, doludur cümle cihan
Kanceru bakar isem, ansız yeri görimezem

Ayık olup oturma, ayık sözün götürme
Severim aşk esrüğün, ben ayık olımazam

Yunus’a kadeh sunuben, Enelhak demin uran
Bir yudum sundu bana, içtim ayılımazam

 

Dost Elinden Ölürsem

 

Dost elinden ölürsem, hiç gümansız geru gelem
Ganimet görem bu demi, can şükrane veri gelem

Canın diri tutan kişi, Dost katından ırak düşer
Feda kılam yüz bin canı, ıraklıktan beru gelem

Cercis’leyin ol Dost beni, yetmiş gez öldürür ise
Bin gez dahi ölür isem, yüz bin gez ileru gelem

Yüz bin gez doğam uyagam, Dost burcunda cevlan kılam
Hem Bunda olam, hem Anda, Bunda Anda varı gelem

Yavu kılındım ne çare, yürürem dün gün avare
Sorulara cevap budur, ben esrügem deyu gelem

Bin yıl toprakta yatursam, ben komayam Enelhakkı
Ne vakit gerek olursa, aşk nefesin uru gelem

İnanmayan, gel sinime, Dost adını eyit, kıgır
Kefen donum pare kılup, toprağımdan duru gelem

Bundan böyle n’olasını, değme akil şerh etmeye
Yunus eydür aşıklara, Dost haberin veri gelem

 

Dünyaya Çok Gelip Gittim

 

Beni bunda veribiyen, bilir ne işe geldim
Kararım yok dünyada, giderim yumuşa geldim

Dünyaya çok gelip gittim, erenler eteğin tuttum
Kudret ününü işittim, kaynayuben cuşa geldim

Sert söz ile gönül yıktım, od oldum canları yaktım
Sırrımı aleme çaktım, bu halka temaşa geldim

Aşık oldum şol ay yüze, nisar oldum bal ağıza
Nazar kıldım kara göze, siyah olup kaşa geldim

Ben oldum İdris terzi, Şit oldum dokudum bezi
Davud’un görklü avazı, ah edip nalişe geldim

Musi oldum Tur’a vardım, koç oldum kurbana geldim
Ali olup kılıç saldım, meydana güleşe geldim

Ay oldum aleme doğdum, bulut oldum göğe ağdım
Yağmur olup yere yağdım, nur olup güneşe geldim

Kal-ü kıylden geçenlere, yolda gözün açanlara
Anlayuben seçenlere, vakıa olup düşe geldim

Benim ol dertler dermanı, benim ol marifet kanı
Benim Musi-i-İmrani, Tur dağında aşa geldim

Yolum sana oldu durak, sabakın söyleyendir Hak
Yunus Emre’m dilinde, Hak olup dile düşe geldim

 

 

Ebedi Padişah

 

Ey Padişahı lem yezel
Ey kadir-i hayyu ezel
Kahrında hoş lütfunda hoş

Hoştur bana senden gelen
Ya gonca gül, yahut diken
Ya hilattır, yahut kefen
Narında hoş, nurunda hoş

Miskin Yunus sana kuldur
İster ağlat, ister güldür
İster şad et, ister öldür
Narında hoş, nurunda hoş

 

 

Ecel Ere Ölem Bir Gün

 

Ey yarenler, ey kardeşler, ecel ere ölem bir gün
İşlerime pişman olup, kendüzüme gelen bir gün

Yanlarıma kona elim, söz söylemez ola dilim
Karşıma gele amelim, nittüm ise görem bir gün

Oğlan gider danişmende, saladır dosta düşmana
Şol dört tekbir namaz ile, vaktim tamam kılam bir gün

Beş karış bezdürür, yılan, çiyan yiye tenim
Yıl geçe obrula sinim, unudulup kalam bir gün

Başıma dikeler hece, ne erte bilem ne gece
Alemler ümidi Hoca, sana ferman olam bir gün

Yunus Emre sen bu sözü, dahi tamam etmemişsin
Tek yürüyeyim, neyleyin, üstadıma gelem bir gün

 

Eğer Yarlığamazsan

 

Hak Çalabım, Hak Çalabım, Sencileyin yok Çalabım
Günahlarımız yarlığa, ey rahmeti çok Çalabım

Kullar Senin Sen kulların, günahları çok bunların
Uçmağına koy bunları, binsinler Burak Çalabım

Ne Sultan, ne baylardasın, ne köşk ü saraylardasın
Girdin Miskinler gönlüne, edindin durak Çalabım

Ne zühtüm var, ne taatim, ne gücüm, ne takatim
Meğer Senin inayetin, kıla yüzüm ak Çalabım

Yarlığa-gıl Sen Yunus’u, günahlı kulların ile
Eğer yarlığamazsan, key kati firak Çalabım

 

 

Elhamdü-Lillah

 

Hak’tan gelen şerbeti içtik Elhamdü-lillah
Şok kudret denizini geçtik Elhamdü-lillah

Şu karşıki dağları, meşeleri bağları
Sağlık safalık ile, aştık Elhamdü-lillah

Kuru idik yaş olduk, ayak idik baş olduk
Havalandık kuş olduk, uçtuk Elhamdü-lillah

Vardığımız illere, şol sefa gönüllere
Halka Taptuk manisin, saçtık Elhamdü-lillah

Beri gel barışalım, yad isen bilişelim
Atımız eyerlendi, eştik Elhamdü-lillah

İndik Rum’u kışladık, çok hayr ü şer işledik
Üş bahar geldi, geri göçtük Elhamdü-lillah

Dirfilli pınar olduk, irkildik ırmak olduk
Aktık denize daldık, taştık Elhamdü-lillah

Taptuk’un tapusunda, kul olduk kapusunda
Yunus miskin çiğ idik, piştik Elhamdü-lillah

 

 

Elif’ten Be’yi Bilmeyen

 

Vaktinize hazır olun, ecel vardır, gelir bir gün
Emanettir kuşça canın, , issi vardır, alır bir gün

Nice bin kere kaçarsan, yedi deryalar geçersen
Pervaz uruben uçarsan, ecel seni bulur bir gün

İşbu meclise gelmeyen, anup nasihat almayan
Elif’ten be’yi bilmeyen, okur kişi olur bir gün

Tutmaz olur tutan eller, çürür şol söyleyen diller
Sevip kazandığın mallar, varislere kalır bir gün

Yunus Emre’m bunu söyler, aşkın deryasını boylar
Şol yüce köşkler, saraylar, viran olur kalır bir gün

 

Eteğin At Edinip

 

Sen canından geçmeden, canan arzu kılarsın
Belden zünnur kesmeden, iman arzu kılarsın

Men arefe nefsehu dersin illa değilsin
Melaikten yukarı, seyran arzu kılarsın

Tıfl-ı nareste gibi, eteğin at edinüp
Ele çevgan almadan, meydan arzu kılarsın

Bilemedin sen seni, sadefte ne cevhersin
Mısıra sultan iken, Ken’an arzu kılarsın

Yunus imdi her derde, Eyyup gibi sabr eyle
Derde katlanımazsın, derman arzu kılarsın

 

 

Evliyalar Alan Dünyasın

 

Bilirim seni yalan dünyasın
Evliyaları alan dünyasın

Kaçan kurtulsa kuş kurtulaydı
Şahin kanadın kıran dünyasın

Sevdiğim aldın beni aldattın
Dönüp yüzüme gülen dünyasın

Süleyman tahtın sen viran kıldın
Masumlar boynun buran dünyasın

Dünya, bununla yedi gez doldu
Ahır bizden de kalan dünyasın

Aşık Yunus, sema’la çarh urur
Bu çarhımızı bozan dünyasın

 

Gayri Yüze Nice Bakar

 

Acep değil deli olsa aşk oduna yanan kişi
Aşka yakın yürümesin iyi adın sanan kişi

Kim sakınır iyi adın, bıraksın elden aşk odun
Tezcek yoldurur kanadın, daldan dala konan kişi

Saldı beni uzak yola, şol gözlerim dola dola
Dertli halinden ne bile, yüreği sağ olan kişi

Aşıklar geçer arından, dönmez olur ikrarından
Şimdi ayrılmış yarından, yalan dava kılan kişi

Yürek yanar, yaşım akar, şu gözlerim yola bakar
Gayri yüze nice bakar, Hak cemalin gören kişi

Gözüm pınar olmuş akar, şol zarim ki Arşa çıkar
Mahv eyleyip varın yakar, masivayı koyan kişi

Yunus kodu yola başı, urur müddeiler taşı
Hiçtir münafıkın işi, gelsin aşka doyan kişi

 

 

Geçer Bu Eyyamlar

 

Zikrullah eyleyip tevhit etmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Hakkın doğru yollarına gitmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez

Sen asan et doğru yolca gitmeğe
Varıp anda, kara yere yatmağa
Geceler supha dek, tevhit etmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez

Aldatmasın seni dünya sefası
Giyesin kefen, koyasın libası
Vücudun şehrinde, ruhun hüması
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez

Türlü donlar ile, kendin bezersin
Kitaplar okuyup, sözler yazarsın
Bildim dersin, niçil gafil gezersin
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez

Yunus eydür, gelin imdi kardaşlar
Dökelim gözümüzden kanlı yaşlar
Nasihatim budur size dervişler
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez

 

Gel Gör Beni Aşk Neyledi

 

Baştan Ayağa Yareyim  ( Gel gör beni aşk neyledi )

 

Gönlüm düştü bu sevdaya
Gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akilim ne divane
Gel gör beni aşk neyledi

Mecnun oluben yürürüm
Dostu düşümde görürüm
Uyanır melul olurum
Gel gör beni aşk neyledi

Aşkın beni mest eyledi
Aldı gönküm hasteyledi
Öldürmeğe kast eyledi
Gel gör beni aşk neyledi

Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Akan sulayın çağlarım
Dertli yüreğim dağlarım
Yarim için ben ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi

Benzim sarı, gözlerim yaş
Bağrım pare, ciğerim baş
Halden bilen dertli kardaş
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yareyim
Dost elinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi

 

 

Gelen Geçer, Konan Göçer

 

Bu dünya kimseye kalmaz, anadur ölümün zinhar
Kaçan kimse gider gelmez, anadur ölümün zinhar

Gelen geçer, konan göçer, nasip oldukça yer içer
Ecel ömre kefen biçer, anadur ölümün zinhar

Üstüne çün çöker dağlar, ecel gelir dilin bağlar
Kalır bu bahçeler bağlar, anadur ölümün zinhar

Kefen donun ola toprak, bitiser üstünde yaprak
Dola gözlerine toprak, anadur ölümün zinhar

Nice cem’ettin ise mal, alır varislerin filhal
Sinde sen çekersin vebal, anadur ölümün zinhar

Pes anı sanma malındır, haram ise vebalindir
Helal ise sualindir, anadur ölümün zinhar

Kalır ayruklara malın, seninle gider amalin
İrişmez bir pula elin, anadur ölümün zinhar

Geri gelmez varan anda, kalır ol karannu sinde
Sevap işleyu gör bunda, anadur ölümün zinhar

Günahkarsın günahın çok, günah için bir ahın yok
Varacak gayrı rahın yok, anadur ölümün zinhar

Yunus tak boynuna bendi, sonra halka ver bu pendi
Cihandan kes bu payvandı, anadur ölümün zinhar

 

 

Gelmez İse

 

Ol Dost bize gelmez ise
Ben Dost’a geru varayım
Çekeyim cevr ü cefayı
Dost yüzün görüvereyin

Sermaye bir avuç toprak
Anı dahi aldı bu aşk
Ne sermaye var, ne dükkan
Bazara neye varayın

Kurulmuştur dükkan bazar
Dost içine girmiş gezer
Günahım çok gönlüm sezer
Ben Dost’a çok yalvarayın

Gönlüm eydür Dost benimdir
Gözüm eydür Dost benimdir
Gönlüm eydür göze sabret
Bir dem haberin sorayın

Hak nazar kıldığı cana
Üş bin gözle bakmak gerek
Ana kim Ol nazar kıla
Ben anı nice yereyin

Taptuk’um eydür Yunus’a
Bu aşk Hakk’a erse gerek
Kamulardan ol yücedir
Ben ana nice varayın

 

 

Ger Taş İsen Eriyesin

 

Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri
Ger taş isen eriyesin, bakıp görücek bunları

Şunlar ki çoktur malları, gör nice oldu halları
Son ucu bir gömlek imiş, anında yoktur yenleri

Kani mülke benim deyen, köşk ü saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yaturlar, taşlar olmuş üstünleri

Bunlar geri gelmeyeler, zühd ü taat kılmayalar
Bu beyliği bulmayalar, zira geçti devranları

Kani ol şirin sözlüler, kani ol güneş yüzlüler
Şöyle kaybolmuş bunlar, hiç belirmez nişanları

Bunlar bir vakt beyler idi, kapıcılar korlar idi
Gel imdi gör, bilmeyesin, bey hangidir ya kulları

Ne kapı vardır giresi, ne yemek varır yiyesi
Ne ışık vardır göresi, dün olmuştur gündüzleri

Bir gün senin dahi Yunus, benim dediklerin kala
Seni dahi böyle ide, nitekim etti bunları

 

Gerçek Erin Halini

 

Yalan söyler görmeyen, haberi gören bilir
Gerçek erin halini, yolda can veren bilir

Tatma gönülde kini, hoş tutgönülde miskini
Dünya ahiret ekini, ekip götüren bilir

Ademin toprağın dört ferişte götürdü
Suyunu neden kattı, yapıp yuğuran bilir

İsrafil ü Azrail, Mikail ü Cebrail
Kıyamet ne gün kopar, yarın sur uran bilir

Dokuz kırk yaşayan eylenmedi dünyada
Saati bir dem imiş, sohbeti süren bilir

Ölmez dirliği bulduran, evliya sohbetidir
Yunus dahi bilmezse, okunan Kur’an bilir

 

 

Gördü Gözüm

 

Ey aşıklar, ey aşıklar, aşk mezheb ü dindir bana
Gördü gözüm Dost yüzünü, kamu yas düğündür bana

Ey Padişah ey Padişah, üş ben beni verdim Sana
Genc-ü hazinem kamusu, Sensin benim önden sona

Evvel dahi bu akl ü can, Senin ile ey asl-i kan
Ahır yine Sensin mekan, üş varurem Senden yana

Senden Sana varır yolum, Senden Seni söyler dilim
İlle Sana ermez elim, bu hikmete kaldım tana

Ayruk bana ben dimeyem, kimesneye sen dimeyem
Bu kul, o sultan dimeyem, işitenler kalsın tana

Dost aşkına ulaşaldan, dünya Ahiret bir oldu
Ezel ebed sorar isen, dünle bü gündür bana

Ayruk bize yas olmıya, gönlümüzde pas olmıya
Zira Haktan gelen avaz, savulmaz düğündür bana

Ben aşkımdan ayrılmıyam, dergahından ırılmıyam
Benden dahi gider isem, Seninle varam Sana

Ol Dost beni veribidi, var dünyayı bir gör dedi
Geldim gördüm hoş arayiş, Seni seven kalmaz ana

Kullarına vad eyledi, yarınki gün görnem dedi
Ol Dostların sevindiği, yarınım bu gündür bana

Bu ah ile, bu zar ile, bu hikmeti kim ne bile
Bilse dahi gelmez dile, tuttum yüzüm Senden yana

Sensin bana can ü cihan, Sensin bana genc-i nihan
Senden dürür assı ziyan, ne iş gele benden bana

Yunus Sana tuttu yüzün, unuttu cümle kendüzin
Cümle Sana söyler sözün söz söyleten Sensin ana

 

 

Gördüğüm Seni Sanayım

 

Şöyle hayran eyle beni, aşkın oduna yanayım
Her kanceru bakar isem, gördüğüm Seni sanayım

Hem beni okur Sübhanım, eşiğindir dün gün yönüm
Anda çıkar benim günüm, bunda neye eyleneyim

Yedi Tamu dedikleri, katlanmaya bir ahıma
Sekiz Uçmak aldamaya, bunda neye aldanayım

Yüz bin huri gelir ise, aldanmaya bu canımı
Aşkın gönlüm yağmaladı, Senden nice usanayım

Senin kokun duydu canım, terkini urdu cihanın
Hergiz bilinmez mekanın, seni kanda arayayım

Her dem söylenir haberin, hergiz bulunmaz eserin
Götür yüzünden perdeyi, didarına göyünayım

İlm ü hikmet okuyanlar, aşktan fakirdürür bunlar
Mansur oldum asın beni, hep dillerde söyleneyim

Yunus demedi bu sözü, cana doldu Dost özü
Kördür münafıkın gözü, ya ben nicesi göstereyim

 

Göz Açıp Yummuş Gibi

 

Geldi geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir, şol göz açıp yummuş gibi

İşbu söze Hak tanıktır, bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi

Miskin adem oğlanını, benzetmişler ekinciye
Kimi biter, kimi yiter, yere tohum saçmış gibi

Bu dünyada bir nesneye, yanar içim, göyner özüm
Yiğit iken ölenlere, gök ekini biçmiş gibi

Bir hastaya vardın ise, bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele, hak şarabın içmiş gibi

Bir miskini gördün ise, bir eskice verdin ise
Yarın anda karşı gele, hulle donun biçmiş gibi

Yunus Emre, bu dünyada, iki kişi kalır derler
Meğer Hızır İlyas ola, ab-ı hayat içmiş gibi

 

 

Gözüm Seni Görmek İçin

 

Gözüm seni görmek için, elim Sana ermek için
Bugün canım yolda kodum, yarın Seni bulmak için

Bugün canım yolda koyam, yarın ivazın veresin
Arz eyleme Uçmağını, hiç arzum yok Uçmak için

Benim Uçmak neme gerek, hergiz gönlüm ana bakmaz
İşbu benim zariliğim, değildürür bir bağ için

Uçmak Uçmağım dediğin, müminleri yiltediğin
Bir ev ile birkaç huri, hevesim yok koçmak için

Bunda dahi verdin bize, ol hurilerden çift helal
Andan dahi geçti arzum, arzum Seni görmek için

Sofulara ver Sen anı, bana Seni gerek Seni
Ben nice terk idem Seni, şol bir ala çardak için

Yunus hasretdürür Sana, hazretini göster ana
İşin zulüm değildürür, dat eyleğil varmak için

 

 

Gündüzler Olmuş Gece

 

Yer yüzünde gezer idim, uğradım milketler yatır
Kimi ulu, kimi kiçi, key kuşağı berkler yatır

Kimi yiğit, kimi koca, gündüzleri olmuş gece,
Kimi derviş, kimi hoca, mümin muhakkikler yatır

Doğru varırdı yolları, kalem tutardı elleri
Bülbüle benzer dilleri, danişment alimler yatır

Ulu, kiçi ağlamışlar, server yiğitler komuşlar
Baş ucunda yay asmışlar, dökülüben oklar yatır

Atalarının izi tozlu, enginleri dürlü donlu
Hüküm eder ay ü güne, şol usullü beyler yatır

Elleri dürür kınalı, hem karavaşlu dayelu
Karga gibi kara saçlı, gül yüzlü hatunlar yatır

Uşacıklar, oğlancıklar, oynar güler bülbül gibi
Ayrılmışlar;anaları, sinlerini bekler yatır

El bağlamışlar kamusu, hak Çalaptandır umusu
Düğürlü kızdır kimisi, alınmadık haklar yatır

Yunus bilmez kendi halin, Hak Çalap söyletir dilin
Bir nicesi yeni gelin, ak değirmi yüzler yatır

 

 

Güzel Kabetullah

 

Hak müyesser etse de varsam
Güzel Kabetullah sana
Bakuben hayranın olsam
Güzel Kabetullah sana

Kara donuna bürünür
Arş’la beraber görünür
Sana varmayan yerinür
Güzel Kabetullah sana

Gümüşten kapı açmışlar
Mermerlerle döşemişler
Altın kuşak kuşatmışlar
Güzel Kabetullah sana

Kabenin çevresi dağlar
Didar görmüş sular çağlar
Aşık Yunus durmaz ağlar
Güzel Kabetullah sana

 

Hakikatin Kafiri

 

Söylememen harcısı, söylemeğin hasıdır
Söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır

Gönüllerin pasını ger sileyim der isen
Şol sözü söylegil kim, ol söz hülasasıdır

Kulil hak dedi Çalap, sözü doğru deyene
Bugün yalan söyleyen, yarın utanasıdır

Cümle yaradılmışa, bir göz ile bakmayan
Şer’in evliyasıysa hakikatte asidir

Şeriat haberini şerh ile eydem işit
Şeriat bir gemidir, hakikat deryasıdır

Ol geminin tahtası ne denlu muhkem ise
Deniz mevci kati olucak uşanasıdır

Bundan içeru haber işit, edeyin ey yar
Hakikatin kafiri, şer’in evliyasıdır

Biz talib-i ilmiz, aşk kitabın okuruz
Çalap müderris bize, aşk hot medresesidir

Evliya safa nazar ideli günden beru
Hasıl oldu Yunus’a her ne kim olasıdır

 

 

Her Dem Yeni Dirliktedir

 

Bir gez yüzün gören kişi, ömrü geçe unutmıya
Tesbihi sen olasın, dilinde ayruk nesne eyitmiye

Namaza duran zahidin gözleri Seni görürse
Unuda tesbihini, mihraba secde etmiye

Ağzına şeker aluben, gözleri Sana tuş olan
Unuda ol şekerini, ayruk, çiğneyip yutmıya

Ben Seni sevdiğim için baha derler ise
İki cihan milkin virem, dahi bahası yetmiye

İki cihan dopdolu, bağ ü bostan olursa
Senin kokundan yahşi gül bostan içinde bitmiye

Gül ü reyhanın kokusu, aşıklara maşuk yeter
Aşık olanın maşuku hergiz üğünden gitmiye

İsrafil surun urucek mahlukat duru gelicek
Senin ününden artık, hiç kulağım işitmiye

Zühre yere inübeni sazın nuvaht eylerse
Aşıkın işreti Sensin, gözü ol yana gitmiye

Nider aşık hanımanı, ya sensiz iki cihanı
İki cihan feda Sana, kimesne güman dutmıya

Sekiz Uçmağın hurisi, eğer bezenüp geleler
Gönlüm sevdiğinden özkeyi hiç kabul etmiye

Ahirette ne ola kim, dünyada ol olmıya
Huri gılman gelicek, aşık elin uzatmıya

Yunus seni sevelden, beşaret oldu canına
Her dem yeni dirliktedir, hergiz ömrün eksitmiye

 

 

Her Kaçan Anarsam Seni

 

Her kaçan anarsam Seni kararım kalmaz Allahım
Sendem gayrı gözüm yaşın, kimseler silmez Allahım

Sensin ismi baki olan, Sensin dillerde okunan
Senin aşkına dokunan, kendini bilmez Allahım

Sen yarattın cism ü canı, Sen yarattın bu cihanı
Milk Senindir kerem kanı, kimsenin olmaz Allahım

Okunur dilde destanın, açılır bağ ü bostanın
Sen baktığın gülistanın, gülleri solmaz Allahım

Aşkın bahrına dalmayan, canını feda kılmayan
Senin cemalin görmeyen, meydana gelmez Allahım

Zar olur aşıkın işi, durmaz akar gözü yaşı
Senden ayrı düşen kişi, didarın görmez Allahım

Aşık Yunus Seni ister, lütf eyle cemalin göster
Cemalin gören aşıklar, ebedi ölmez Allahım

 

 

Hey Benim Ömrüm Kuşu

 

Hey benim ömrüm kuşu, kande varasın bir gün
Ecel arayı görür, ele giresin bir gün

Gele göğsüne kona, tenin tutuşa yana
Bir kadeh şerbet suna, içe kanasın bir gün

Görmeğe gelenleri, hal hatır soranları
Sevgili yarenleri, görmez olasın bir gün

Yarenlerin geleler, seni tacilleyeler
Soyalar donlarını, uryan olasın bir gün

Tap tımar eyle tene, yarar eyle bu cana
Şol yılana çiyana, nasip olasın bir gün

Münkerle Nekir gele, gele karşında dura
Dilince sual sora, cevap veresin bir gün

Aşık Yunus nidesin, acep kanda gidesin
Erenler meclisine, girmez olasın bir gün

 

 

Hiç Gönlüne Gele Mi

 

Ne acep olur şu adem oğlanı
Öleceğin hiç gönlüne gele mi
Azrail kaynağın urup canına
Alacağın hiç gönlüne gele mi

Azrail alır bu cümle canları
Toprağa düşürür nazik tenleri
Geyireler sana yensiz donları
Giyeceğin hiç gönlüne gele mi

Gelir növbetin dolanı dolanı
Ağlasana sen bulanı bulanı
Halkın önünde beğeni beğeni
Yunacağın hiç gönlüne gele mi

Gece gündüz zikreylesin dilimiz
Gizli değil, ayan Sana halimiz
Karanlık kabirde bir gün yalınız
Kalacağın hiç gönlüne gele mi

Yunus Emre’m eydür hele burada
Heman ömrüm zayi geçti arada
Yarın Hak yanında yüzü karada
Olacağın hiç gönlüne gele mi

 

Huri İle Gılmanı

 

Ben dervişim deyene, bir ün edesim gelir
Seğirdüben sesine, varıp yetesim gelir

Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir

Altında gayya vardır, içi nar ile pürdür
Varuben ol gölgede, biraz yatasım gelir

O da gölgedir deyu, ta’n eylemen hocalar
Hatırımız hoş olsun, biraz yanasım gelir

Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam, biraz uçasım gelir

Andan Cennete varam, Cennette huriler görem
Huri ile gılmanı, bir bir koçasım gelir

Derviş Yunus bu sözü, eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeker, bir Molla Kasım gelir

 

 

İlminde Gark Olalı

 

İlminde gark olalı üş ben beni bilimezin
Dille söyleyüben vasfına iremezin

Sıfatın gelmez dile, kandalığın kim bile
Sun’un saymak dille, ben hiç kadir olumazın

Hem evvelsin, hem ahır, kamu yerlerde hazır
Hiç mekam yoktur Sensiz, ben niçin görimezin

Görmedim deli oldum, yanıldım günah kıldım
Ussum, aklım aldırdım, esridüm ayılmazın

Çünkü beni esrittün, can ü gönül ilettün
Ayırma beni senden, biliştim yad olmazın

Bana canı sen verdin, Azraile buyurdun
Senden artuk kimseye, emaneti vermezin

Ey Yunus’un yaradan, götür hicabı aradan
Sadıkım yolunda ben, yalan dava kılmazın

 

İncil İle Kur’anı

 

Mana denizine daldık, vücut seyrini kılduk
İki cihan serteser, cümle vücutta bulduk

Gece ile gündüzü, gökte yedi yıldızı
Levhte yazılan sözü, cümle vücutta bulduk

Musa’nın çıktığı Tur’u, gökteki Beytülmamuru
İsrafil’deki Suru, cümle vücutta bulduk

Tevrat ile İncil’i, Furkan ile Zebur’u
Kur’andaki Ayeti nuru, cümle vücutta bulduk

Yüce görünen gökleri, göklerdeki melekleri
Yetmiş bin hicapları, cümle vücutta bulduk

Yedi göğü, yedi yeri, bu dağları, denizleri
Uçmak ile Tamu’yu, cümle vücutta bulduk

Yunus’un sözleri hak, cümlemiz dedik sadak
Kanda istersen anda bak, cümle vücutta bulduk

 

 

İşidirdim Sözünü

 

İşbu vücudum şehrine, bir dem giresim gelir
İçindeki Sultanın, yüzün göresim gelir

İşidirim sözünü, görümezem yüzünü
Yüzünü görmekliğe, canım veresim gelir

Ol Sultanın halvetinin, yedi hücresi vardır
Yedisinden içeri, varıp giresin gelir

Her kapıda bir kişi, yüzbin çerisi vardır
Aşk kılıcın kuşanıp, cümle kırasım gelir

Erenlerin sohbeti arttırır marifeti
Bi dertleri sohbetten, her dem süresim gelir

Leyli vü mecnun benem, Şeyda-yi Rahman benem
Dost oldu bize mihman, bunca yıl bunca zaman
Gerçek İsmail’leyin, kurban olasım gelir

Erenlerin nazarı toprağı gevher eyler
Erenler kademinde, toprak olasım gelir

Miskin Yunus’un nefsi, dört tabiat içinde
Aşkla can sırrına, pinhan varasım gelir

 

 

 

 

Kabre Vardığım Gece

 

Ya Rab n’ola halim, kabre vardığım gece
Eyi olmazsa amelim, kabre vardığım gece

Ya Rabbena yandırma, günahlara bandırma
Çırağım söğündürme, kabre vardığım gece

Ya Rabbena hayr eyle, Muhammed’e yar eyle
Kabrimizi nur eyle, kabre vardığım gece

Ya Rabbena tuş eyle, imanı yoldaş eyle
Muhammed’e eş eyle, kabre vardığım gece

Ya Rabbena şaşırtma, yüzüm üzre düşürtme
Zebaniler üşürme, kabre vardığım gece

Ya Rabbena eşimden, eşimden yoldaşımdan
Aklı alma başımdan, kabre vardığım gece

Derviş Yunus’un sözü, kan ağlar iki gözü
Mahrum eyleme bizi, kabre vardığım gece

 

 

Kaçan Suna Azrail El

 

Acep değil senin için, bir can feda kılur isem
Senin varlığın can yeter, hoştur cansız kalır isem

Senin derdin olmasa sözüm acep kelecidir
Ne canım var, ne eydürem bir dem sensiz olur isem

Nice ki ben seni sevem, ecel eri ermeyiser
Kaçan suna Azrail el, ben seni canlanır isem

Ger suretim düşer ise, nice zeval ere bile
Ol kadimi kimse venin, nice düşüp durur isem

Dahi Elestü belirmeden, ben aşıktım sen Maşuk
Gözüm yüzüne tutam, yüz bin kaba girer isem

Dahi cihana gelmeden, canım seni sever idi
Minnet değil Yunus, sana nice tapu kılur isem

 

 

Kan Yaş Akıtır Aktan Karadan

 

Ayırma beni Senden Yaradan
Düşer ölürüm ben bu yaradan

Öldüğüm için gam mi çekerim
Alır canımı bir gün Yaradan

Öldü diyeler, kaydım yiyeler
Bir kuş oluben, çıkam aradan

Ağlama derim şol gözlerime
Kan yaş akıtır, aktan karadan

Varam kul olam şeyh eşiğinde
Hırka dikinem bin bir pareden

Derviş Yunus’un maksudu budur
Alıp şeyhini çıka aradan

 

 

Kani Armağanın

 

Ecel oku erdi cana, kafle göçtü dur deyeler
Gafil olan yolda kalır, tez yarağı gör deyeler

Anmaz idim ol Sultanı, ne işe gönderdi beni
Emanet verilen canı, gel issine ver deyeler

Çün can bedenden çekile, şol elif kamet büküle
Gözünden gevher döküle, gel merteben sor deyeler

Şöyle yürürken naz ile, adın deftere yazıla
Kara yerde ev düzile, gel günahkar gir deyeler

Kabrin sual eder sana, kani armağının bana
Armağansız gelen bunda, yılan çiyan yer deyeler

Münafıkın aklı şaşa, Rabbim bilmem deye haşa
Kabir dar ola kavuşa, Hak buyurdu kır deyeler

Mü’min olan gele dile, cevap vere güle güle
Cennet’ten huriler gele, kabrin dolu nur deyeler

Yunus sabret bu mihnete, bir gün eresin rahate
Yine Hakkın lütfu yete, gel Cennet’e gir deyeler

 

Kapıda Kaldı Şeriat

 

Aşk imamdır bize, gönül cemaat
Kıblemiz dost yüzü, daimdir salat
Dost yüzün görücek, şirk yağmalandı
Anınçün, kapıda kaldı şeriat
Gönül secde kılar, dost mihrabında
Yüzün yere vurup, kılar münacat
Kim ola dost ile, bu demde halvet
Şeriat der, sakın şartı bırakma
Şart ol kişiye kim, ede hiyanet
Erenler nefesidir devletimiz
Anınla fitneden olduk selamet
(Beli) kavlin dedik evvelki demde
Henüz bir demdir, ol vakt ü bu saat
Derildi beşimiz, bir vakte geldi
Beşi bir eyleyip, kim kıla taat
Biz kimse dinine hilaf demezüz
Din tamam olıcak doğru muhabbet
Doğruluk bekleyen dost kapısında
Gümansız ol bulur ilahi devlet
Yunus ol kapıda kemine kuldur
Ezelden ebede dekdür bu izzet

 

Kara Toprağın Altında

 

Teferrüç eyleyu vardım, sabahın sinleri gördüm
Karışmış kara toprağa, şu nazik tenleri gördüm

 

Çürümüş, toprak olmuş ten, sin içinde yatar pinhan
Boşanmış damariakmış kan, batmış kefenleri gördüm

 

Yıkılmış sinleri dolmuş, evleri belirsiz olmuş
Kamu endişeden kalmış, ne düşvar halleri gördüm

 

Yaylalar yaylamaz olmuş, kışlalar kışlamaz olmuş
Bar tutmuş, söylemez olmuş, ağızda dilleri gördüm

 

Kimisi zevk ü işrette, kimi saz ü beşarette
Kimi bela vü mihnette, dün olmuş günleri gördüm

 

Soğulmuş şol kara gözler, belirsiz olmuş ay yüzler
Kara toprağın altında, gül deren elleri gördüm

 

Kimisi boynunu eğmiş, tenini toprağa salmış
Anasına küsüp gitmiş, boynun buranları gördüm

 

Kimi zari kılıp ağlar, zebaniler canın dağlar
Tutuşmuş sinleri oda, çıkan tütünleri gördüm

 

Yunus bunu kanda gördü, gelip bize haber verdi
Aklım vardı, bilim şaştı;nitekim şunları gördüm

 

 

Kördür Münkirin Gözü

 

Miskinlikte buldular kimde erlik var ise
Merdivenden iterler, kim yüksekten bakar ise

Gönlü yüksekte gezer, dembedem yoldan azar
Dış yüzüne ol sızar, içinde ne var ise

Ak sakallı bir koca, bilmez ki hali nice
Emek yemesin hacca, bir gönül yıkar ise

Sağır işitmez sözü, gece sanır gündüzü
Kördür münkirin gözü, alem münevver ise

Gönül Çalabın tahtı, Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim bir gönül yıkar ise

Sen sana ne sanırsan, ayruğa da anı san
Dört kitabın manası, budur eğer var ise

Manada götürmüşler, kardaştan yar yeğrektir
Oğuldan dahi tatlı, eğer doğru yar ise

Gördün yarin doğrudur, baş kogil ayağına
Çıkar ciğerin yedir, eğer çaren var ise

Gördün yarin eğridir, nen var ise ver kurtul
Ululardan öğüttür, işittiğin var ise

Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür
Bilire bir söz yeter, sende güher var ise

Bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş
Aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise

Yunus yoldan ırmasın, yüksek yere durmasın
Sinle sırat görmesin, sevdiği didar ise

 

 

Korktuğumla Yar Oldum

 

Nitekim ben beni bildim, yakın bil kim Hakk’ı buldum
Hakk’ı buluncaydı korkum, şimdi korkudan kurtuldum

Ayruk düşünmez korkmazam, bir zerrece kayurmazam
Ben şimdi kimden korkayım, korktuğum ile yar oldum

Azrail gelmez canıma, sorucu gelmez sinime
Bunlar beni ne sorsunlar, anı sorduran ben oldum

Ya ben onca kaçan olam, ol buyruğunu buyuram
Ol geldi gönlüme doğdu, ben ana bir kan oldum

Aşklılar bizden alalar, aşksızlar hot ne bileler
Kimler ala kimler vere, ben bir ulu dükkan oldum

Yunus’a Hak açtı kapu, Yunus Hakk’a kıldı tapu
Baki devlet benimkiymiş, ben kul iken sultan oldum

 

 

Medet

 

Ey canıma cananım, ey derdime dermanım
Alemlere sultanım, medet Allah’ım medet

Bu derdim onmaz gibi, Azrail gülmez gibi
Umduğum olmaz gibi, medet Allah’ım medet

Dünyayı baki sandım, gaflet içinde kaldım
Ölüm var imiş bildim, medet Allah’ım medet

Gene zari kılayım, Çalabıma yalvarayım
Allah’a sığınayım, medet Allah’ım medet

Aşık Yunus kıl zari, günahın yuğsun Bari
Göresin Peygamberi, medet Allah’ım medet

 

 

Muhammed

 

Canım kurban olsun Senin yoluna
Adı güzel, kendi güzel Muhammed
Şefaat eyle bu kemter kuluna
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Mümin olanların çoktur cefası
Ahirette olur zevk ü safası
On sekiz bin alemin Mustafa’sı
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Yedi gökleri seyran eyleyen
Kürsi’nin üstünde cevlan eyleyen
Miraçta ümmetini dileyen
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Aşık Yunus n’eder dünyayı Sensiz
Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümansız
Sana uymıyanlar gider imansız
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

 

 

Ne Gülmen Gülmektir

 

Ey aşk eri aç gözünü, yer yüzüne eyle nazar
Gör bu latif çiçekleri, bezenüben geldi geçer

Bunlar böyle bezenüben, Dost’tan yana uzanuben
Bir sor Ahi sen bunlara, kancerudur azm-i sefer

Her bir çiçek bin naz ile, öğer Hakkı nazar ile
Bu kuşlar hoş avaz ile, ol Padişahı zikr eder

Öğer anın kadirliğin, her bir işe hazırlığın
İlle ömrü kasırlığın, anıcağız benzi solar

Rengi döner günden güne, toprağa dökülür gene
İbretdürür anlayana, bu ibreti arif duyar

Ne bilmegün bilmekdürür, ne gülmegün gülmekdürür
Son menzilin ölmekdürür, duymadınsa aşktan eser

Ger bu sırrı duyaydın, ya bu gamı yiyeydin
Yerinde eriyeydin, gideydi senden bu kar-ü bar

Bildik gelen geçer imiş, bildik konan göçer imiş
Aşk şarabın içer imiş, bu manadan her kim duyar

Yunus bu sözleri ko gil, kendüzünden elin yu gil
Senden ne gele bir de gil, çün Hak’tan gelir hayr ü şer

 

 

Ne Oldu

 

İster idim Allah’ı, buldum ise ne oldu
Ağlar idim dün ü gün, güldüm ise ne oldu

Erenler meydanında, yuvarlanır top idim
Padişah çevganında kaldım ise ne oldu

Erenler meclisinde deste kızıl gül idim
Açıldım, ele geldim, soldum ise ne oldu

Danişmentler, alimler medresede bulduyse
Ben harabat içinde buldum ise ne oldu

İşit Yunus’u, işit üş, yine deli oldu
Erenler manasına daldım ise ne oldu

 

 

Ne Söylerler, Ne Bir Haber Verirler

 

Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler

Üzerinde, türlü otlar bitenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler

Kimisinin üstünde biter otlar
Kiminin başında sıra serviler

Kimi masum, kimi güzel yiğitler
Ne söylerler, ne bir haber verirler

Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış, tatlı dilleri

Gelin, duadan unutman bunları
Ne söylerler, ne bir haber verirler

Yunus der ki, gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları

Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler, ne bir haber verirler

 

 

Ne Verir isen Elin ile

 

Eğriliğin koyasın, doğru yola gelesin
Kibr ü kini çıkargil, erden nasip alasın

Ne verir isen elin ile, şol varır senin ile
Ben disem inanmazsın, varıcağaz bulasın

Gönülde pas oturur, anda seni yitürür
İçeru Şah oturur, girmezsin kim göresin

On ikidir hücresi, dervazesi yedidir
Anda iki dilber var, bilmezsin ki sorasın

Biçare miskin Yunus, aşktan dava kılırsın
Dost’tan haber gelicek, yüz sürüyü varasın

 

Nideyim Gönlümü

 

Nideyim gönlümü aşktan usanmaz
Varır aşka düşer, hiç bana tınmaz

Döner gönlüm bana öğüt verir hoş
Aşık olan kişi, aşktan usanmaz

Aşık cana kaldı, aşık olamaz
Can terkin urmayan Maşuk’a ermez

Aşık bir kişidir, bu dünya malın
Ahiret gussesin bir pula saymaz

Aşık öldü deyu sala verirler
Ölen hayvan olur aşık olmaz

Bu dünyadan ahiretten içeru
Aşıkın yeri vardır kimseler bilmez

Aşıklar meydanı Arştan yücedir
Çalarlar çevganı topu belirmez

Yunus bu tevhitte mahiv oldukça
Gene gelmekliğe aklı belirmez

 

Ol Sahib-i Kur’an Benem

 

Ol kadir-i kün feyekün, lütf edici Sübhan benem
Kesmeden rızkını veren, cümlelere Sultan benem

Nutfeden adem yaratan, yumurtadan kuş türeten
Kudret dilini söyleten, zikr eyleten Sübhan benem

Kimisini zahit kılan, kimisine füsk işleten
Ayıplarını örtücü, ol delil ü bürhan benem

Benem ebet, benem beka, ol kadir-i hak mutlaka
Yarın hızır ola saka, anı kılan gufran benem

Ete;deri sügük çatan, ten perdelerini tutan
Kudret işim çoktur benim, hem zahir ü ayan benem

Hem batınem hem zahirem, hem evvelem, hem ahırem
Bu cümlesini yaratıp, tertip eden Yezdan benem

Yoktur anda tercüman, andaki iş bana ayan
Bin bir adı vardır Yunus, ol sahib-i Kur’an benem

 

Sakıngıl

 

Mana eri bu yolda melul olası değil
Mana duyan gönüller, gergiz ölesi değil

Ten fanidir, can ölmez, çün gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil

Gevher seven gönüller, yüz bin yıl arar ise
Haktan nasip olmasa, hergiz bulası değil

Sakıngil yarin gönlün, sırçadır sımayasın
Sırça sındıktan geru, bütün olası değil

Çeşmelerden bardağın, doldurmadan kor isen
Bin yıl durursa, kendüzünden dolası değil

Şol Hızır’la, şol İlyas, ab-ı hayat içtiler
Bir kaç yıllar içinde, bunlar ölesi değil

Yarattı Hak dünyayı, Peygamber dostluğuna
Dünyaya gelen gider, baki kalası değil

Yunus gözün görürken, yarağın eyleyu gör
Gelmedi anda varan, geri gelesi değil

Şekeri Ayruğa Sunup

 

Dost ilinin haberin disem işide misin
Yoldaş olup ol yola sen bile gide misin

Ol ilin bağı olur, şerbeti ağu olur
Kadeh dutmaz ol ağu, nuş edip yuda mısın

Ol elin zevadesi, cefa duta gidesi
Şekeri ayruğa sunup, sen ağu tada mısın

Ol ilde ay gün olmaz, ay gün gedilip dolmaz
Tertipler terk idüben, hisabın unuda mısın

Senlik benlik terk edip, yokluk eline gidip
Aşktan içip esriyip, varlık terk ede misin

İşbu tenin tertibi od ü yel, toprak, sudur
Yunus sen gör özünü, suda, toprakta mısın

 

Sen Viran Olmayınca

 

Gönül kanda dolana, maşukun bulmayınca
Kişi aşık mı olur gönülsüz kalmayınca

Gönüldür anan Onu, esir eyleyen seni
Kimi azat eylersin, sen azat olmayınca

Boynu zincirli geldik, key kati esir olduk
Er nazar eylemedi halimiz bilmeyince

Bir yandan överler, aylak nesne verirler
Bahasın ne bilesin, sen satın almayınca

Bahası canın anın, mal ile davar değil
Sevdik mi ele girer, sevdikler vermeyince

Dostu kande bulasın, sende durmak ile sen
Ol imaret eylemez, sen viran olmayınca

Sözü Yunus’tan işit, kibir kılma tut öğüt
Ol seni sora gelmez, sen yavu varmayınca

 

 

Seni Haktan Yığanı

 

Seni Haktan yığanı her ne ise ver gider
Ne beklersin bu teni, sinde kurt kuş yer gider

Ölene bak gözün aç, dökülür sakal-ü saç
Yılan çiyan gelir aç, yiyup içip sır gider

Bize bizden ulular, pek de güzel hulular
Şol iyi amelliler haber söyler der gider

Kesgil haramdan elin, çekgil gıybetten dilin
Azrail el atmadan bu dükkanı der, gider

Ecel erer kurur baş, tez tükenir uzun yaş
Düpdüz olur dağ ü taş, gök dürülür, yer gider

Çün can ağar Hazret’e, yarar et ahirete
Tanla duran taate, Tanr’evine er girer

Miskin Yunus ölücek, sini nurla dolucak
İman yoldaş olucak, Ahirete şir gider

 

 

Senin Kokun Duydu Canım

 

İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim
Yavu kılayum ben beni, isteyuben bulmayayım

Al gider benden benliği, doldur içime şenliği
Bu dünyada öldür beni, varıp anda ölmeyeyim

Şöyle hayran eyle beni, bilmeyeyim dünden günü
Daim isteyeyim seni, ayruk nakşa kalmayayım

Senin kokun duydu canım, terkini urdu cihanın
Hergiz belirmez mekanın, seni kande isteyeyim

Aşkın bir od urdu cana, üs yürürem yana yana
Ciğerim gark oldu kana, nice zari kılmayayım

Ko ben yanayım tüteyim, bülbül olayım öteyim
Dost bahçesinde biteyim, açıluben solmayayım

Halim getirsem dile, kim bana söğe, kim güle
Bari yanayım dert ile, ben dillere gelmeyeyim

Mansur um çek dara beni, ayan göster anda seni
Kurban kılayum bu canı, aşka münkir olmayayım

Aşktır bu derdin dermanı, aşk yolunda verem canı
Yunus Emre eydür bunu, bir dem aşksız olmayayım

 

 

Sensin Bize Bizden Yakın

 

Sensin bize bizden yakın, görünmezsin hicap nedir
Çün aybı yok görklü yüzün, üzerinde nikap nedir

Sen eyittin ey Padişah, yehdillahü limen yeşa
Şerikin yok senin haşa, şuçlu kimdir ikap nedir

Levh üzere kimdir yazan, azdıran kim, kimdir azan
Bu işleri kimdir düzen, bu suale cevap nedir

Rahimdürür senin adın, rahimliğin bize dedin
Mürşitlerin mücdeledi, lataknetu hitap nedir

Bu işleri sen bilirsin, sen verirsin, sen alırsın
Ne kim kıldım çün bilirsin, ya bu soru hisap nedir

Kani bu mülkün sultanı, bu ten ise kani canı
Bu göz görmek diler anı, bu mebde ü mead nedir

Yunus bu göz anı görmez, görenler hot haber vermez
Bu menzile akıl ermez, bu kovduğun serap nedir

 

 

Şol Benim Şeyhimi

 

Şol benim Şeyhimi görmeğe kim gelir
Zevk ile safalar sürmeğe kim gelir

Şeyhimin illeri, uzaktır yolları
Açılmış gülleri dermeğe kim gelir

Şeyhimin özünü, severim sözünü
Ol mubarek yüzünü, görmeğe kim gelir

Şeyhimin ilini, sorarım evini
Ol sebepli elini öpmeğe kim gelir

Şeyhimin ilinde, asası elinde
Şeyhimin yolunda, ölmeğe kim gelir

Aht ile vefalar, zevk ile safalar
Bu yolda cefalar çekmeğe kim gelir

Şeyhimim şem’ine bu canım pervane
Saladır aşıklara, yanmağa kim gelir

Hak için malını, hep vere varını
Aşk için arını, atmağa kim gelir

Şehidin donunu, yumazlar kanını
Dost için canını vermeğe kim gelir

Ah ile göz yaşı, Yunus’un haldaşı
Zehrile pişen aşı, yemeğe kim gelir

 

 

Şol Cennet’in Irmakları

 

Şol cennet’in ırmakları
Akar Allah deyu deyu
Çıkmış İslam bülbülleri
Öter Allah deyu deyu

Salınır Tüba dalları
Kur’an okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri
Kokar Allah deyu deyu

Kimi yiyip kimi içer
Hep melekler rahmet saçar
İdris Nebi hulle biçer
Biçer Allah deyu deyu

Altındadır direkleri
Gümüştendir yaprakları
Uzandıkça budakları
Biter Allah deyu deyu

Aydan arıdır yüzleri
Misk ü amberdir sözleri
Cennet’te huri kızları
Gezer Allah deyu deyu

Hakka aşık olan kişi
Akar gözlerinin yaşı
Pür nur olur içi dışı
Söyler Allah deyu deyu

Ne dilersen Hak’tan dile
Kılavuzla gir doğru yola
Bülbül aşık olmuş güle
Öter Allah deyu deyu

Açıldı gökler kapısı
Rahmetle doldu hepisi
Sekiz cennet’in kapısı
Açılır Allah deyu deyu

Rıdvan-dürür kapı açan
İdris-dürür hülle biçen
Kevser şarabını içen
Kanar Allah deyu deyu

Miskin Yunus var Yarına
Koma bu günü yarına
Yarın Hakk’ın divanına
Varam Allah deyu deyu

 

 

Şol Göz ki Seni Gördü

 

Şol göz ki Seni gördü, ol neye nazar etsin
Şol can ki Seni duydu, tende ne karar etsin

Aşkına düşen aşık, derdine yanar dün gün
Vaslındır ana derman, hekim ne tımar etsin

Aşkın ezeli Hacem, yoklukta komuş varın
Bu remzi duyan aşık, yokluğu şikar etsin

Sen bir gani sultansın, canlar içinde cansın
Vasfın kaleme gelmez, dil kanda şümar etsin

Gerçek Şaha kul olan, gönlünü Sana veren
Seni kendinde bulan, kanceru sefer etsin

Bu çeşniyi tadana, kim ne vereler kana
Derdine düşen cana, hekim ne tımar etsin

Bu sırrı duyan kani, ger aşık ise canı
Açıldı gevher kanı, alana haber etsin

Çün aşkın ola emelim, sürüle gönülden gamım
Vaslına eren bir dem, bin canı nisar etsin

İmdi ki Yunus kalmış Hazret’e yüzü kara
Bir nesnesi yok müflis, neyile bazar etsin

 

Şol Kahr İle Kazandığın

 

Ey dünyayı seven kişi, bir gün koyup gitmek gerek
Senin dileğinle değil, naçardır, ne etmek gerek

Gözün ile gördüğünü, şol hasretin olanları
Akil isen an bunları, her kimseyi anmak gerek

Şol kahr ile kazandığın, bir gün kalısar körlüğe
Şol mal ki körlüğe kalır, şaylığa harc etmek gerek

Kudret kandilinden senin, destur ile indi canın
Bir gün geri gel deniser, şol sözü işitmek gerek

Ne hak buyruğun tutarsın, ne kul sözün işidirsin
Hiç bilmezsin ma’na nedir, nedilde çağırmak gerek

Uydun bu nefsin sözüne, battın günah denizine
Çirk getirdin can yüzüne, tövbeteğin tutmak gerek

Yunus;şimdi sen dil ile, ben Hakkı severim deme
Ol padişah hazretine, görklü meta’iltmek gerek

 

 

Son Ucu

 

Sen bu cihan mülkünü Kaftan kafa tuttun tut
Ya bu alem malını oynayuben yuttun tut

Süleyman’ın tahtına şah olup oturdun bil
Dive, periye düpdüz hükümleri ettin tut

Fir’avn’ın hazinesin, Nüşirevan’ın genciyle
Karun malına katıp, sen malına kattın tut

Bu dünya bir lokmadır, ağzında çiğnenmiş bil
Çiğnenmişe ne yutmak, ha sen anı yuttun tut

Ömrün senin ok bigi, yay içinde dopdolu
Dolmuş oka ne durmak, ha sen anı attın tut

Her bir nefes kim gelir, keseden ömr eksilir
Çün kese ortalandı, sen anı tükettin tut

Çün denize gark oldun, boğazına geldi su
Deli gibi talpınma, ey biçare battın tut

Ölüm vardır bilirsin, varıp gafil olursun
Kamulardan ayrılıp, varıp sinde yattın tut

Yüz yıllar hoşluk ile, ömrün olursa Yunus
Son ucu bir nefesdir, geç andan unuttun tut

 

 

Sorarlar Bir Eyyam Gelir

 

Bir gün senin defterini dürerler bir eyyam gelir
Kamu aklını başına dererler bir eyyam gelir

Tevhide uydur sözünü, mevlaya döndür yüzünü
Eynine kefen bezini, sararlar bir eyyam gelir

Azrail ala canını unuttura her sanını
Kara toprağa tenini, kararlar bir eyyam gelir

Tenha kabrinde kalıcak, amellerin arz olucak
Mahşer yerine yalıncak, sürerler bir eyyam gelir

Yunus eydür evvel baştan, ayırır seni kardaştan
Ne ettin kurudan yaştan, sorarlar bir eyyam gelir

 

 

Şöyle Garip Bencileyen

 

Acep şu yerde var mı ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı, gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyin

Gezdim Rum ile Şam’ı
Yukarı elleri kamu
Çok istedim, bulamadım
Şöyle garip bencileyin

Bendeler garip olmasın
Firkat oduna yanmasın
Hocam kimseler olmasın
Şöyle garip bencileyin

Bir garip ölmüş diyeler
üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin

Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göyner özüm
Meğer ki gökte yıldızım
Ola garip bencileyin

Nice bu dert ile yanam
Ecel ere bir gün ölem
Meğer ki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyin

Emrem Yunus biçare
Bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şare
İste garip bencileyin

 

 

Şöyle Sanırlar Beni

 

Sofuyum halk içinde tesbih elimden gitmez
Dilim marifet söyler, gönlüm hiç kabul etmez

Boynumda icazetim, riya ile taatim
Edişem ayruk yerde, gözüm yolum gözetmez

Hoş dervişem sabrım yok, dilimde ezkarım çok
Kulağımdan gireni, hergiz içim işitmez

Görenler elim öper tac ü hırkama bakar
Şöylece sanırlar beni zerrece günah etmez

Taşımda ibadetim, sohbetim hoş taatim
İç pazara gelince, bin yıllık ayyar etmez

Dışım derviş, içim boş, dilim tatlı, sözüm hoş
İlla ben ettiğimi, dinin denşüren etmez

Görenler sofu sanır, selam verir utanır
Anca iş koparaydım, el erüben güç yetmez

Söylersem marifeti saluslanırım kati
Miskinliğe dönmeğe, gönlümden kibir gitmez

Yunus eksikliğini Çalabına arzeyle
Anın keremi çoktur, sen ettiğin ol etmez

 

 

Söyler İsem Sensin Sözüm

 

Sensin benim canım canı, Sensiz kararım yokdürür
Uçmak’ta Sen olmaz isen, vallah nazarım yokdürür

Baksam Seni görür gözüm, söyler isem Sensin sözüm
Seni gözetmekten artuk, yeğrek şikarım yokdürür

Çün ben beni unutmuşam, şöyle Sana gitmişem
Ne kalde, ne halde isem, bir dem kararım yokdürür

Eğer beni Cercis’leyin, yetmiş gez öldürür isen
Dönem geru Sana varam, zira ki arım yokdürür

Yunus dahi aşık Sana, göster didarını ana
Yarım dahi Sensin benim, ayruk nigarım yokdürür

 

 

Suçumu Örter Hırkam

 

Ey bana derviş diyen, nem ola derviş benim
Ya bu adıma layık, hani elimde iş benim

Derviş derler adıma, bakarlar suratıma
Bilmezler ki dirliğim, külli sitayiş benim

Dil ile şeyhim ulu, yolda aludan alu
Aklım evi kaygılı, nefsim asayiş benim

Sureti güler halka, ya kani kulluk Hakka
Bu dirliğime bak a, hem işim yanlış benim

Kendi izimi bilirem, saluslanuben yürürem
Buğz ü kibr ü adavet, gönlümü almış benim

Suçumu örter hırkam, dirliğim cümlesi ham
Bir gün yırtılısar perdem, zehi düşvar iş benim

Derviş neye dolundum, ulu suçta bulundum
Yunus umduğum Haktan, ol rahmet imiş benim

 

 

Vay Ana Kim

 

Aşıkları Tamu’su yandırmıya
Uçmağına bular baş indirmiye

Yedi Tamu bir aha katlanmıya
Yedi deniz aşk odun söndürmiye

Bin bir bela çekmeyince Nuh gibi
Tufanında gemiye bindirmiye

İsmail gibi kurban olmayınca
Cebril güzel koçu indirmeye

Musa gibi çobanlık etmeyince
Kelimim deyu Tur’a göndermiye

Yunus imdi dal bu mana gencine
Vay ana kim Allah uyandırmıya

 

 

Yalvar

 

Can ü gönülden seversen
Yalvar kul, Allah’a yalvar
Maksuda ermek dilersen
Yalvar kul, Allah’a yalvar

Yalvar a kardeş yalvara
Varmıyasın yüzü kara
Ümmet isen Peygambere
Yalvar kul, Allah’a yalvar

Geceler uykudan uyan
Gizli sırlar olsun ayan
Mahrum olmaz Allah deyen
Yalvar kul, Allah’a yalvar

Tanı sen kendini tanı
Neden yarattı Hak seni
N’olacağın anubeni
Yalvar kul, Allah’a yalvar

Yunus nuş eyle belayı
Yürü maksudun dileği
Hem inleyi, hem ağlayı
Yalvar kul, Allah’a yalvar

 

Yetmiş İki Millette

 

Gayrıdır her milletten bu bizim milletimiz
Hiç dinde bulunmadı, din ü diyanetimiz

Bu din ü diyanette, yetmiş iki millette
Dünya vü ahirette, ayrıdır ayatımız

Tahir suya banmadan, el ayak deprenmeden
Baş sücuda inmeden, kılınır taatımız

Ne rüku vardır, ne sücut, ne kıble vardır, ne mescit
Daima ol dostla becit olur münacatımız

Gerek Kabeye varalım, gerek mescide girelim
Gerek su ile yunalım, çün bile illetimiz

Su ne kadar arıda, yavuz huyun bile
Meğer bizi pak ide, Haktan inayetimiz

Kimin sırrın kim bile, çün erilmez bu hale
Yarın ana belli ola, Müslüman mürtedimiz

Yunus canı yenile, kim dostluğun anıla
Ansızın bir ün gele, bilesin kudretimiz

 

Yusuf Bulunur Ken’an Bulunmaz

 

Bir ne derttir ana derman bulunmaz
Ya bu ne yaredir zahmı belirmez

Yitürdüm Yusuf’um Ken’an elinde
Yusuf’um bulundu, Ken’an bulunmaz

Beyim arif isen, var sen yolunca
Bunda başlar yiter, kanlar sorulmaz

Manisiz kişiden hiç nesne gelmez
Kovası yok kuyudan su çekilmez

Kuyu cismindürür mani kovası
Çekerler kovayı suyu belirmez

Erenler kapısı, mürüvvet kapısı
Sıtk ile gelenler, mahrum gülünmez

Yunus bu manide gark oldu gitti
Geri gelmekliğe aklı belirmez

 

 

Yüz Bin Peygamber

 

Hor bakma sen toprağa, toprakta neler yatur
Kani bunca evliya, yüz bin Peygamber yatur

Cennette buğday yiyen, gaflet gömleğin giyen
Hem dünyaya meyleden, Adem Peygamber yatur

Arkasiyle kum çeken, göz yaşıyle yuğuran
Kabeye temel kuran, Halil Peygamber yatur

Vücudunu kurt yiyen, kurt yedikçe şükreden
Belalara sabreden, Eyyup Peygamber yatur

Balık karnında yatan, deryaları seyreden
Kabak kökün yastanan, Yunus Peygamber yatur

Kuyuda nihan olan, kul deyüben satılan
Mısır’a sultan olan, Yusuf Peygamber yatur

Yusuf’un yavu kılan, kurt ile davi kılan
Ağlayıp göğsüz kalan, Yakup Peygamber yatur

Asasın ejder eden, bahre urup yol eden
Fir’avnı helak eden, Musa Peygamber yatur

Ol Allahın habibi , dertlilerin tabibi
Enbiyalar serveri, Resul Muhammed yatur

Hayber kal’asın yıkan, kafiri oda yakan
Şahinler gibi bakan, Ali gibi er yatur

Ata ana gülleri, Kur’an okur dilleri
Fatm’ana oğulları;Hasan, Hüseyin yatur

İğnesin suya atan, balıklara getirten
Tacın tahtın terkeden, İbrahim Ethem yatur

Gündüzler saim olan, geceler kaim olan
Ariflerin sultanı, Bayzit Bestami yatur

Hakikat erleri, geçti dünyadan, her biri
Konyada;ol Mevlana Hüdevandigar yatur

Çoktur Hakkın has kulları, fikr eyle bunları
Saysam erenleri, görsen ne sultanlar yatur

Yunus sen de ölürsün, kara yere girersin
Kara yer altında, çok günahkar kullar yatur

 

 

Be hey kardaş hakk’ı bulammı dersin,
Hakk’a yarar amel işlemeyince
Tarikat sırrına eremmi dersin,
Kamil mürşid sana söylemeyince.

Özenirsen gardaş, tevhide özen.
Tevhiddir nefsinin kal’asın bozan
Hiç kendi kendine kaynarmı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince.

Değme kişi gönül evin düzemez
Hakk’ın taktirini kimse bozamaz.
Tarikat ummandır dalıp yüzemez,
Aşkın deryasını boylamayınca.

Aşkım galip geldi yüreğim harlar
Aşık olan ar-ı namusu neyler
Behey yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyimmi söylemeyince.

 

Acep Bu Ne Nesnedir

Acep bu ne nesnedir bu dert ile firak bana
Canımı serhoş eyledi aşk ağusu tiryak banaKimin direnci var ise derdine derman istesin
Kesdi benim direncimi derman oldu bu derd banaAşk oduna yan der isen gönüllere gir der isen
Kara nurlar aydın ola ne kandil-ü çerağ banaGökten inen dört kitabı günde bin kez okur isen
Erenlere münkir isen didar ırak senden banaMiskin Yunus erenlere tekebbür olma toprak ol
Topraktan biter küllisi gülistanı toprak bana

 

Acep Değil Deli Olsa

Acep değil deli olsa,
Aşk oduna yanan kişi,
Aşka yakın yürümesin,
İyi adın sanan kişi.Kim sakınır iyi adın,
Bıraksın elden aşk odun,
Tezcek yoldurur kanadın,
Daldan dala konan kişi.Saldı beni uzak yola,
Şu gözlerim dola dola
Dertli halinden ne bile,
Yüreği sağ olan kişi.Âşıklar geçer arından,
Dönmez olur ikrarından
Şimdi ayrılmış yarından,
Yalan dava kılan kişi.Yürek yanar, yaşım akar,
Şu gözlerim yola bakar.
Gayri yüze nice bakar,
Hak cemalin gören kişi.Gözüm pınar olmuş akar,
Şu zârım ki arşa çıkar.
Mahv eyleyip varın yakar,
Mâsivayı koyan kişi.Yunus kodu yola başı,
Vurur müddeiler taşı.
Hiçtir münafıkın işi,
Gelsin aşka doyan kişi.

 

Acep Değil Senin İçin

Acep değil senin için, bir can feda kılar isem,
Senin varlığın can yeter, hoştur cansız kalır isem.Senin ki derdin olmaya, sözüm acep kelecidir,
Ne canım var, ne eydürem, bir dem sensiz olur isem.Nice ki ben seni sevem, ecel eri ermeyiser,
Kaçan sunar Azrail el, ben seni canlanır isem.Ger suretim düşer ise, nice zeval ere bana,
O kadimi kim sevenin, nice düşüp durur isem.Dahi elest belirmeden ben aşık idim o maşuk,
Gözümü yüzüne tutam, yüz bin kaba girer isem.Dahi cihana gelmeden, canım onu sever idi,
Minnet değil Yunus, sana nice tapı kılar isem.

 

Acep Oldu Halim Bu Aşk Elinden

Acep oldu halim bu aşk elinden,
Göremezem yolum bu aşk elinden.Bu kamu âlemin tacı iken uş,
Ayaklarda kilim bu aşk elinden.Garip bülbülleyin zarı kılarım,
Akar gözden selim bu aşk elinden.Gazel yapraklayın benzim sarardı,
Kararıban ölem bu aşk elinden.Yarın mahşerde ben yırtam yakamı,
Nice zara gelem bu aşk yüzünden.Niderem ben yarin vaslından artık,
Büküldü kad balam bu aşk elinden.Yunus sen Tapdug’una kıl dualar,
Deme ki; ne kılam bu aşk elinden.

 

Acep Şu Yerde Var M’ola

Acep şu yerde varm’ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyinGezdim Rum ile Şam’ı
Yukarı illeri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garip bencileyinKimseler garip olmasın
Hasret oduna yanmasın
Hocam kimseler duymasın
Şöyle garip bencileyinSöyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm
Meğer ki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyinNice bu dert ile yanam
Ecel ere bir gün ölem
Meğer ki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyinBir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyinHey Emre’m Yunus biçare
Bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şara
Şöyle garip bencileyinKamu: Tamamı, hepsi
Od: Ateş
Göynümek: Dertlenmek, içlenmek
Sin: Mezar taşı
Yumak: Yıkamak
Şar: Şehir

 

Miskin Adem oğlanı,nefse zebun olmuşdur
Hayvan canavar gibi,otlamağa kalmıştır

Hergiz ölümün sanmaz,ölesi günin anmaz
Bu dünyadan usanmaz,gaflet önin almışdur

Oğlanlar öğüt almaz,yiğitler tevbe kılmaz
Kocalar taat kılmaz,sarp rüzgar olmuştur

Beğler azdı yolundan,bilmez yoksul halinden
Çıktı rahmet gölünden,nefs gölüne dalmışdur

Yunus sözi alimden,zinhar olma zalimden
Korkadurın ölümden,cümle doğan ölmüşdür.

Canım kurban olsun senin yoluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed,
Şefâat eyle bu kemter kuluna,
Adı güzel, kendi güzel MuhammedMü’min olanların çoktur cefâsı,
Ahirette olur zevk-u sefâsı,
On sekiz bin âlemin Mustafâ’sı,
Adı güzel, kendi güzel MuhammedYedi kat gökleri seyrân eyleyen,
Kûrsûnün üstünde cevlân eyleyen.
Mi’râcda ümmetin Hak’dan dileyen,
Adı güzel, kendi güzel MuhammedOl çâriyâr anın gökler yâridir,
Anı seven günahlardan beridir,
On sekiz bin âlemin serveridir,
Adı güzel, kendi güzel MuhammedAşık Yunus neyler iki cihânı sensiz,
Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümânsız
Sana uymayanlar gider imânsız,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

Adım Adım İleri

Adım adım ileri,
Beş alemden içeri,
On sekiz bin hicabı,
Geçtim bir dağ içinde.Yetmiş bin hicab geçtim,
Gizli perdeler açtım,
Ol dost ile buluştum,
Gördüm bir dağ içinde.Gözler gibi görmedim,
Söz gibi söyleşmedim.
Musa gibi münacaat,
Ettim bir dağ içinde.Gökler gibi gürledim,
Yeller gibi inledim,
Sular gibi çağladım,
Aktım bir dağ içinde.Bir döşek döşemişler,
Nur ile bezemişler.
Dedim bu kimin ola,
Sordum bir dağ içinde.Ayrılmadım pirimden,
Ayrılmadım şeyhimden,
Aşktan bir kadeh aldım,
İçtim bir dağ içinde.Vardım ileri vardım,
Levhi elime aldım,
Ayetlerin okudum.
Yazdım bir dağ içinde.Kalpten büyük dağ olmaz,
O Allaha doyulmaz.
Sohbetine kanılmaz,
Erdim bir dağ içinde.Açtım Mekke kapısın,
Duydum o dost kokusun,
Erenlerin hepisin,
Gördüm bir dağ içindeYunus eydür: Gezerim,
Dost iledir pazarım,
O Allahın didarın,
Gördüm bir dağ içinde.

 

Giderim ben yol sıra yavlak uzanmış bir ağaç
Böyle lâtif böyle şirin gönlüm aydur birkaç sır açBöyl’uzamak ne manâdır çünkü bu dünya fânîdir
Bu fuzûllük nişânıdır gel beri miskinliğe geçBöyle lâtif beziniben böyle şirîn düzünüben
Gönül Hakk’a uzanuban dilek nedir neye muhtâçAğaç karır devrân döner kuş budağa birkez konar
Dahi sana kuş konmamış ne güvercin ne hod turaçBir gün sana zevâl ere yüce kaddin ine yere
Budakların oda gire kaynaya kazan kıza saçEr sırrıdır sırrın senin er yeridir yerin senin
Ne yerdedir yerin senin sana sorarım ey ağaçYunus Emre sen bir nice eksikliğin yüz bin onca
Kur’ağaca yol sorunca teferrüclen yoluna geç

 

Girdim Aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizler Hızır’layın gezer oldum

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

Sordum deniz malikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum

Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktab-n gül üzer oldum

Ol budakta biter iman iman bitse gider güman
Dün gün isim budur heman nefsime bir tatar oldum

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hümeti yok resul’lere bentlerini bozar oldum

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı
Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum

 

Girdim Aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizler Hızır’layın gezer oldum

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

Sordum deniz malikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum

Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktab-n gül üzer oldum

Ol budakta biter iman iman bitse gider güman
Dün gün isim budur heman nefsime bir tatar oldum

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hümeti yok resul’lere bentlerini bozar oldum

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı
Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum

 

Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler

Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler

Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler

Yunus derki gör taktirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler

 

İşidün ey ulular,Ahır zaman olusar
Sağ müslüman seyrekdür,Ol da güman olusar

Danışman okur tutmaz,Derviş yolun gözetmez
Bu halk öğüt işitmez,Ne sarp zaman olısar

Gitti beyler mürveti,Binmişler birer atı
Yediğü yoksul eti,içtiğü kan olısar

Ne acayip sergüzeştler,Bağrım dolu serzenişler
Durmaz akar kanlı yaşlar,Aksa gerek şimden gerü.

 

Aklım Başıma Gelmedi

Aklım başıma gelmedi, aşk şarabın tatmayınca.
kandeliğimi bilmedim, gerçek ere yetmeyince.Kendi bilisiyle kişi hiç erişe mi menzile?
Allah’a eremez kalır, er eteğin tutmayınca.Ger din îman gerek ise, iyi diril bu dünyâda,
Yarın anda bitmez işin, bugün bunda bitmeyince.Bülbül dahi âşık güle, nazar Hak’tan olur kula,
Bir keleci gelmez dile, gönüllerde yanmayınca.Gönüldeki bu razımı, sakınmaz derdim sözümü,
Âşık ne katlanır söze, aşk metaın satmayınca.Bîçâre Yûnus’un sözün key âşık gerek anlaya,
O kuş dilidir, n’eylesin, öğütlenmez ötmeyince.

 

Aklım Başıma Gelmedi

Aklım başıma gelmedi, aşk şarabın tatmayınca.
kandeliğimi bilmedim, gerçek ere yetmeyince.Kendi bilisiyle kişi hiç erişe mi menzile?
Allah’a eremez kalır, er eteğin tutmayınca.Ger din îman gerek ise, iyi diril bu dünyâda,
Yarın anda bitmez işin, bugün bunda bitmeyince.Bülbül dahi âşık güle, nazar Hak’tan olur kula,
Bir keleci gelmez dile, gönüllerde yanmayınca.Gönüldeki bu razımı, sakınmaz derdim sözümü,
Âşık ne katlanır söze, aşk metaın satmayınca.Bîçâre Yûnus’un sözün key âşık gerek anlaya,
O kuş dilidir, n’eylesin, öğütlenmez ötmeyince.

 

Aklın Ererse Sor Bana

Aklın ererse sor bana, ben evvelde kandayıdım,
Diler isen deyiverem ezeli vatandayıdım.
Kalu bela söylenmeden, tertib düzen eylenmeden,
Hak’tan ayrı değil idim, o ulu divandayıdım.Eyyub ile derde esir, anlamadım çektim ceza,
Belkıs ile taht üzere mühr ü Süleyman’dayıdım.Yunus ile balık beni çekdi deme yuttu bile,
Zekerya’yla kaçtım bile, Nuh ile tufandayıdım.İsmail’e çaldım bıçak, bıçak bana kâr etmedi,
Hak beni azat eyledi, koç ile kurbandayıdım.Yusuf ile ben kuyuda yattım, çefa çektim bile,
Yakub ile çok ağladım, bulunca figadayıdım.Mirac Gecesi Ahmed’in döndürdüm arşta nalini,
Üveys ile vurdum tacı Mansur’la urgandaydıdım.Ali ile vurdum kılıç, Ömer ile adl eyledim,
On sekiz yıl Kafdağı’nda Hamza’yla meydandayıdım.Ezeliden dilimde uş Tanrı birdir, haktır Resul,
Bunu böyle bilir iken sanma ki gümandayıdım.Yere bünyad vurulmadan, Âdem dünyaya gelmeden,
Öküz, balık eylenmeden, ben ezeli andayıdım.

Yunus senin aşık canın ezeli aşıklar ile,
Mülke bünyad vurulmadan seyran-ı cevlandayıdım.

 

 

Aldı Benim Gönlümü

Aldı benim gönlümü, n’olduğun bilemezem,
Yavı kıldım ben beni, isteyip bulamazam.Gönülsüz girdim yola, halimden gelmez dile,
Bir dem derdim demeye, bir dertli bilemezem.Şakirem derdim ile, sataştım güle güle,
Dertliler bulacağız ben beni bulamazam.Aydurlar ise bana, senin gönlün kim aldı?
Nice haber vereyim, ağlarım aydamazam.Bu benim gönlüm alan, doludur cümle âlem,
Nereye bakar isem, onsuz yer göremezem.Ayık olup oturman, ayıksızlar getirmen,
Severem aşk esriğin, ben ayık olamazam.Yunus’a kadeh sunan, Enel Hak demin vuran,
Bir cur’a sundu bana, içtim ayılamazam.

 

Allah Diyelim

Allah diyelim daim,
Allah görelim n’eyler?
Yolda duralım kaim,
Allah görelim n’eyler?Allah deyi kıl zarı,
Odur kamunun varı.
Ondan umalım yarı,
Allah görelim n’eyler?Çıkarmayalım dilden,
Ayrılmayalım yardan.
Irılmayalım yoldan,
Allah görelim n’eyler?Açlık sonu tokluktur,
Tokluk sonu yokluktur.
Bu yollar korkuluktur,
Allah görelim n’eyler?Sen sanmadığın yerde,
Nagah açıla perde.
Derman erişe derde,
Allah görelim n’eyler?Gündüz olalım saim,
Gece olalım kaim.
Allah diyelim daim,
Allah görelim n’eyler?Adı sanı dillerde,
Sevgisi gönüllerde
Şu korkulu yollarda,
Allah görelim n’eyler?Adı sanı uşatdım,
Küfrümü suya attım.
Miskinliğe el kattım,
Allah görelim n’eyler?Her dem dalalım bahre,
Aldanmayalım dehre.
Sabreyleyelim kahra,
Allah görelim n’eyler?Ar namusu bıraktım,
Külümü suya attım.
Dervişliğe el kattım,
Allah görelim n’eyler?

Mecnun gibi avare,
Âşık olmuşum yare.
De Yunus sen biçare,
Allah görelim n’eyler?

Yunus sanma andadır,
Bu aşk sana sendedir.
Can kayumu ondadır,
Allah görelim n’eyler?

N’etti bu Yunus, n’etti?
Bir doğru yola gitti.
Pirler eteğin tuttu,
Allah görelim n’eyler?

 

Acep Bu Benim Canım

Acep bu benim canım azad ola mı Ya Rab
Yoksa yedi Tamu’da yana kala mı Ya RabAcep bu benim halim yer altında ahvalim
Varıp yatacak yerim akrep dola mı Ya RabAllah olıcak kazı bizden ola mı razı
Görüp Habibi bizi Şefi ola mı Ya RabCan hulkuma geldik de Azrail’i gördük de
Ya canımı aldık da asan ola mı Ya RabYunus kabre vardık da Münkür-Nekir geldik de
Bana sual sordak da dilim döne mi Ya Rab

 

Anıcak Korkar Canım

Anıcak korkar canım,
Vay vay ölüm elinden.
Titrer sünük-ü tenim,
Vay vay ölüm elinden.Ev komadı girmedik,
Yer komadı yarmadık.
Bunculayın görmedik,
Vay vay ölüm elinden.Ey atalar, analar,
Ağusuna kanalar.
Oğul diye yanalar,
Vay vay ölüm elinden.Anc’analar buzular,
Göğüsleri sızılar.
Gider körpe kuzular,
Vay vay ölüm elinden.Gel Yunus’um, gel şimdi,
Gözün yaşın sil şimdi.
Benim bağrım del şimdi,
Vay vay ölüm elinden.

 

Anmaz Mısın Sen Şol Günü

Anmaz mısın sen şol günü cümle âlem hayrân ola,
Nidesini bilemeyip bî-hod u ser – gerdân ola.İsrâfil sûrunu ura hep mahlûkat yerden dura,
Deriliben haşre vara kadı anda Sübhân ola.Zebâniler çeke tuta ilete tamuya ata,
Deri yana sünğük tüte katı ulu efgan ola.Mâlik çağıra tamuya çekip meydana getire,
Tanğrı korkusundan tamu zârî kılıp nâlân ola.Mâlik eydür hey hey Tamu korkubanı ditrer kamu
Tanrı buyrugın tutmayan anda bişe biryân olaDağlar yerinden ırıla gökler heybetten yarıla,
Ildızlar bağı kırıla düşe yere galtân ola.Yazıklar müzdler dartıla anca perdeler yırtıla,
Bilmediğin günahların anda sana ayân ola.Cümle ıldız yere aka, Zebaniler ateş yaka,
Ne ana oğula baka, ne kardeşten derman ola.Yunus aydur: İşbu sözü erenlere toprak yüzü,
Diler Hakk’ı göre gözü inâyet ger andan ola.

 

Anmaz Mısın Sen Şol Günü 2

Anma mısın sen şol günü?
Gözün nesne görmez ola.
Düşe sûretin toprağa,
Dilin haber vermez ola.Çün Azrâîl’i ne tuta?
Assı kılmaz ana ata,
Kimse doymaz o heybete,
Halktan medet ermez ola.Gele sana can alıcı,
Dahi can alır kılıcı,
Aklını baştan alıcı,
Bir dem aman vermez ola.Oğlan gider danışmana,
Salâdır dosta düşmana,
Sonra gelmeyin pişmana,
Sana assı kılmaz ola.Evvel gele şu yuyucu,
Ardınca şu su koyucu,
İletip kefen sarıcı,
Bunlar hâlin bilmez ola.Ağaç ata bindireler,
Sinden yana göndereler.
Yer altına indireler,
Kimse ayrık görmez ola.Üç güne dek oturalar,
Hep işini bitireler.
Ol dem dile getireler,
Artık kimse anmaz ola.Yunus miskin bu öğüdü,
Sen sana versen yeğ idi.
Bu şimdiki mahlûkata,
Öğüt assı kılmaz ola.

 

 

Aşık Eteğin Tutmak Gerek

Aşık eteğin tutmak gerek akıbet zeval olmaya
Aşkdan bir elif okuyan kimseden sual olmayaAşk dediğin bilir isen eğer aşka gönül verir isen
Aşk yoluna mal ne olur can dahi muhal olmayaAsil zadeler nişanın eğer bilmek diler isen
Her sözün manası var sözü sebük-sal olmayaAriflerden nişan budur her gönülde hazır ola
Kendini teslim eyleye sözde kıyl-u kal olmayaGörmez misinsen arıyı her bir çiçekten bal eder
Sinek ile pervanenin yuvasında bal olmayaEğer güher ister isen hizmet ile ariflere
Cahile bin söyler isen manada miskal olmayaMiskin Yunus zehr-i katil aşk elinden tiryak olur
İlm-ü amel zühd-ü ta’at pes aşıksız helal olmaya

 

Aşık İmamdır Bize

Aşk imamdır bize gönül cemaat
Kıblemiz dost yüzü daimdir salatCan dost mihrabına secdeye vardı
Yüz yere vuruban eder münacahtBeş vakt tertibimiz bir vakte geldi
Beş bölük oluban kim kıla taatŞeriat eydür bize şartı bırakma
Şart ol kişiyedir eder hiyanetDost yüzün görücek şirk yağmalandı
Onun içün kapıda kaldı şeriatMünacat gibi vakt olmaz arada
Kim ola dost ile bu demde halvetKimsenin dinine hilaf demeyiz
Din tamam olıcak doğar muhabbetErenler nefsidir şol devletimiz
On’içün fitneden olduk selametKalu bela dedik evvel ki demde
Dahi bugündür ol dem-ü bu saatDoğruluk bekleyen dost kapısında
Gümansız ol bulur İlahi devlet

Yunus öyle esirdir ol kapıda
Diler ki olmaya ebedi rahat

 

 

Helal kıldı ma’şuka aşık kendi kanını
Ma’şuk nakşından okur aşk eri Kur’anını

Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir
Aşık kendi bırakır boynuna urganını

Gitmez aşık gözünden hergiz ma’şuk hayali
Nitekim zilha verir Yusuf’un nişanını

Dirlik budur aşıka ma’şuk yolunda öle
Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını

Belkıys ile Süleyman aşka düştü bir zaman
İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını

Gökteki Harut Marut aşk için indi yere
Zühre yüzün görecek unuttu Rahman’ını

Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise
Sultanı iltir baştan yitirir hanmanını

Ferhat bu aşk yolunda başın külünge tuttu
Hüsrev Şirin derdinden dosta verdi canını

Leyli’yle Mecnun işi acebdür ( ür ) bu halka
Abdürrezzak terk etti aşk için imanını

Zemane vefaları cefa gelir yunüs’a
Bir doğru yer bulucak fidi kılar canını

 

 

Âşık Oldum Bugün Meydan İçinde

Âşık oldum bugün meydan içinde,
Benim hey pehlivan merdan içinde.Bu dem aşkın suyuyla gayrı yudum,
Acep arif benim irfan içinde.Bugün aşk bahrinin gavvası oldum,
Gevherler bulmuşum umman içinde.Benim bugün harabât- ü melâmet,
Benim o yürüyen seyran içinde.Eğerçi küfr donun giydi sûret,
Gönül canı görür iman içinde.Eğer arif isen bilgil ki binâ
Geri kendisidir dükkân içinde.Onu isteyeci çoktur velâkin,
Benim mahrem hemen mihmân içinde.Yunus, aşk ile kaimdir bu âlem,
Onun çün devreder devran içinde.

 

 

Âşık Oldum Erene Ermek İle

Âşık oldum erene ermek ile,
Hakk’ı buldum ben eri görmek ile.Ere erdim, erde buldum maksudum,
Bûlamâdım taşradan sormak ile.Ne yere baktım ise er oturur,
Gönlün aldım yüz yere sürmek ile.Hak’tan imiş canlara cümle nasip,
Olmaz îmiş Kâbe’ye varmak ile.Eşiğindir Kâbe bilirsen senin,
Bulamazsın yol çekip armak ile.Beni gören bir pula saymaz idi,
Şimdi gören gösterir parmak ile.Bir göl idim, kıldı erenler nazar,
Deniz oldum dört yana ırmak ile.Geldi ün Yunus, durudurdum uru,
Gözüm açtı kulağım burmak ile.

Erenlerin gönlünde ol sultan dükkan açtı
Nice bizim gibiler anda konuban geçti

Cümle erenler uçtu dağlar yazılar geçti
Aşk kazanına düştü kaynayıbanı pişti

Bu dünyanın meseli benzer murdar gövdeye
İtler gövdeye düştü Hak dostu kodu geçti

Aşıkmı diyem ona can terkini urmadı
Aşık ona diyeler kim melamete düştü

Yine esridi Yunus Taptuk yüzün görelden
Meğer onun gölünden bir cur’a şerbet içti

 

 

Gözüm seni görmek için elim sana ermek için
Bu gün canım yolda kodum yarın seni bulmak için

Bu gün canım yolda koyam yarın ivazın veresin
Arz eyleme uçmağını hiç arzum yok uçmak için

Benim uçmak neme gerek hergiz gönlüm ona bakmaz
İşbu benim zarılığım değildürür bir bağ için

Uçmak uçmağım dediğin mü’minleri yeltediğin
Vardır ola bir kaç huri arzum yoktur koçmak için

Bunda dahi verdin bize ol huriyi çiftü helal
Ondan geçti arzum tamam arzum sana ermek için

Sufilere ver sen onu bana seni gerek seni
Haşa ben terkedem seni şol bir evle çardak için

Yunus hasretdürür sana hasretini göster ona
İşin zulüm değil ise dad eylegil istedi çün.

 

 

İşitin ey yârenler,
Kıymetli nesnedir aşk.
Değmelere bitinmez,
Hürmetli nesnedir aşk.Hem cefadır hem safâ
Hamza’yı attı Kaf’a.
Aşk iledir Mustafa,
Devletli nesnedir aşk.Dağa düşer kül eyler,
Gönüllere yol eyler,
Sultanları kul eyler,
Hikmetli nesnedir aşk.Kime kim vurdu ok?
Gussa ile kaygu yok.
Feryad ile âhı çok,
Firkatli nesnedir aşk.Denizleri kaynatır,
Mevce gelir oynatır.
Kayaları söyletir,
Kuvvetli nesnedir aşk.Akılları şaşırır,
Deryalara düşürür.
Nice ciğer pişirir,
Key odlu nesnedir aşk.Miskin Yunus n’eylesin?
Derdin kime söylesin?
Varsın dostu toylasın,
Lezzetli nesnedir aşk.

Girdim aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizleri Hızır’layın gezer oldum

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

Sordum deniz malikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum

Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktan gül üzer oldum

Ol budakta biter iman iman bitse gider güman
Dün gün isim budur heman nefsime bir Tatar oldum

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hümeti yok Peygamber’e bentlerini bozar oldum

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı
Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum

Aşk bezirganı, sermaye canı
Bahadır gördüm, cana kıyanı

Zehi bahadır can terkin urur
Kılıç mı keser himmet giyeni

Kamusun bir gör, kemterin er gör
Alu görmegil, palas giyeni

Tez çıkarırlar fevkal’ulaya
Bin İsa gibi dünya yakanı

Tez indirirler tahtesseraya
Bir Karun gibi dünya kovanı

Aşık olanın nişanı vardır
Melamet olur belli beyanı

Zühdüm var deyu ta’n eylemegil
Merdut ederler mağrur olanı

İlmim var deyu mağrur olmagil
Hak kabul etti kefen soyanı

Atlası kodu, abalar geydi
İbrahim Ethem Sırdan duyanı

Çün Mansur gördü, Ol benem dedi
Od’a yaktılar, işittik anı

Od’a yandırdın, külün savurdun
Öyle mi gerek Seni seveni

Zinhar ey Yunus, gördüm demegil
Od’a yakarlar gördüm deyeni

 

Aşk Davası Kılan Kişi

Aşk davası kılan kişi hiç anmaya hırs-u heva
Aşk evine girenlere ayruk ne meyl-ü ne vefaGerçek aşık olan kişi anmaya dünya ahiret
Aşık değildir ol kişi yürüye izzeti kovaHer kim izzeden geçmedi aşıklık bühtandır ona
Hergiz girdiği yok durur aşk ile izzet bir eveDili ile aşk diyenler bilmediler aşk neydiğin
Benim cevabım sen ayıt aşka izzet midir bahaİzzet-ü erkan kamusu bunlardur dünya sevgisi
Aşkdan haber ayıtmasın kim dünya izzetin seveDünya ve izzet aşk ile bunlar saz-kar olmadı
Vallah nükte benim değil aşk hazırdır görmez revaHer kimde kim aşk var ise ayruk ne sığar ol yere
Dost döşeğine geçmez at-u katır yahud deveBu cümle aşık olanlar aşk ile geldiler bile
Müşahedeye gark olan düşmeyiserdir ol eveYunus’u aşık deyüben zinhar özenip gelmeniz
Çok bezirgan ziyan eder varıcağız ırak çava

 

Aşk Erine Dünyada

Aşk erine dünyada çi harir ü çi palas
Zira kim gönül onun tutmadı kibir ile yasAşk amel ile biter layık olursa yiter
Gerekse üryan yürü gerekse geygil libasDilersen kim eresin feragat menziline
Var kanaat darında nefsin boğazından asNefsinin varlığını akl-ı külle ulaştır
Varlığın yoğa değişir cevher ol olma muhasBu kamu günahların yuyan miskinliğinmiş
Var Yunus sen miskin ol gel tama’ın yayın as

 

Aşk Erinin Gönlü Dolu

Aşk erinin gönlü dolu padişahın hazinesidir
Aşksız adem ne anlasın şeriatın manasıdırAşkdır aşıklar dermanı aşkdan hasıldır muradı
Aşık kişinin sohbeti aşksız kişiye beladırKimi avrat-oğlan sever kimi mülk-hanuman sever
Kim sermaye dükkan sever bu dünya halden haledirAşık bu dünyayı n’ider akibet bir gün terk eder
Aşk eteğin tutmuş gider her kim gelirse saladırBezm-i Ezel’de paduşah elime sundu bir kadeh
İçeliden kılarım ah bilmezem ki ne beladırÇün ezelden Yunus seni aşk ile esridi canın
Dergahına her-dem onun valih-ü hayran kala dur

 

Aşk İle Biliş Canlara

Aşk ile biliş canlara ezel-ebed olmayısar
Gümrah olup bu cihanda kimse baki kalmayasarBir dona kan bulaşıcak yunmayınca mismil olmaz
Gönül pası yunmayınca namaz eda olmayısarGönül pasın ise kibir-ü kini kodun ise
İkrar bütün olmayınca erden nazar omayısarBu murdarı devşirenler bu su ile yunur sanır
Erden himmet olmayınca ömür geçer yunmayısarYunus imdi sen Hakk’a er dün-ü gün gönlün Hakk’a ver
Gönül gözü görmeyince bu baş gözü görmeyiser

 

Aşk İle Gelen Erenler

Aşk ile gelen erenler içer ağuyu nuş eder
Taptuğa çıkmayan çaylar deniz ile savaş ederBiz bu yoldan üşenmedik erenlerden usanmadık
Kimseyi yavuz sanmadık her ne eder kolmaş ederKolmaşa verdik sözünü söz ile döğdük yüzünü
Yaban canavarı gibi belinler ondan şeş ederBu sohbete gelmeyenler Hakk nefesi almayanlar
Sürün onu bundan gitsin durur ise çok iş ederCahildir manaden almaz oturur kararı gelmez
Öleceğini hiç bilmez yüz bin yıllık teşviş ederDağ ne kadar yüksek ise yol onun üstünden aşar
Yunus Emre’m yolsuzlara yol gösterir ve hoş eder

 

Aşk Makamı Alidir

Aşk makamı alidir aşk kadim ezelidir
Aşk sözünü söyleyen cümle kudret dilidirDiyen ol işiten ol gören ol gösteren ol
Her sözü söyleyen ol suret can menzilidirSuret söz kanda buldu kanda söz işit oldu
Suret kendi geldi dil dil hikmetin yoludurSuretler ün diyemez söz kendisi söylemez
İşler hicapsız olmaz risalet hasılıdırBu bizim işretimiz oldur bu lezzetimiz
İçip esridiğimiz aşk şerbeti gülüdürOnu ona dersin onun söyleyen ol söz onun
Ol bizimdir biz onun gayrı tesbih dilidirYunus sözün tak kılan görmedi münkir olan
Ömrün zulmete salan ma’rifet yaksuludur

 

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seniNe varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seniAşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seniAşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seniSufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seniEğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seniCennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene Ver anları
Bana seni gerek seniYunus’dürür benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni

Aşkın Elinden

Bilmem n’ideyim
Aşkın elinden
Kande gideyim
Aşkın elindenMeskenim dağlar
Gözyaşına çağlar
Durmaz kan ağlar
Aşkın elindenKaddim yay oldu
Bağrım nay oldu
İşim vay oldu
Aşkın elindenDinle zarımı
Kodum arımı
Verdim serimi
Aşkın elindenVarım vereyim
Kadre ereyim
Üryan olayım
Aşkın elindenYunus’un sözü
Kül olmuş özü
Kan ağlar gözü
Aşkın elinden

 

Aşkın İle Aşıklar Yansın

Aşkın ile aşıklar yansın ya Resulullah
İçip aşkın şarabın kansın ya ResulullahŞol seni seven kişi komuş yoluna başı
İki cihan güneşi sensin ya ResulullahŞol seni sevenlere kıl şefaat onlara
Mü’min olan tenlere cansın ya ResulullahAşıkım şol didara bülbülüm şol gülzara
Seni sevmeyen nara yansın ya ResulullahDerviş Yunus’un canı alem şefaat kanı
İki cihan sultanı sensin ya Resulullah

Aşkın Odu Ciğerimi

Aşkın odu ciğerimi
Yaka geldi yaka gider
Garip başım bu sevdayı
Çeke geldi çeke giderKar etti firak canıma
Aşık oldum cananıma
Aşk zincirin boynuma
Taka geldi taka giderSadıklar durur sözüne
Gayrı görünmez gözüne
Bu gözlerim dost yüzüne
Baka geldi baka giderBülbül eder ah-u figan
Hasret ile yandı bu can
Benim gönülcüğüm ey can
Hakk’a geldi Hakk’a giderArada olmasın naşi
Onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı
Aka geldi aka giderMiskin Yunus’un sözleri
Efgan eder bülbülleri
Dost bahçesinin gülleri
Koka geldi koka gider

 

Aşkın Odu Yüreğimde

Aşkın odu yüreğimde neler eyler neler eyler
Bugün bir aşk gördüm bu derdimden haber söylerGelin hey dertli gelin bu derdimden siz de alın
Dertli bilir dertli halin ya dertsizler bunda neylerKimisi dost yüzün gördü kimi dahi görem derdi
Aşık maşukuna erdi uş yine bayram eylerBugün Mansur olup nidem şeyhimin yüzünü görem
Maksadum bu idi erem aşık yine derdin söylerYunus aydur aşık oldum maşukun derdinden öldüm
Teveccüh maşuka kıldım onun ile gönlün eyler

Aşkından Yanar Yüreğim

Aşkından yanar yüreğim
Yandığım bana hoş gelir
Hakkı gerçek sevenlere
Cümle alem kardeş gelirBu dünya dopdolu kalleş
Her birinden bir taş gelir
Hakkı gerçek sevenlere
Cümle alem kardeş gelirBir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmişiki millet dahi
Elin yüzün yumaz değilAdımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Cümle alem birdir bizeBiz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsunDerviş Yunus söyler sözü
Yaş doludur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun

 

Aşksızlara verme öğüt,
Öğüdünden alır değil.
Aşksız kişi hayvan olur,
Hayvan öğüt bilir değil.Eksik olman ehillerden,
Kaça görün cahillerden.
Tanrı bîzar bahîlerden,
Bahîl dîdâr görür değil.Boz yapalak devlengece,
Emek yeme erte gece.
Onun işi göstepektir,
Salıp ördek alır değil.Şah balaban, şâhin doğan,
Zîhî öğmüş onu öğen.
Doğan zaif olur ise,
Doğanlıktan kalır değil.Kara taşa su koyarsan,
Elli yıl ıslatır isen.
Heman taş gine bayağı,
Hünerli taş olur değil.Ol iki cihan güneşi,
Zâhir dünyasın değşirdi.
Câhil onu öldü sanır,
Ol Hub sağdır, ölür değil.Yunus olma câhillerden,
Irak olma ehillerden,
Câhil ne var mümin ise,
Câhillikten kalır değil.

 

Ata Belinden Bir Zaman

Ata belinden bir zaman anasına düştü gönül
Hakk’dan bize destur oldu hazineye düştü gönülOnda beni can eyledi et ü sünük kan eyledi
Dört on günü diyeceğez değirtmeye düştü gönülYürür idim ondan pinhan Hakk buyruğu vermez aman
Vatanımdan ayırdılar bu dünyaya düştü gönülBeni beşige vurdular elim ayağım sardılar
Önden acısın verdiler tuz içine düştü gönülGünde iki kezçözerler başıma akça dizerler
Ağzıma emcek verdiler nefs kabzına düştü gönülBu nesneyi terk eyledim yürümeğe azmeyledim
On iki sünüğ yazarlar elden ele düştü gönülOğlan iken sultan kopar kim elin kim yüzün öper
Akıl bana yoldaş oldu sultanlığa düştü gönülBu çağ ile sakal biter görenin gül rengi tutar
Güzeller katında biter sev- sevüye düştü gönülHayırdan şerri çok sever işlemeğe becid iver
Nefsinin dileğin kovar nefs evine düştü gönülKırk beşinde suret döner kara sakala ağ iner
Bakıp heybetin görücek yoldurmağa düştü gönül

Yola gider başaramaz yiğitliğe eli varmaz
Bu nesneleri koyuban yuvanmağa düştü gönül

Oğul aydur bunadı ölmez kız aydur yerinden durmaz
Hiç kendi halinden bilmez haldan hala düştü gönül

Öliceğez şükr edeler çok şüküre erdi gönül
Allah adın zikr ederler çok şüküre erdi gönül

Su getireler yumağa kefen saralar komağa
Ağaç ata bindireler teneşire düştü gönül

Eğer var ise amelin gen olısar sinin senin
Eğer yok ise amelin oddan şarab içti gönül

Yunus anlayıver halin şuna uğrayasar yolun
Bunda elin erer iken hayr işlere düştü gönül

 

Aydıverem Ne Kıldığım

Aydıverem ne kıldığım benim ile ol dil-pezir
Her dem yeni şive ile beni yine kılar esirHer kancaru bakar isem oldur gözüme görünen
Ol serverin lutfu bizi bu vechile kıldı basirÖmrüm nice olur ise azaldığım muhal durur
Seyyad elinden kim alır tuzağa düşücek nahçırAkil isen gelip bana niteliğin sorma onun
Nice nişan aydıblem misli yok onun bi-nazırVade olundu kamuya kim bunda göründü ol Kadir
Benim yarim bunda durur bunda göründü ol KadirYunus tevvecüh edeli Ka’be-i aşka can ilen
Oldu mugaylan dikeni ayağı altında harir

 

Aydıverem Ne Kıldığım

Aydıverem ne kıldığım benim ile ol dil-pezir
Her dem yeni şive ile beni yine kılar esirHer kancaru bakar isem oldur gözüme görünen
Ol serverin lutfu bizi bu vechile kıldı basirÖmrüm nice olur ise azaldığım muhal durur
Seyyad elinden kim alır tuzağa düşücek nahçırAkil isen gelip bana niteliğin sorma onun
Nice nişan aydıblem misli yok onun bi-nazırVade olundu kamuya kim bunda göründü ol Kadir
Benim yarim bunda durur bunda göründü ol KadirYunus tevvecüh edeli Ka’be-i aşka can ilen
Oldu mugaylan dikeni ayağı altında harir

 

Ayırma Beni Senden Yaradan

Ayırma beni senden Yaradan
Düşüp ölürüm ben bu yaradanÖldüğüm için ne gussa yerim
Alır canımı yine yaratanÖldü diyeler gussam yiyeler
Ben bir kuş olam uçam oradanAğlama derim şol gözlerime
Kan yaş akıdır ağ u karadanYerler mi korum göl eylemedik
Seller akıdıp her bir deredenVaram kul olam şeyh eşiğine
Hırka giyineni bin bir paredenSen bir gül isen ben bülbülüyüm
Düştüm dikene bilmem neredenMiskin Yunus’un maksudu budur
Ere yârına çıka aradan

 

Azrail Alır Canımız

Azrail alır canımız
Kurur damarda kanımız
Yuyıcağaz kefenimiz
Saranlara selam olsunGider olduk dostumuza
Eremedik kasdımıza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsunSözdür söylenir araya
Kimse döymez bu yaraya
İltüp bizi makbereye
Koyanlara selam olsunAşık oldur Hakk’ı seve
Hak derdine kıla deva
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsunAşık Yunus söyler sözü
Kan yaş ile doldu gözü
Bilmeyenler bilsin bizi
Bilenlere selam olsun

 

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seniNe varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seniAşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seniAşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seniSufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seniEğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seniCennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene Ver anları
Bana seni gerek seniYunus’dürür benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni

 

Be hey kardaş hakk’ı bulammı dersin,
Hakk’a yarar amel işlemeyince
Tarikat sırrına eremmi dersin,
Kamil mürşid sana söylemeyince.

Özenirsen gardaş, tevhide özen.
Tevhiddir nefsinin kal’asın bozan
Hiç kendi kendine kaynarmı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince.

Değme kişi gönül evin düzemez
Hakk’ın taktirini kimse bozamaz.
Tarikat ummandır dalıp yüzemez,
Aşkın deryasını boylamayınca.

Aşkım galip geldi yüreğim harlar
Aşık olan ar-ı namusu neyler
Behey yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyimmi söylemeyince.

 

Ben Bir Aceb İle Geldim

Ben bir aceb ile geldim
Kimse halim bilmez benim
Ben söylerim ben dinlerim
Kimse dilim bilmez benimBenim dilim kuş dilidir
Benim ilim dost ilidir
Ben bülbülüm dost gülümdür
Bilin gülüm solmaz benimOl dost bana gelsin demiş
Sundum kadeh alsın demiş
Aldım kadeh içtim şarap
Ayruk gönlüm ölmez benimNe durum var ne durağım
Hiç yerde yoktur kararım
Hakk’a münacat etmeğe
Belli yerim olmaz benimSor durduğum yeri bana
Gelirsen gösterem sana
Bir zerrece Hak’tan ayrı
Gözüm nesne görmez benimTur dağında bir tecelli
Gör Musa’ya neler kıldı
Yunus eydür Hak katında
Sözüm geri kalmaz benim

 

Ben Bir Aceb İle Geldim

Ben bir aceb ile geldim
Kimse halim bilmez benim
Ben söylerim ben dinlerim
Kimse dilim bilmez benimBenim dilim kuş dilidir
Benim ilim dost ilidir
Ben bülbülüm dost gülümdür
Bilin gülüm solmaz benimOl dost bana gelsin demiş
Sundum kadeh alsın demiş
Aldım kadeh içtim şarap
Ayruk gönlüm ölmez benimNe durum var ne durağım
Hiç yerde yoktur kararım
Hakk’a münacat etmeğe
Belli yerim olmaz benimSor durduğum yeri bana
Gelirsen gösterem sana
Bir zerrece Hak’tan ayrı
Gözüm nesne görmez benimTur dağında bir tecelli
Gör Musa’ya neler kıldı
Yunus eydür Hak katında
Sözüm geri kalmaz benim

 

 

Ben Derd İle Ah Ederim

Ben derd ile ah ederim derdim bana derman imiş
İster idim hasret ile dost yanımda pinhan imişKanda idim fikr ederim göğe bakıp şükrederim
Dost benim gönlüm evinde tenim içinde can imişSanırdım kendim ayrıyım dost gayrıdır ben gayrıyım
Beni bu hayale salan bu sıfatı insan imişİnsan sıfatı kendi Hak insadadır Hak doğru bak
Bu insanın sıfatına cümle alem hayran imişHer kim ol insanı bile hayvan ise insan ola
Cümle yaradılmış kula insan dolu sultan imişTehvid imiş cümle alem tehvidi bilendir Adem
Bu tevhidi inkar eden öz canına düşman imişİnsan olan buldu Hakk’ı meclis onun oldur saki
Hemen bu bi-çare Yunus aşk ile aşına imiş

 

 

Ben dervişim diyene, bir ün edesim gelir
Seğirdüben sesine, varıp yetesim gelir

Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir

Altında gayya vardır, içi nar ile pürdür
Varuben ol gölgede, biraz yatasım gelir

Oda gölgedir deyu, ta’n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun, biraz yanasım gelir

Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam, biraz uçasım gelir

Andan Cennete varam, Cennette huriler görem
Huri gılmanı, bir bir koşasım gelir

Derviş Yunus bu sözü, eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla kasım gelir

 

Ben yürürm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akîlem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi

Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Akarsularım çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette halim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

Mecnun oluban yürürüm
O yâri düşte görürüm
Uyanıp melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus bîçâreyim
Baştan ayağa yâreyim
Dost ilinden âvâreyim
Gel gör beni aşk neyledi

 

 

Benden İçeri (Severim Ben Seni)

Severim ben seni candan içeri
Yolum vardır bu erkandan içeriBeni bende demem bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeriNereye bakar isem dopdolusun
Seni nere koyam benden içeriO bir dilber dürür yoktur nişanı
Nişan olur mu nişandan içeriBeni sorma bana bende değilim
Suretim boş yürür dondan içeriBeni benden alana ermez elim
Kim kadem basa sultandan içeriTecelliden nasip erdi kimine
Kiminin maksudu bundan içeriKime didar gününden şule değse
Onun şulesi var günden içeriSenin aşkın beni benden alıptır
Ne şirin dert bu dermandan içeriŞeriat tarikat yoldur varana
Hakikat meyvası andan içeri

Dini terk edenin küfürdür işi
Ol ne küfürdür imandan içeri

Unuttum din diyanet kaldı benden
Bu ne mezhep dürür dinden içeri

Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman Süleyman’dan içeri

Geçer iken Yunus şeş oldu dosta
Kim kaldı kapıda andan içeri

 

Beni Bunda Veribiyen

Beni bunda veribiyen bilirim ne işe geldim
Kararım yok bu dünyada giderim yumuşa geldimDünyaya çok gelip gittim erenler etegin tuttum
Kudret ününü işittim kaynayuban cuşa geldimSert söz ile gönül yıktım od oldum canları yaktım
Sırrımı aleme çaktım bu halka temaşa geldimBen oldum İdris-i terzi Şit olduk dokudum bezi
Davut’un görklü avazı ah edip nalişe geldimAşık oldum şoy yüze nisar oldum bal ağıza
Nazar kıldım kara göze siyah olup kaşa geldimMusa oldum Tur’a vardım koç olup kurbana geldim
Ali olup kılıç saldım meydana güreşe geldimDeniz kenarında ova kuyuya işleyen kova
İsa ağzında ki dua oluban ben işe geldimAy olup aleme doğdum bulut olup göğe ağdım
Yağmur olup yere yağdım nur olup güneşe geldimKal-ü kilden geçenlere yolda gözün açanlara
Anlayuban seçenlere vaka olup düşe geldimBenim dertliler dermanı benim ol marifet kanı
Benim Musa-i İmran’ı Tur dağından aşa geldim

Yolum sana oldu durak sebakın söyleyendir Hakk
Yunus Emre dilinde Hak olup dile düşe geldim

 

 

Ağla gözüm ağla, gülmezem ayruk
Gönül dosta gider, gelmezem ayruk

Ne gam bunda bana, bin gez ölürsem
Anda ölüm olmaz, ölmezem ayruk

Yansın canım, yansın aşkın oduna
Aksın kanlı yaşım aksın, silmezem ayruk

Göyündüm aşk ile, ta kül olunca
Boyandım rengine, solmazam ayruk

Beni irşat eden mürşid-i kamil
Yeter, bir el almazam ayruk

Varlığım yokluğa denişmişem ben,
Bugün, cana, başa kalmazam ayruk

Fenadan bekaya göç eyler olduk
Yüneldim şol yola, dönmezem ayruk

Muhabbet bahrinin gavvası oldum,
Gerekmez, Ceyhuna dalmazam ayruk

Dilerim fazlından ayırmayasın
Hocam, senden özge sevmezem ayruk

Söyler aşık dilinden bunları Yunus
Eğer aşık isem, ölmezem ayruk

 

Beni Sorma Bana

Beni sorma bana bende değilem
Suretim boş yürür tondan içeri
Severem ben seni candan içeri
Yolum ütmez bu erkandan içeriKesildi takadım dizde derman yok
Bu mezhep imiş dinden içeri
Şeriat tarikat yoldur varana
Hakikat marifet andan içeriSüleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeri
Nereye bakarsam dopdolusun
Seni kanda koyam benden içeriO bir dilber dürür yokdur nişanı
Nişan olur mu nişandan içeri
Beni benden alana ermez elim
Kadem kim basa sultandan içeriKime didar güninden şule değse
Anun şulesi var günden içeri
Senin aşkın beni benden alıpdır
Ne şirin dert bu dermandan içeriDinin terkedenin küfürdür işi
Bu ne küfürdür imandan içeri
Geçeriken Yunus şeş oldu dosta
Ki kaldı kapuda andan içeri

 

Benim Adım Dertli Dolap

Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerimBen bir dağın ağacıyım
Ne tatlıyam ne acıyım
Ben Mevla’ya duacıyım
Derdim vardır inilerimDolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevla’ya aşık oldum
Anın için inilerimBeni bir dağda buldular
Kolum kanadım kırdılar
Dolaba layık gördüler
Derdim vardır inilerimDülgerler her yanım yondu
Her azam yerine kondu
Bu imkan Hak’tan geldi
Derdim vardır inilerimSuyum alçaktan çekerim
Dönüp yükseğe dökerim
Görün beni neler çekerim
Derdim vardır inilerimYunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fani de kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim

Benim Burda Kararım Yok

Benim burda kararım yok
Ben burdan gitmeye geldim
Bezirgânım metaim çok
Alana satmaya geldimBen gelmedim dava için
Benim işim sevi için
Gönüller dost evi için
Gönüller yapmaya geldimDost esriği deliliğim
Aşıklar bilir neliğim
Devşiriben ikiliğim
Birliğe yetmeye geldimO hocamdır ben kuluyum
Dost bahçesi bülbülüyüm
O hocamın bahçesine
Şad olup ötmeye geldimBurda biliş olan canlar
Orda bilişirler imiş
Bilişi ben hocam ile
Halim arzetmeye geldimSiz Yunus’tan sorun haber
Dost kanda ise anda var
Haberi gel gör benden al
Ben onu görmeye geldim

 

Benim Gönlüm Gözüm

Benim gönlüm gözüm aşktan doludur
Dilim söyler yari yüzüm suludurÖd ağacı gibi yanar vücudum
Tütünüm göklere seher yelidirÇokal cevşen bu aşk oduna döymez
Oku cana batar katı yalıdırSenin aşkın deniz ben bir balıcak
Balık sudan çıka hemen ölüdürOkurum şahımı kendi dilimce
Şahım aydur bana her-dem geli durSeni sevenlerin ola mı aklı
Bir dem uslu ise her dem delidirYunus sen Tabduk’a kılgıl dualar
Aşıklar meydanı Arş’dan uludur

 

Bilenlere Sormak Gerek

Bilenlere sormak gerek bu tendeki can neymiş
Can hod Hak’ın kudretidir damarda ki kan neymişFikir yumuş oğlanıdır endişe kaygı kanidir
Bu ah-u vah aşk donudur taht oturan han neymişŞükür onun birliğine yok iken uş var eyledi
Çünkü asıldan biz yoğuz mülk-ü hunuman neymişÇalap veribdi bizi var dünyayı görün diye
Bu dünya hod baki değil mülke Süleyman neymişSorun Taptuklu Yunus’a bu dünyadan ne anladı
Bu dünyanın kararı yok sen neymiş ben neymiş

 

Hakiykatin ma’nisin şerh ile bilmediler
Erenler bu dirliği riye dirilmediler

Hakiykat bir denizdir şeriattır gemisi
Çoklar gemiden çıkıp denize dalmadılar

Bular geldi tapıya şeriat tuttu durur
İçeri giribeni ne varın bilmediler

Dört kitabı şerh eden asıdır hakıykatte
Zira tevsir okuyup ma’nisin bilmediler

Yunus adın sadıktır bu yola geldin ise
Adın değşirmeyenler bu yola gelmediler.

 

Bir Ay Gördüm Bu Gece

Bir ay gördüm bu gece kamu burçlardan yüce
Esritti gönlüm canım bilmezim halim niceOl ayın şulesinden âlem münevver oldu
Sanasın kim açıldı uçmaktan bir deriçeOl Muhammed nurudur Halilullah sırrıdır
Gönlümdeki çırağı yandırdı Ulu HocaMüddei bizi görmez gözüne girersevüz
Gerekse yüz kez varsın Kabe’ye ulu haccaÂşıkların sözünden kan yaş akar gözünden
Bülbüller söyleşicek nöbet değmez turacaKur’ağacı n’ederler kesip oda yakarlar
Her kim âşık olmadı benzer kuru ağacaYunus’u öğen öğsün söğenler dahi söğsün
Aşk ile yola geldik yanalım erte gece

 

 

Bir Kararda Durmayalım

Bir nazarda kalmayalım
Gel dosta gidelim gönül
Hasret ile ölmeyelim
Gel dosta gidelim gönülKulaguz ol gel sen bana
Günilelüm dosttan yana
Bakmayalım önden sona
Gel dosta gidelim gönülÖlüm haberi gelmeden
Ecel yakamız almadan
Azrail hamle kılmadan
Gel dosta gidelim gönülGel gidelim can turmadın
Surat terkini urmadın
Araya düşman girmedin
Gel dosta gidelim gönülGel gidelim kalma ırak
Dost için kılalım yarak
Şeyhün katındadır durak
Gel dosta gidelim gönülTerk edelim ili şarı
Dost için kılalım zarı
Ele götürelim yarı
Gel dosta gidelim gönülBu dünyaya kalmayalım
Fanidar aldanmayalım
Biriken ayrılmayalım
Gel dosta gidelim gönülBiz bu cihandan geçelim
Ol dost iline uçalım
Arzu hevadan geçelim
Gel dosta gidelim gönülBu dünya olmaz payidar
Aç gözünü canın uyar
Gel ol bana yoldaşı yar
Gel dosta gidelim gönülGerçek erene varalım
Yarin haberin soralım
Yunus Emre’yi alalım
Gel dosta gidelim gönül

Bir Kararda Durmayalım

Bir nazarda kalmayalım
Gel dosta gidelim gönül
Hasret ile ölmeyelim
Gel dosta gidelim gönülKulaguz ol gel sen bana
Günilelüm dosttan yana
Bakmayalım önden sona
Gel dosta gidelim gönülÖlüm haberi gelmeden
Ecel yakamız almadan
Azrail hamle kılmadan
Gel dosta gidelim gönülGel gidelim can turmadın
Surat terkini urmadın
Araya düşman girmedin
Gel dosta gidelim gönülGel gidelim kalma ırak
Dost için kılalım yarak
Şeyhün katındadır durak
Gel dosta gidelim gönülTerk edelim ili şarı
Dost için kılalım zarı
Ele götürelim yarı
Gel dosta gidelim gönülBu dünyaya kalmayalım
Fanidar aldanmayalım
Biriken ayrılmayalım
Gel dosta gidelim gönülBiz bu cihandan geçelim
Ol dost iline uçalım
Arzu hevadan geçelim
Gel dosta gidelim gönülBu dünya olmaz payidar
Aç gözünü canın uyar
Gel ol bana yoldaşı yar
Gel dosta gidelim gönülGerçek erene varalım
Yarin haberin soralım
Yunus Emre’yi alalım
Gel dosta gidelim gönül

 

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil

Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hak’kı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil

Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil

Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka matahların satar
Yükü gevherdir tuz değil

 

Bir Sakiden İçtik Şarap

Bir sakiden içtik şarap arştan yüce meyhanesi
Ol sakinin mestleriyiz canlar anın peymanesiAşk odına yananların külli vücudu nâr olur
Ol od bir oda benzemez hiç belirmez zebanesiBu meclisin mestlerinin Enelhak olur demleri
Yüz hallac-ı Mansur gibi anın kemin divanesiOl meclis kim bizde vardır anda ciğer kebap olur
Ol şem’a kim bizde yanar ay ü güneş pervanesiOl meclisin sermestleri şol Şah-ı Edhem gibidir
Belh şehrince yüz bin ola her köşede viranesiYunus bu cezbe sözlerin cahillere söylemegil
Bilmez misin cahillerin nice geçer zemanesi

 

Vaktinize hazır olun,
Ecel varır gelir Birgün
Emanettir kuşa canın
Sahib vardır alır birgün

Nice bin kerre kaçarsın
yedi deryalar geçersin
pervaz vuruban kaçarsın
Ecel seni bulur birgün

iş bu meclie gelmeyen
anıp nasihat almayan
eliften bayı bilmeyen
okur kişi olur birgün

tutmaz olur tutan eller
çürür şu söyleyen diller
sevip kazandıgın mallar
varislere kalır birgün

Yunus sözün bunu söyler
aşkın Deryasını boylar
Şu yüce köşkler saraylar
Viran olur kalır Bİrgün!

 

Biz Dünyadan Gider Olduk

Biz dünyadan gider olduk kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua kılanlara selam olsunEcel büke belimizi söyletmeye dilimizi
Hasta iken halımızı soranlara selam olsunTenim ortaya açıla yakasız gömlek biçile
Bizi bir arı veçhile yuyanlara selam olsunAzrail alır canımız kurur damarda kanımız
Yayıcağız kefenimiz saranlara selam olsunSözdür söylenir araya kimse döymez bu yaraya
İltip bizi makbereye koyanlara selam olsunBunda hep gelenler gider hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber soranlara selam olsunAşık oldur Hakk’ı seve Hakk derdine kıla deva
Bizim için hayır dua kılanlara selam olsunMiskin Yunus söyler sözü kan yaş ile doldu gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun

 

Biz Kimseye Kin Tutmayız

Biz kimseye kin tutmayız
Ağyar bile dosttur bize
Nerde ıssızlık varise
Mahalleyi şardır bizeAdımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Cümle alem birdir bizeDünya haramdır hamlara
Lakin helaldir haslara
İçinde sevgi olmayan
O dünya murdardır bizeYunus eydür ya hak deriz
Hakkı cemalde ararız
Dergahına yüz süreriz
O gülü gülzardır bize

 

Bize Dervişler Gelir

Ben bu aşka düşeli
Allaha bilişeli
Eli yeşil asalı
Bize dervişler gelirDervişler sürer safa
Hükm eder kaftan kafa
Bile gelir Mustafa
Bize dervişler gelirYedilerle Kırklarla
Ak sakallı pirlerle
Yüzü balkır nurlarla
Bize dervişler gelirAsaları elinde
Hakkın zikri dilinde
Teşbihleri belinde
Bize dervişler gelirBölük bölük dervişler
Hakkın buyruğun işler
Yunus eydür kardeşler
Bize dervişler gelir

Bu Cihana Gelmeden

Bu cihana gelmeden maşuk ile bir idim
Kul huva’llah sıfatlı bir bi-nişan nur idimOl dem ki dirlik idi Hakk ile birlik idi
Ol payansız devirde ne Musa ne Tur idimBile idim hazrette ol bi kıyas kudrette
Ne şerikim var idi ne kimseyle yar idimYer gök yaratılmadan kalu bela denmeden
Levh-kalem çalınmadan Mirac’a kadir idimNice kez geldim gittim delim suret yaattım
Bu şimdiki devrede Yunus’aldar idim

 

Bu Dünyadan Gider Olduk

Bu dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsunEcel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsunTenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asan vech ile
Yuyanlara selam olsunAzrail alır canımız
Kurur damarda kanımız
Yuyacağın kefenimiz
Saranlara selam olsunSala verin kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsunDünyaya gelenler gider
Herkes gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsunMiskin Yunus söyler sözün
Yaş doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere selam olsun

Bu Ne Derttir Acep

Bu ne derttir acep derman belirmez
Yu bu ne yaradır zahmi belirmezBenim gönlüm acep aşktan usanmaz
Varır aşka düşer hiç bana tanmazDöner gönlüm bana öğüt verir hoş
Aşık olan gönül aşktan usanmazAşık ki cana kaldı aşık olmaz
Canın terk etmeyen maşuk bulmazAşk pazarıdır bu canlar satılır
Satarım canımı hiç kimse almazAşık bir kişidir bu dünya malın
Ahiret korkusun bir çöpe saymazBu dünyadan ahireten içeri
Aşkın yeri var kimse bilmezAşık öldü diye sala verirler
Ölen hayvan durur aşıklar ölmezAşıklar meydanı Arş’dan yücedir
Çalarlar çevganı topu belirmezBegüm arif isen yürü yolunca
Bunda başlar yiter kanlar sorulmaz

Erenler kapısı Hazret kapısı
Bu kapuya gelen mahrum görünmez

Yunus bu deryaya gark oldu gitdi
Geri gelmekliğe aklı dirilmez

 

Bugün Sohbet Bizim Oldu

Bugün sohbet bizim oldu bize bizim diyen gelsin
İçirdi aşk bize şehdin nuş eyleyip yudan gelsinKanaat hırkası içre selamet başını çektim
Melamet göynegin biçtim arif olup giyen gelsinBu aşk meydanı içinde çağırdım bir avaz ettim
Müezzinlik bizim oldu imam oldum uyan gelsinBu ummanda delim türlü güher vardır ele girmez
Bahasız inci bulunmaz cana başa kıyan gelsinSuret nakşın gidermekle gönül mükü temiz olmaz
Akar rahmet suyu çağlar gönül kirin yuyan gelsinİy dostlar işidin sözüm dün etmişim bu gündüzüm
Ben yavu kıldım kend-özüm bu Hak yola giren gelsinYunus miskin onu görmüş eline hem divan almış
Alimler okuyamamış bu manadan duyan gelsin

 

Can Bir Ulu Kimsedir

Can bir ulu kimsedir beden onun aletidir
Her ne lokma yer isen bedenin kuvvetidirNe denli yer isen çok ol denli yürüsen tok
Cana hiç assı yokdur hep suret maslahattırBu can nimeti kanı gelin bulalım anı
Asayiş kılan canı evliya sohbetidirSohbet canı semirtir hem aşıkın ömrüdür
Hakk Çalab’ın emriyle erenin himmetidirErenin yüzü suyu himmeti Arş’tan ulu
Kimi görsen bu hu-lu eren inayetirdirİnayet onun işi anlamaz değme bir kişi
Bilgil bu hüma kuşu aşıklar devletidirYunus’un yanar içi kamudan gönlül kiçi (geçip)
Soy saylamamak suçu erenin himmetidir

 

Can Olgıl Can İçinde

Can olgıl can içinde kalma güman içinde
İstediğin bulasın yakın zaman içindeRükü sücuda kalma ameline dayanma
İlm-ü amel gark olur naz u niyan içindeİkilği terk itgil birlik makamın tutgıl
Canlar canın bulasın iş bu mekan içindeOruç namaz zekat hac cürm ü cinayet durur
Fakir bundan azaddır hass-ı havan içindeŞeriat korucudur hakikat yorucudur
Senin için korunur hasıl yoran içindeCanlar canın bulasın sen dahi can olasın
Aşk ile teferrücün ola miyan içindeAyne’l-yakın görüpdür Yunus Mecnun kalupdur
Bir ile bir olupdur Hakke-l beyan içinde

 

Canım Ben Ondan Bundan

Canım ben ondan bundan ezeli aşık geldim
Aşkı kılavuz tutdum aşka ulaşıp gelidimDeğilem kal ü kilde ya yetmiş iki dilde
Yad yok bana bu ilde ande bilişip geldimGeçtim hod-bin ilinden el çektim dükelinden
Ol ikilik babından birliğe bitip geldimDört kişidir yoldaşım vefadarım razdaşım
Üç ile hoştur başım birine buşup geldimOl dördün birisi can biri din biri iman
Biri nefsimdir düşman onda savaşıp geldimBiri kılı kırk yardılar birin yol gösterdiler
Bu mülke göndardiler o yola düşüp geldimAşk şerbetinden içtim on iki ırmak geçtim
Denizler bendin deştim ummandan taşıp geldimAzrail ne kişidir kasd edesi canıma
Ben emanet ıssıyla onda bitişip geldimAradım çıktım uca eğlendim teferrüce
Eren soyun soylayıp ol soya düşüp geldimYunus Emre’ye ne gam aşık melamet bendim
Küfrüm imana şol dem ondan değişip geldim

 

Canını Aşk Yoluna Vermeyen

Canını aşk yoluna vermeyen aşık mıdır
Cehd eyleyip ol dosta ermeyen aşık mıdırAşık butasından içip nefs dileğinden geçip
Hak yoluna er seçip durmayan aşık mıdırDost sevgisin gönülde can ile berkitmeyen
Tul-i emel defterin dürmeyen aşık mıdırDaim rizayet çekip halvetlere diz çöküp
Hak didarı eserin görmeyen aşık mıdırAşka tanışık sığmaz değme can göge ağmaz
Pervane od’a değmez yanmayan aşık mıdırKişi dertli olıcak derman isteyen olur
Kendi derdin dermanın sormayan aşık mıdırİy Yunus sen dostunun cefasına katlangil
Yüreğine aşk okun vurmayan aşık mıdır

 

Canlar Cananını Buldum

Canlar cananını buldum
Bu canım yağma olsun
Aşsı ziyadan geçtim
Dükkanım yağma olsunİkilikten usandım
Birlik hanına kandım
Derd-i şarabın içtim
Dermanım yağma olsunBen benliğimden geçtim
Gözünü hicabın açtım
Dost vasfına eriştim
Gümanım yağma olsunYunus ne hoş demişsin
Bal u şeker yemişsin
Ballar balını buldum
Kovanım yağma olsun

 

Canlar Canını Buldum

Canlar canını buldum bu canım yağma olsun
Assı ziyandan geçdim dükkanım yağma olsunBen benliğimden geçdim gözüm hicabın açdım
Dost vaslına ulaşdım gümanım yağma olsunBenden benliğim gitdi hep mülkümü dost tutdu
La-mekan kavmi oldum mekanım yağma olsunİkilikden usandım aşk donunu donandım
Derdi hanına kandım dermanım yağma olsunVarlık çün sefer kıldı ondan dost bize geldi
Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsunGeçdim bitmez sağınçdan usandım yaz-u kışdan
Bostanlar başın buldum bostanım yağma olsunTaalluktan üzüştüm ol dostdan yana uçtum
Aşk divanına düştüm divanım yağma olsunYunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin
Ballar balını buldum kovanım yağma olsun

 

Canlar Feda Yoluna

Canlar feda yoluna bu can kayusu değil
Sen canı gerek bana cihan kayusu değilCanlar içinde cansın sensin genc-i pinhansın
Çün ayan gördüm seni pinhan kayusu değilCanlar içinde cansın sen canlara sultansın
Bize din-ü imansın iman kayusu değilYudum yaramı sildim yaram kimdendir bildim
Bana yarum kayusu yaram kayusu değilAşkın beni faş etdi saklayım derdim veli
Çün seni ayan gördüm pinhan kayusu değilDerman ola mı bana derdim benim kim ola
Dertli varayım sana derman kayusu değilGelin aşık olalım aşka cevlan kılalım
Esrik olup yatmışım cevlan kayusu değilAşkın oku demreni dokunur yüreğime
Aşk için ben öleyim derman kayusu değilCan-u gönülü n’etdim aşkın oduna atdım
Sıdk-ı dahi unuttum güman kayusu değilAşkın burcundan uçtum cevlan uruban geçtim
Ben dost ile buluşdum cevlan kayusu değil

Bahr ummana dalmışım onda sedef bulmuşum
Gevher alıp gelmişim umman kayusu değil

Durduğum yer Tur ola baktığım didar ola
Ne hacet Musa bana sen-ben kayusu değil

Yunus’u öğütlerler kalk kervan göçtü derler
Ben menzile erişdim kervan kayusu değil

 

Cümle Alem Terkin Urup

Cümle alem terkin urup dost ben terkin uramazam
Ondan ayrı buçuk zaman ben onsuzun duramazamOndan ayrı dirliğim yok dirliğim bir durur benim
Kadim odur görür beni ben ölüyüm göremezemHuri gelip aydur ise gönül bana vergi diye
Dosttan artık kimseneye ben gönlümü veremezemDost diye geçti bu ömrüm başarmadım dost kulluğun
Koyam başara ol beni ben hiç bir iş başarmazamBir kezden ol oldum ahi benden ümit yoktur bana
Ben olısam pes ol kanı ben bu sırra eremezemDostlar öğüt verir bana gitgil onun yakınından
Daha yakın varam meğer ordan ayruk varımazamDeğmeler aydur Yunus’a katlan bugün-yarın diye
Cehd edeyim bugününmü yarına irgürimezem

Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım Mevlâm seni

Sular dibinde mâhiyle
Sahralarda âhû ile
Abdal olup yâhû ile
Çağırayım Mevlâm seni

Gök yüzünde İsâ ile
Tûr dağında Mûsâ ile
Elimdeki asâ ile
Çağırayım Mevlâm seni

Derdi öküş Eyyûb ile
Gözü yaşlı Ya’kûb ile
Ol Muhammed mahbûb ile
Çağırayım Mevlâm seni

Bilmişim dünya halini
Terk ettim kıyl ü kâlini
Baş açık ayak yalını
Çağırayım Mevlâm seni

Yûnus okur diller ile
Ol kumru bülbüller ile
Hakkı seven kullar ile
Çağırayım Mevlâm seni

 

Çalab’ımın Ol Aşkı

Çalab’ımın ol aşkı bağrımı baş eyledi
Aldı benim gönlümü sırrımı faş eylediHergiz kendi nurunu gözüne hiç eksilmez
Çalap kendi nurunu gözüme tuş eylediCan gözü onu gördü dil ondan haber verdi
Can içinde oturmuş gönlümü arş eylediBir kadeh sundu cana can içti kana kana
Dolu geldi peymane canım sarhoş eylediEsrük oldu canımız dür döker lisanımız
Çalabı’mın ol aşkı beni derviş eylediCanda yanar çerağı gönüllerde durağı
Gönül dahi can dahi aşk ile cüş eylediBen haçan derviş olam ya Hakk’a kulum diyem
Yüz bin benim gibiyi aşk hırka puş eylediYunus imdi avnunur dostu görüp sevinir
Erenler manfilinde aşkı cümbüş eyledi

 

Çalap Adem Cismini

Çalap Adem cismini topraktan can eyledi
Şeytan geldi Adem’e tapmağa ar eylediAydur ben od’dan nurdan ol bir avuç topraktan
Bilmedi kim Adem’in için gevher eylediZahir gördü Adem’in batınına bakmadı
Bilmedi kim Adem’i halkı sever eylediKırk yıl kalıbı yattı adı alemi tudu
Gör şeytan buğzundan ne fitneler eylediAdem toprak yatmıştı at alemi tutmuştu
Fikrine bak İblis’in yani hüner eylediOl yürüyen atları sürdü Adem üstüne
Adem’in mekr irgürüp yani zafer eylediAdem’in göbeğinden Çalap yaratdı onu
Vaff diye durdu urdu kaçtı güzar eylediÇün durdu Adem devri bu idi Musa kavli
İş bu söz yavlak bana katı eser eylediMusa gönüldü Tur’a Hakk’la münacat kılar
Gördü kim bir su akar Musa nazar eylediMusa aydur göreyim bu su ne yerden gelir
Ger böyle akar ise zır ü zeber eyledi

İleri vardı Musa lain oturmuş ağlar
Gözünün yaşı imiş ol su pınar eyledi

Musa eydur laine ağladığın nedendir
Nideyim ağlamadan der işim zar eyledi

Mukarrebdim Musa ben ol Hakk’ın dergahında
Götürdü vurdu yere işimi şer eyledi

Sen bilmez misin Musa ben neden ayrıldığım
Şunlar öğüme düştü beni humar eyledi

Vargıl değil ya Musa rahmet eylesin bana
Tövbe kılıp işine hoş istiğfar eyledi

Musa erdi hacete Hakk ile münacata
Unutdu emaneti söz muhtasar eyledi

Hakk Musa’ya ayıtdı unuttun emaneti
Ol nidaya canını Musa nisar eyledi

Vargıl degil Ya Musa rahmet edeyim ona
Secde etsin Adem’e çün istiğfar eyledi

Ben ondan umar idim derdime derman kıla
Dahi artırdı derdim yani tımar eyledi

Ben eğer tapsam ona ol vaktin tapar idim
Şimdi hod toprak olup zır ü zeber eyledi

Adem İblis kim ola işi işleten Çalap
Ay’ı günü yaratıp leyl ü nehar eyledi

Mana nedir İblis’den cahilik kamu bizden
Ne duydun iş bu sözden sırrı esrar eyledi

Çalap aydur şol kula inayet benden ola
Ne Şeytan azdırırsar ne kime kar eyledi

Altı bin yedi yüz yıldan geçen Adem’i
Dile getirdi Yunus söz muhtasar eyeldi

 

Çalap Nurdan Yaratmış

Çalap nurdan yaratmış canını Muhmmed’in
Aleme rahmet saçmış adını Muhammed’inDostum demiş yaratmış hem onun kaydın yemiş
Ümmetten yana komuş yönünü Muhammed’inMuhammed bir denizdir alemi tutup durur
Yetmiş bindir peygamber gölünde Muhammed’inDünya malın tutmamış hiç emanet artmamış
Terzi biçip dikmemiş donunu Muhammed’inTanrı arslanı Ali sağında Muhammed’in
Hasan ile Hüseyin solunda Muhammed’inYılda yetmiş bin hacı her biri niyet eder
Varır ziyaret eder nurunu Muhammed’inYunus Emre’m aşıkdır eksiklidir miskindir
Her kim yemez mahrumudur honını Muhammed’in

 

Söylememek harcısı söylemeğin hasıdır
Söylemeğin harcısı gönüllerin pasıdır

Gönüllerin pasını gel sileyim der isen
Şol sözü söylegil kim sözün hülasasıdır

Kul’il hak-dedi Çalap sözü doğru diyene
Bu gün yalan söyleyen erte utanasıdır

Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan
Şer’in evliyasıysa hakıykatte asidir

Şeriat haberini şerh ile aydam işit
Şeriat bir gemidir hakıykat deryasıdır

Ol geminin tahtası her nice muhkem ise
Deniz merci kat olsa tahta uşanasıdır

Bundan içeri haber işit aydayım ey yar
Hakiykatin kafiri şer’in evliyasıdır

Biz talip-ilimleriz aşk kitabın okuruz
Çalap müderris bize aşk hod medresesidir

Evliya safa-nazar edeli günden beri
Hasıl oldu yunus’a her ne kim veyasıdır.

 

Çarh-ı Felek Yok İdi

Çarh-ı felek yok idi canlarımız var iken
Biz ol vaktin dost idik Azrail ağyar ikenNice yıllar biz onda cem idik can kanında
Hakikat aleminde marifet söyler ikenÇalap aşkı candaydı bu bilişik ondaydı
Adem Havva kandaydı biz onunla yar ikenDün geldi safi Adem dünyaya bastı kadem
İblis aldadı ol dem Uçmakta gezer ikenOl vakit biz uçardık cevlan urup göçerdik
Nurdan şarap içerdik Hakk bizi toylar ikenCanlar onda bilişti ol dem gönül alıştı
Alem halkı karıştı denizler kaynar ikenŞükür bu deme geldik dostları burda bulduk
Tuz-ekmek bile yedik aşk demin oynar ikenNe oğul vardı ne kız vahid idik onda biz
Komşu idik cümlemiz nur dağın yaylar ikenNe gök var idi ne yer ne zeber ne zir
Yunus dostdan haber ver aşk ile göyner iken

 

 

Çıktım erik dalına
Anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yesin kozumu

Uğruluk yaptı bana
Bühtan eyledim ona
Çerçi de geldiaydur
Hani aldın gözünü

Kerpiç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Bandım verdim özümü

İplik verdim cullaha
Sarıp yumak etmemiş
Becid becid ısmarlar
Gelsin alsın bezini

Bir serçenin kanadın
Kırk katıra yükledim
Çift dahi çekemedi
Şöyle kaldı kazını

Yunus bir söz söylemiş
Hiç bir söze benzemez
Münafıklar elinden
Örter mana yüzünü

 

Değil (Kara Taşa Su Koyarsan)

Kara taşa su koyarsan
Elli yıl ıslatır isen
O taş yine kaskatıdır
Hünerli taş olur değilTaştan çıkar türlü sular
Ayağında neler pişer
Cahil gönül taştan beter
Yola gelmez gelir değilBoz yapalak devlengece
Ekmek verme gündüz gece
Onun işi köstebektir
Salıp ördek alır değilŞah balaban şahin doğan
Doğru övmüş onu öven
Doğan zayıf olsa bile
Doğanlıktan kalır değil

 

Deniz Oldu Birkaç Kadeh

Deniz oldu birkaç kadeh susaslığım kanmaz benim
İniltilerim kesilmez gözüm yaşı dinmez benimGel varalım bizim ile ki giresin bahçelere
Daim öter bülbülleri gülistanım solmaz benimBizim ilin bahçeleri daim tazedir gülleri
Ma’muredurur bostanım ağyar gülüm üzmez benimMansur kadehin nice kez ma’şuka sundu elime
Dört yanımda od vurdular kimse hâlim bilmez benimYana yana kül oluban sen ma’şukanın yolunda
Günde bin kez yanar isem dosttan yüzüm dönmez benimCanım aşkın külüngüne Ferhat olup tuttum başım
Daim dağları keserim Şirin’im hiç sormaz benimYunus eydur ey sultanım aşkın ile yandı canım
Gel kılar isen dermanım artık canım ölmez benim

 

Tenimden canım süzülür,iki gözlerim süzülür
Dilim tetiği bozulur,Allah sana yalvaralım

Salacımı götürdüler,Musallaya yatırdılar
Görklü tekbir getirdiler,Allah sana yalvaralım

Varıp mülketime düşüp,indirdiler beni şeşip
Toprağım örterler eşip,Allah sana yalvaralım

Topraklara düşürdüler,el toprağa üşürdüler
Taşlar ile bastırdılar,Allah sana yalvaralım

Kaldım bir karanlık yerde,ayrığı varmaz o yerde
Sataştım bir acep derde,Allah sana yalvaralım.

 

Dertli Ne Ağlayıp Gezersin

Dertli ne ağlayıp gezersin burda
Ağlatırsa mevlam yine güldürür
Nice dertli kondu göçtü burada
Ağlatırsa mevlam yine güldürürBu dert benim munisimdir yarimdir
Arşa çıkan benim ah ü zarımdır
Seni ağlatan lutf ıssı kerimdir
Ağlatırsa mevlam yine güldürürDaim Hakk’a cemalini dile dur
Zikr ile mevlayı dilden anadur
Kahrı kime ise lütfu onadır
Ağlatırsa mevlam yine güldürürSevdaya salma şu garib başını
Akıtır gözünden kanlı yaşını
Kerimdir onarır kulun işini
Ağlatırsa mevlam yine güldürürYunus senin gözlerinde çok hal var
Önünde uğrayıp geçecek yol var
Gece gündüz dur da mevlaya yalvar
Ağlatırsa mevlam yine güldürür

 

Tabtuk dergahından feyizler alan,
Yanan Yunus idi,o derviş Yunus…
Gönlünü derya,ummanlara salan,
Dalan Yunus idi,o derviş Yunus…


Gezer idi; iki Arşı alayı,
Sevgi ile yoğururdu mayayı,
Barış, Hoşgörü bir edip davayı,
Bulan Yunus idi,O derviş Yunus


Yetmiş üçe hep, bir nazar eyleyen,
Herdem Hakkı hakikatı söyleyen ,
Aşk elinden kendin heder eyleyen,
Kanan Yunus idi, o dervişYunus …


O bilmezdi kin ile kem hiddeti,
Diler idi;Kahhar Haktan mededi,
Şu fani dünyaya mehil vermedi,
Canan Yunus idi,O derviş Yunus.


 

Tehî görmen kimseyi hiç kimsene boş değil
Eksiklik ile nazar erenlere hoş değil

Gönlünü derviş eyle dost ile biliş eyle
Aşk ile eri şol manâda derviş içi boş değil

Derviş bilir dervişi Hak yoluna durmuşu
Dervişler hümâ kuşu çaylak u baykuş değil

Dervişlik aslı cândan geçti iki cihândan
Haber verir sultandan bellidir yad kuş değil

Ey Yunus Hakk’ı bilen söylemez hergiz yalan
İkilik ile gelen doğru yol bulmuş değil

 

Divaneler Divaneler

Divaneler Divaneler
Durun durun aşka sala
Aşk esiri mestaneler
Varın varın aşka salaMest-i elestler kandesiz
Mestane mestler kandesiz
Saki duruptur muntazır
Erin erin aşka salaMerdaneler Merdaneler
Erlik demi bugündürür
Baş veriben can terkini
Urun urun aşka salaEy nice hamle edelim
Üş bu fenadan gidelim
Binin binin aşk atına
Sürün sürün aşka salaRah-ı muhabbete girip
Dâva-yı aşk eden kişi
Tan’eylemez âşıklara
Girin girin aşka salaAkil ne bilir aşkı kim
Mağrur oluptur aklına
Aşkı bugün bu Yunus’a
Sorun sorun aşka sala

 

Bu fena mülkünde ben nice nice hayran olam
Ye nice handan olam ye nice bir giryan olam

Geh feleklerden meleklerden dileklerden dileyem
Gah arş u şemste gerdun olam gerdan olam

Adımım attım yedi dört onsekizden ben öte
Dokuzu yolda kodum şah emrine ferman olam

Dost ferah kıldı terahtan ben teberra eyledim
Suret-i insan olam hem can olam hem kan olam

Gah bir müfti müderris geh mümeyyiz gah temiz
Gah bir müdbir-ü nakıs (naks) ile noksan olam

Gah batn-ı hut içinde Yunus ile söyleşem
Geh çıkam arş üzere bir can olam Selman olam

Gah inem esfellere şeytan ile şerler düzem
Geh çıkam arş üzre vü seyran (olam) cevlan olam

Gah işidirem işitmezem işümezem aceb
Nice bir nisyan olam hayvan olam insan olam

Gah ma’kuulat-ı mahsulat takrir-ü beyan
Gah maksurat olam geh sahib-i Keyvan olam

Nice bir surette insan ü sıfatta canver
Nice bir tilki olam ya kurt u ya arslan olam

Nice bir tecrid ü ferd ü mücerred münferid
Ye nice (cin) nice ins ü nice bir şeytan olam

Nice bir aşk meydanında nefs atın seyittirem
Ye nice bir başımı tup eyleyip çevgan olam

Gah birlik içre birlik eyleyem ol bir ile
Geh dönem derya olam katre olam umman olam

Gah düzahta yanam Fir’avn ile Haman ile
Gah cennete varam gılman ile Rıdvan olam

Gah bir gaazi olam Efrenk ile cenk eyleyem
Geh dönem Efrenk olam nisyan ile isyan olam

Gah ola odlar yakam diler yıkam canlar yakam
Gah varam arşa çıkam geh şah u geh sultan olam

Nice bir dertler ile odlara yanam yakılam
Nice bir şakir olam zakir olam mihman olam

Gönlümün gencine renc irgörmeden bir yol bulam
Yahu deryaya girem bi reng ü bi elvan olam

Ye nice bir ben diyem sensin diyem utanmadan
Ye nice deksiz olam dilsiz olam hayran olam

Nice bir balçıkt’ olan alçakta olam har olam
Gah varam gevher olam yakuut olam mercan olam

Ademilikten çıkam uçam melekler mülküne
Levn olam bi levn olam geh kevn olam bi kan olam

Gah zındandan çıkam azad olam abad olam
Geh yine der-ban olam mahbus olam zindan olam

Dar olam girdar olam Mansur olam ber-dar olam
Ten olam hem can olam hem in olam hem an olam

Yunus’a Taptuğ u Saltuğ u Barak’tandır nasib
Çün gönülden cuş kıldı ben nice pinhan olam

Yunus imdi bu sözüben aşıka di aşıka
Kim sana ben sıdk olam hem derd ü hem derman olam

Gah halis gah muhlis olam uş Furkaan ile
Gah Rahman’ur-Rahim ya Hayy ü ya Mennan olam

Geh dönem bir şems olam zerremde yüzbin arş ola
Geh yien tuğyn olam alemlere tufan olam

Evveli Hu ahırı Hu ya Hu illa Hu olam
Evvel ahır ol kala vu ‘ Men aleyha fan ‘ olam

 

Kevser havuzuna dalanlar,Ölmezden öndün ölenler
Nefsini düşman bilenler,Konar tuba dallarına

Alem düşman olur ise,Beni dost’tan ırımaya
Dost kanda ise ben anda,Düşmanlık arımaya

Dost ehli bizim ile hem,Dost burdadır bize ne gam
Yüz bin cehd ederse düşman,Dost mahfili duramaya

Düşman bana nide bile,İşim gücün dost’tan yana
Dost makamı can içinde,düşman eli eremeye

Kime kim dost kapı aça,Düşmanı elinden kaça
Yunus ağzı güher saça,Değme arif değemeye.

 

Dosttan Haber Kim Getire

Dosttan haber kim getire sorun seher yellerine
Vay bu ayrılık firakı yetmesin hiç kullarınaVay bu ayrılık firakı dünya kime kaldı baki
Ol padişah olmuş saki kadeh sunar kullarınaOl kadehin içi dolu içen ondan olur deli
Ol hocanın talipleri bel bağlamış yollarınaHocanın talibi çoktur hiç birinden kemter yoktur
Hepsinin matlubu Hak’tır uymaz nefsin ellerineNefsine muhalif işi durmaz akar gözü yaşı
Bunda nefse uyan kişi dalmaz kevser göllerineKevser havzuna dalanlar ölmezden önden ölenler
Nefsini düşman bilenler konar Tuba dallarınaTuba dalından uçanlar cennet kapısın açanlar
Şaraben tahûr içenler banmaz dünya ballarınaKumrular kanat kakıcak dudular şeker dökicek
Bahçede bülbül öticek iltür haber illerineBiçare Yunus n’eylesin derdini kime söylesin
Bir dem teferrüc eylesin bu dünyanın hallerine 

Eşidin Ey Yarenler

Eşidin ey yarenler aşk bir güneşe benzer
Aşkı olmıyan gönül misal-i taşa benzerTaş gönülden ne biter dilinden ağu tüter
Nice yumşak söylese sözü savaşa benzerAşk erinin gül yüzü yumşanır muma döner
Taş gönüller kararmış şol yavuz kışa benzerMünkirler işin bilmez işi ileri gelmez
Nice tâbir eylesen anlanmaz düşe benzerHırs anı almışdürür nefsine kalmışdürür
Kendi tatlı canına yavuz yoldaşa benzerAşk kudret küresidir sızdırır âşıkları
Kalden hale döndürür andan gümüşe benzerÂşık canı dinlenmez tâ dosta ermeyince
Dünyada kararı yok pervazı kuşa benzerOl Sultan kapısında ol Hazret tapusunda
Aşıkların yıldızı her dem çavuşa benzerGeç Yunus endişeden ney gerek bu pîşeden
Önden ere aşk gerek andan dervişe benzer

 

 

Eve Dervişler Geldi

Eşidin ey yarenler eve dervişler geldi
Can şükrane verelim eve dervişler geldiHer kim görür yüzünü unutur kendözunü
İlm-i bâtından okur eve dervişler geldiDervişler uçar kuşlar Hak bezminde sarhoşlar
Zehi devletli başlar eve dervişler geldiDervişler yüzü sulu görenler olur deli
Batını arştan ulu eve dervişler geldiŞeydi Balı’m ilinden şeker damlar dilinden
Dost bahçesi yolundan eve dervişler geldiYunus kulun umusuz kimsesi yok yalınız
Feda olsun canımız eve dervişler geldi

 

 

https://youtu.be/FFhBiWSFSvU?list=PLZYVQvcfDYg7lgJQoiAkgWxwCgI0AaX24

 

Evvel benem, ahir benem
Canlara can olan benem
Azıp yolda kalmışlara
Hızır meded eren benem

Bir karara tuttum karar
Sırrıma benim kim erer
Gözsüz beni nerde görür
Gönülde gizlenen benem

Kün deminde nazar eden
Bir nazarda dünya düzen
Kudretinden han döşeyen
Aş nöbetin vuran benem

Düz döşedim bu yerleri
Baskı kodum bu dağları
Sayvan gerdim bu gökleri
Göğü tutup duran benem

Dahi acep aşıklara
ikrar-u din, iman oldum
Halkın gönlünde küfr ile
İslam ile iman benem

Halk içinde dirlik düzen
Dört kitabın doğru yazan
Ak üstüne kara dizen
O yazılan Kur’an benem

Dost ile birliğe yeten
Buyruğu ne ise tutan
Mülk bezeyip dünya düzen
O bahçevan heman benem

Diller damaklar şaşıran
Aşk kazanını taşıran
Hamza’yı kaftan aşıran
O ağulu yılan benem

YUNUS değil bunu diyen
Kendiliğidir söyleyen
Kafirdürür inanmayan
Evvel ahir heman benem

 

Ey çok kitaplar okuyan sen mi tutarsın bana dak
Tâ bilesin sırrı ayan gel aşktan oku bir sebakGer sen seni bildin ise sûret terkin urdun ise
Sıfat nedir bildin ise ne kim edersen bana hakBilmeyesin bed-nâm u nâm bir ola sana has u âm
Bildim ise ilmi tamam gel aşkdan oku bir sebakOkumagıl ilmin yüzün ilme amel gerek güzin
Aç gönülden bâtın gözün âşık ma’şûk hâline bakBakgıl âşık ne işdedir ma’şûka ol cünbiştedir
İkisi bir teşviştedir iki sanıp bakma ırakİkilikten geçemedin hâli hâlden seçemedin
Dosttan yana uçamadın fakılık oldu sana fakCübbe vü hırka tâc ü taht verse gerekti aşka baç
Dörtyüz mürîd ü elli hac terkeyledi AbdülrezzakOnun gibi din ulusu hâc öptü çaldı nâkûsu
Sen dahî bırak nâmusu gel beri putun oda yakÂşık ma’şûk birdir bile aşktan gelir her söz dile
Bîçâre YÛNUS ne bile ne kara okudu ne ak

 

Ey sözlerin aslın bilen gel de bu söz nerden gelir
Söz aslını anlamayan sanır bu söz benden gelir

Söz kılar kayguyu şad söz kılar bilişi yad
Eğer horluk eğer izzet her kişiye sözden gelir

Söz karadan aktan değil yazıp okumaktan değil
Bu yürüyen halktan değil Hâlık avazından gelir

Ne elif okudum ne cim varlığından kelecim
Bilmeye yüzbin müneccim tâalüm n’ıldızdan gelir

Şu’le bize Ay’dan değil aşk eri bu soydan değil
Rızkımsa bu evden değil deryâ-yı ummandan gelir

Biz bir behâne arada ayrık de elden ne gele
Hak çün emir eyler cana bu keleci ondan gelir

YÛNUS bir derd ile âh et kahr evinde neyler rahat
Bu derde derman kefâret bir âh ile suzdan gelir

 

Ey Yaranlar Ey Kardaşlar

Ey yaranlar ey kardaşlar
Korkaram ben ölem deyü
Öldüğümü kayırmazsam
Ettiğimi bulam deyüBir gün görünür gözüme
Aybım uralar yüzüme
Endişe’den del’olmuşam
N’idem ben ne kılam deyüEğer gerçek kul imişsem
Ona kulluk kılayıdım
Ağlayaydım bu dünyada
Yarın anda gülem deyüHemin geldim bu dünyaya
Nefsime kulluk eyleyü
İyi amel işlemedim
Azabtan kurtulam deyüEy biçare miskin Yunus
Günahın çok n’eyleyesin
Sığındım ol Allah’ıma
Dedi hem af kılam deyü

 

 

Eyyam Gelir (Birgün Senin)

Birgün senin defterini
Dürerler bir eyyam gelir
Kamu aklını başına
Dererler bir eyyam gelirTevhide uydur sözünü
Mevlaya döndür yüzünü
Eynine kefen bezini
Sararlar bir eyyam gelirAzrail ala canını
Unuttura her sanını
Kara toprağa tenini
Kararlar bir eyyam gelirTenha kabrinde kalacak
Amellerin arz olacak
Mahşer yerine yalıncak
Sürerler bir eyyam gelirYunus eydür evvel baştan
Ayırır seni kardaştan
Ne ettin kurudan yaştan
Sorarlar bir eyyam gelir

 

 

Ben yürürüm yane yane
Aşk boyadı beni kane
ne akilem ne divane
gel gör beni aşk neylediakar sulayın çağlarım
dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
gel gör beni aşk neyledimiskin yunus bi’çareyim
dost ilinden avareyim
gell gör beni aşk neyledi
 

 

Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Şol göz yumup açmış gibi

İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi

Miskin adem-oğlanını
Benzetmişler ekinciye
Kimi biter kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi

Bu dünyada bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi

Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi

Bir miskini gördün ise
Bir eskice verdin ise
Yarın anda sana gele
Hulle donun biçmiş gibi

Yunus Emre bu dünyada
İki kişi kalır derler
Meger Hızır, İlyas ola
Ãb-i hayat içmiş gibi

 

Gelin Sorun Ey Yarenler

Gelin sorun ey yarenler ol vaktin ben kande idim
Aşk denizine daluben derya-yı ummanda idimBu yerler bunda gelmeden gökler melâik dolmadan
Mülke bünyad urulmadan mülkü yaradanda idimKaygu eli ermez idi gussa gözü görmez idi
Endişe şehrinden taşra bir ulu mekânda idimBu işlerde olan kişi terk ede cümle teşvişi
İçeriden içeriye key lâtif nihanda idimBenim gibi bu cihana yüz bin gelirse az ola
Benim gelişim şimdidir Üstad’da Kuran’da idimDört kitabı okumadan itip sancıp kakımadan
Ezber ettim sebakımı bu aşka hanende idimPadişahtan destur oldu bizi bunda mülke saldı
İki cihan uçmak oldu uçmakta Rıdvan’da idimOl Hak beni bekler idi her kandeysem saklar idi
Aşk urganı ucundaki ol kandil-i canda idimYıldız idim nice zaman gökte nıelâik arzuman
Cebbar-ı âlem hükm eder ben ol zaman anda idimYüz yetmiş bin feriştehler saf bağlayıp durıcağız
Cebrail’i anda gördüm ol ulu divanda idim

Doksan bin kelimeyi Hak söyleşicek Habîb ile
Otuz bini sırr olıcak ben ol sırr olanda idim

Yunus eydür ben ol vaktin benim ile değil idim
Ben ol olup ol ben olup derya-yı ummanda idim

 

Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında.
Çağrışır tellallar inanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.

Emir Hac göçeli hayli zamandır,
Muhammed cümleye dindir, imandır.
Delilsiz gidilmez, yollar yamandır,
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.

Bülbül olup dost bağında ötegör
İyi amellerle yükün tutagör
Efendimin kervanına yetegör
Göçtü kervan kaldık dağlar başında

Yunus sen bu dünyaya niye geldin?
Gece gündüz Hakk’ı zikretsin dilin.
Enbiyaya uğramaz ise yolun,
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.

 

Gözüm Seni (Aşk’ın Beni)

Gözüm seni görmek için
Elim sana ermek için
Bugün canım yolda kodum
Yarın seni bulmak içinBu gün canım yolda koyam
Yarın ivazın veresin
Arz eyleme uçmağını
Hiç arzum yok uçmak içinBenim uçmak neme gerek
Hergiz gönlüm ona bakmaz
İşbu benim zarılığım
Değildürür bir bağ içinUçmak uçmağım dediğin
Mü’minleri yeltediğin
Vardır ola birkaç huri
Arzum yoktur koçmak içinBunda dahi verdin bize
Ol huriyi çiftü helal
Ondan geçti arzum tamam
Arzum sana ermek içinSufilere ver sen onu
Bana seni gerek seni
Haşa ben terkedem seni
Şol bir evle çardak içinYunus hasretdürür sana
Hasretini göster ona
İşin zulüm değil ise
Dad eylegil istedi çün

 

 

Hak’tan Bana Nazar Oldu

Hak’tan bana nazar oldu
Hak kapısın açar oldum
Girdim Hakk’ın haznesine
Dürr ü gevher saçar oldumDevlet tacı başa kondu
Aşk kadehi bana sundu
Canım içti aşktan kandı
Karay’aktan seçer oldumEsritti aşka düşürdü
Ben ham idim aşk pişirdi
Aklımı başa devşirdi
Hayrı şerden seçer oldumHayra döndü benim işim
Endişeden azad başım
Nefsimin başını kestim
Kanatlandım uçar oldumGöçenler menzile yetti
Vardı anda karar etti
Ömür geçti kavil yetti
Könüldüm uş geçer oldumMiskin Yunus bilişeli
Can u gönül verişeli
Tapduk’uma erişeli
Gizli razım saçar oldum

 

 

Hak bir gönül verdi bana
Ha demeden hayrân olur
Bir dem gelir şâdân olur
Bir dem gelir giryân olurBir dem sanasın kış gibi
Şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beşâretden doğar
Hoş bağ ile bostân olurBir dem gelir söyleyemez
Bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker
Dertlilere dermân olurBir dem çıkar arş üzere
Bir dem iner taht-es-serâ
Bir dem sanasın katredir
Bir dem taşar ummân olurBir dem cehâletde kalır
Hiç nesneyi bilmez olur
Bir dem dalar hikmetlere
Câlînus u Lokmân olurBir dem dev olur yâ peri
Vîrâneler olur yeri
Bir dem uçar Belkîs ile
Sultân-ı ins ü cân olurBir dem varır mescidlere
Yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır deyre girer
İncil okur ruhbân olurBir dem gelir Îsâ gibi
Ölmüşleri diri kılar
Bir dem girer kibr evine
Fir’avn ile Hâmân olurBir dem döner Cebrâil’e
Rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrâh olur
Miskin Yunus hayrân olur

 

Hak cihana doludur
Kimseler Hakk’ı bilmez
Onu sen senden iste
O senden ayrı olmaz

Dünyaya inanırsın
Rızka benimdir dersin
Niçin yalan söylersin
Çün sen dediğin olmaz

Ahret yavlak ıraktır
Doğruluk gey yaragtır
Ayrılık sarp firaktır
Hiç varan geri gelmez

Dünyaya gelen göçer
Bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer
Cahiller onu bilmez

Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünyaya kimse kalmaz

Yunus sözün anlarsan
Ma’nisini dinlersen
Sana bir amel gerek
Bunda kimesne kalmaz

 

 

Hak Çalabım Hak Çalabım

Hak Çalabım Hak Çalabım
Sencileyin yok Çalabım
Günahlıyım yarlığagıl
Ey rahmeti çok ÇalabımBey eydürem kim Ey Gani
Nedir bu derdin dermanı
Zinhar esirgeme beni
Aşk odına yak ÇalabımGel kogıl beni yanayım
Baştan başa usanayım
Ol sevdiğin Muhammed’e
Olayım çırak ÇalabımNe yoksul u baylardasın
Ne köşk ü saraylardasın
Girdin müminler gönlüne
Eyledin durak ÇalabımKullar senin sen kulların
Günahları çok bunların
Uçmağına al bunları
Binsinler burak ÇalabımNe ilmim var ne taatım
Ne gücüm var ne kuvvetim
Meğer senin inayetin
Kıla yüzüm ak ÇalabımYarlığagıl sen Yunus’u
Bu günahlı kullar ile
Eğer yargılamaz isen
Key kati firak Çalabım

 

 

Hak Gönderdi Cebrail’i

Hak gönderdi Cebrail’i
Gelsin Muhammed’im demiş
Al burakı çek önüne
Binsin Muhammed’im demişCebrail burakı yeder
Uçan kuştan katı gider
Bu yalan dünyayı n’ider
Gelsin Muhammed’im demişMedine şehrine geçsin
Önünce melekler uçsun
Cennetin kapısın açsın
Girsin Muhammed’im demişGelsin Muhammed’im gelsin
Arşımı seyr edip görsün
Cennetin güllerin dersin
Koksun Muhammed’im demişYakın edem ırakları
Kabul edem dilekleri
Yeşil donlu melekleri
Görsün Muhammed’im demişYaratmayaydım ben anı
Yaratmaz idim âdemi
Arşın üstüne kademi
Bassın Muhammed’im demişYedi kat gökleri görsün
Hem arşımı seyran kılsın
Uçmak hullelerin giysin
Gezsin Muhammed’im demişRıdvan cennetleri açsın
Ayağına gevher saçsın
Şaraban tahur’dan içsin
Kansın Muhammed’im demişGök yüzündeki yıldızlar
Hem melekler onu gözler
Hep subhanellezı sözler
Bilsin Muhammed’im demişYunus Emre’m kemter kişi
Durmuz akar gözü yaşı
Cümle peygamberler taşı
Olsun Muhammed’im demiş

Haktan Gelen Şerbeti

Haktan gelen şerbeti
İçtik elhamdülillah
Şol kudret denizini
Geçtik elhamdülillahKuru idik yaş olduk
Ayak idik baş olduk
Havalandık kuş olduk
Uçtuk elhamdülillahVardığımız illere
Şol sefa gönüllere
Halka Taptuk manisin
Saçtık elhamdülillahBalım Sultan ilinden
Şeker damlar dilinden
Dost bağının yolundan
Geçtik elhamdülillahBeri gel barışalım
Yad isen bilişelim
Atımız eyerlendi
Eştik elhamdülillahİndik Rum’u kışladık
Çok hayrı şer işledik
Üç bahar geldi geçti
Göçtük elhamdülillahDirildik pınar olduk
İrkildik ırmak olduk
Aktık denize dolduk
Aktık elhamdülillahTaptuk’un tapusunda
Kul olduk kapısında
Yunus miskin çiğ idik
Piştik elhamdülillah

 

 

Hayıf Bana Yazık Bana Vah Bana

Muradıma maksuduma ermezsem
Hayıf bana yazık bana vah bana
Kadir Mevlâm cemalini görmezsem
Hayıf bana yazık bana vah banaDaima isyandır hep benim işim
Nic’olur kabirde ol garip başım
Duadan unutman eşim yoldaşım
Hayıf bana yazık bana vah banaÂsi kulum defterine bak derse
Yüzün karaları gör ne çok derse
Yerim göğüm arasından çık derse
Hayıf bana yazık bana vah banaOkumayıp defterimi şaşırsam
Mahşer yerlerinde derde düşürsem
Mümin kullarından ayrı düşersem
Hayıf bana yazık bana vah banaDerviş Yunus arasata barırsam
Yüzüm karaların anda görürsem
Defterimi sol elime alırsam
Hayıf bana yazık bana vah bana

 

 

Her Kaçan Anarsam Seni

Har kaçan anarsam seni
Kararım kalmaz Allah’ım
Senden gayri gözüm yaşın
Kimseler silmez AllahımSensin ismi baki olan
Sensin dillerde okunan
Senin aşkına dokunan
Kendini bilmez AllahımSen yarattın cism ü canı
Sensin düzen bu cihanı
Mülk senindir kerem kânı
Kimsenin olmaz AllahımOkunur dilde destanın
Açılır bağ u bostanın
Sen baktığın gülistanın
Gülleri solmaz AllahımAşkın bahrine dalmayan
Canını feda kılmayan
Senin cemalin görmeyen
Meydana gelmez AllahımÂşık Yunus seni ister
Lûtf eyle cemalin göster
Cemalin gören âşıklar
Ebedi ölmez Allahım

Hiçbir Kişi Bilmez Bizi

Hiçbir kişi bilmez bizi,
Biz ne işin içindeyiz.
Ne hırsımız baydır bizim,
Ne nefsimiz içindeyiz.Bir kimsenin devletine,
Tanediben biz gülmeyiz.
Ne münkiriz âlemlere,
Ne Tersanın haçındayız.Biz bunun neliğin bildik,
Dünyanın nesine kaldık.
Arzumuz nefs için değil,
Dünya teferrücündeyiz.Yunus aydır her sultanım,
Özge şahım vardır benim,
Ko dünya altın gümüşün,
Ne bakur u tuncundayız.

 

 

Acep şu yerde var m’ola
Şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı
Şöyle garip bencileyinKimseler garip olmasın
Hasret odına yanmasın
Hocam kimseler duymasın
Şöyle garip bencileyinNice bu dert ile yanam
Ecel ere bir gün ölem
Meğerki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyinGezdim Urum ile Şam’ı
Yukarı illeri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garip bencileyinSöyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm
Meğerki gökte yıldızım
Şöyle garip bencileyinBir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyinHey Emre’m Yunus biçare
Bulunmaz derdine çare
Var imdi gez şardan şara
Şöyle garip bencileyin

 

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin
Ya nice okumaktırOkumaktan murat ne
Kişi Hak’kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektirOkudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere gelmektir

Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır

Yiğirmi dokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Mânâsı ne demektir

Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir

İstediğimi buldum eşkere can içinde
Taşra isteyen kendi kendi nihân içindeKâim durur ırılmaz onsuz kimse dirilmez
Adım adım yer ölçer kendi revân içindeBu tılsımı bağlayan cümle dilde söyleyen
Yere göğe sığmayan girmiş bu cân içindeUğru olmuş uğrular kendi kendini çalar
Sahne kendisi olmuş kendi zindân içindeTutun diye çağırır uğru dahi çığırır
Bu ne acâib uğru bu çağıran içindeSiyaset meydanında galebeden bakan ol
Siyaset kendi olmuş girmiş meydân içindeKudret kılıcın almış nefsin boynuna çalmış
Nefsini tepelemiş elleri kân içindeSayrı olmuş iniler Kur’ân ününü dinler
Kur’ân okuyan kendi kendi Kur’ân içindeBu tılsımı bağlayan cümle dilde söyleyen
Yere göğe sığmayan girmiş bu can içindeYüce yüce arş düzer kend’özün anda bezer
Gör nice cevlân eder hırka pilân içinde

Türlü türlü imâret köşk ü saray yapan ol
Kara nikâb tutunmuş girmiş külhân içinde

Baştan ayağa değin Hak nûru seni tutmuş
Hak’dan ayrı ne vardır kalma gümân içinde

Bir isen birliğe bak ikiyi elden bırak
Bütün mana bulasın sıdk u îmân içinde

Girdim gönül şehrine daldım onun bahrîne
Aşk ile seyrederken iz buldum cân içinde

O izi ben izledim sağım solum gözledim
Çok acâibler gördüm yoktur cihân içinde

Şâh oluban oturur kula buyruk tutdurur
Fermânını buyurur küfr-i fermân içinde

Yûnus senin sözlerin ma’nîdir bilenlere
Söyleyeler sözünü devr-i zamân içinde

 

 

İster idim Allah’ı buldum ise ne oldu
Ağlar idim dün ü gün güldüm ise ne oldu

Erenler meydanında yuvarlanır top idim
Padişah çevganında kaldım ise ne oldu

Erenler sohbetinde deste kızıl gül idim
Açıldım ele geldim soldum ise ne oldu

Alimler ulemalar medresede buldusa
Ben harabat içinde buldum ise ne oldu

İşit Yunus’u işit yine deli oldu hoş
Erenler manisine daldım ise ne oldu

 

 

İşidin ey yarenler aşk bir güneşe benzer
Aşık olmayan gönül misal-i taşa benzer

Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter
Nice yumşak söylese sözü savaşa benzer

Aşk erinin gül yüzü yumşanır muma döner
Taş gönüller kararmış şol yavuz kışa benzer

Münkir işini bilmez işi ileri gelmez
Nice tâbir eylesen anlanmaz düşe benzer

Hırs anı almışdürür nefsine kalmışdürür
Kendi tatlı canına yavuz yoldaşa benzer

Aşk kudret küresidir sızdırır âşıkları
Halden hale döndürür andan gümüşe benzer

Âşık canı dinlemez tâ dosta ermeyince
Dünyada kararı yok pervazlı kuşa benzer

Ol sultan kapısında ol Hazret tapusunda
Âşıkların yıldızı her dem çavuşa benzer

Geç Yunus endişeden ne gerek bu pîşeden
Önden ere aşk gerek andan dervişe benzer

 

 

Alimsin Ali’m                                                Doğrudur yolum                                             Ağzımda dilim                                                       Hü demek ister

Murad edince                                                                   Gülü derince                                                           Cemal görünce                                                        Hü demek ister

Ali sırrında                                                        Tevhid nurunda                                             Mahşer yerinde                                                     Hü demek ister

Dağ ile taşta                                                          Kuru ile yaşta                                                        Müşkül bir işte                                                          Hü demek ister

Yunus postunda                                                    Gönül dostunda                                                     Sırat üstünde                                                                Hü demek ister

 

Kıyamet gününde mahşer yerine                             Yeşil berat ile gelir Fâtıma                                    Sağında Hatice solunda Havva                                    Yeşil berat ile gelir Fâtıma

Nurdan beratını almış eline                                     Seğirdiben gelir mahşer yerine                            Müminler müjdeler birbirine                                       Yeşil berat ile gelir Fâtıma

Mahşer yerinde feryad ediyor                              Ümmetlerin diye niyaz ediyor                                  Alıp cehennemden azad ediyor                                Yeşil berat ile gelir Fâtıma

Yedikleri arpa darı danesi                                   Habibullah imiş onun babası                                       Oldur Hasan Hüseyin’in anası                                      Yeşil berat ile gelir Fâtıma

Yedi kat göklerden iner melekler                                Arş altında kabul olur dilekler                                  Hûriler gılmanlar yolunu bekler                                  Yeşil berat ile gelir Fâtıma

Derviş Yunus’ta kıyamet olacak                                   Kişi ettiğini onda bulıcak                                              Zaif ümmetini şef’i olıcak                                     Yeşil berat ile gelir Fâtıma

 

Ayetler ile bilinen,                                                   Her yerde hazır bulunan                                            Cennet içinde salınan,                                                   Hasan ile Hüseyin’dir

Bundan Âşura eyleyen,                                                    Hem ruhunu şâd eyleyen                                                       Anda şefaât eyleyen,                                                        Hasan ile Hüseyin’dir

Muhammed’dürür dedesi,                                                Gayet oldu ol gün ıssı                                                    Evliyâlar ser-çeşmesi,                                                           Hasan ile Hüseyin’dir

Kanlı gömleğini alan,                                                 Düşmanına karşı duran                                                   Yezid’e kılıçlar salan,                                                         Hasan ile Hüseyin’dir

Yunus eyder onda kalan,                                                   Bu dünyanın sonu viran                                             Kerbelâ’da şehid olan,                                                     Hasan ile Hüseyin’dir

 

Ko ben şeyhin eşiğinde yanayım               Dönmezem şeyhimden ya ne döneyim                  Kıyamet gününde mahrum kalmayım                 Dönmezem şeyhimden ya ne döneyim

Münkirler ki yolumu da basarsa                                   İşte gerdan işte urgan asarsa                                    Eğerleyim başımı da keserse                                 Dönmezem şeyhimden ya ne döneyim

Benim şeyhim gayet ulu kişidir                                     Üçler kırklar yedilerin eşidir                                            On iki İmam’ın sır yoldaşıdır                                Dönmezem şeyhimden ya ne döneyim

Derviş Yunus bu cihana gelicek                                Arayıp derdine derman bulicek                                   Koyun şeyhe hizmet eden ölicek                          Dönmezem şeyhimden ya ne döneyim

 

Allah Derler Bir Meclise Uğradım

Hâlet ile bana bir aşk yöneldi,                                         Allah derler bir meclise uğradım,                                    Tutun kulak nakleyleyeyim size,                                                    Allah derler bir meclise uğradım.

Münadiler çağrışup zâra başlar,                                                  Halince tesbih ederler kuşlar,                                                       Tevhid eder dağlar taşlar ağaçlar,                                      Allah derler bir meclise uğradım.

Münâdi sözüne tutun kulaklar,                                                     Arş altında saf saf oldu melekler,                                                    Ol mecliste kabul olur dilekler,                                                                   Allah derler bir meclise uğradım.

Muhammed’in ashabı yârenleri,                                               Hazır olmuş gördüm onda onları,                                       Vecde gelmiş tarikat erenleri,                                        Allah derler bir meclise uğradım.

Derviş Yunus çok şükür Hakka erdim,          Muhammedin nûrunu berk urur gördüm,                          Ehl-i Beyt ile 12 imamı sevdim,                                                 Allah derler bir meclise uğradım.

 

 

 

 

 

 

Kerbelanın  yazıları                                                       Şehid  düşmüş  kuzuları                                                   Fatımanın  kuzuları                                                                      İmam  Hasan  şah  Hüseyn

Ah  Hüseyn  vah  Hüseyn                                                   İsmi  azam  şah  Hüseyn                                                  Ah  Hüseyn  vah  Hüseyn                                                Hüsnü  güzel  şah  Hüseyn

Muhammed’tir  dedeleri                                                   Hazret  Ali  babaları                                                                  Arş’ın  iki  küpeleri                                             İmam  Hasan  şah  Hüseyn

Dedesiyle  bile  varan                                                     Kevser  ırmağında  duran                                                    Susuz  ümmeti  suvaran                                                        İmam  Hasan  şah  Hüseyn

Hüseyin  atından  düştü                                                   Kafirler  başına  üştü                                                    Zülcenah  sır  oldu  uçtu                                                 İmam  Hasan  şah  Hüseyn

Kerbelanın  ulu  taşı                                                      Kur’an  okur  kesik  başı                                          Gerçeklerin  gözü  yaşı                                                       İmam  Hasan  şah  Hüseyn

(Aşık  Yunus)  eder  ahı                                                             Göz  yaşı  siler  günahı                                                    Perdesiz  gören  allahı                                                     İmam  Hasan  şah  Hüseyn

 

 

Dağlar ile taşlar ile                                                    Çağırayım mevlam seni                                                        Seherlerde kuşlar ile                                                         Çağırayım mevlam seni

Sular dibinde mâhiyle                                              Sahralarda âhû ile                                                                  Abdal olup yâhû ile                                                           Çağırayım mevlam seni

Gökyüzünde İsâ ile                                                                     Tûr Dağı’nda Mûsâ ile                                                 Elindeki asa ile                                                                   Çağırayım mevlam seni

Derdi öküş Eyyüb ile                                                   Gözüyaşlı Yâ’kûb ile                                                  Ol Muhammed mahbûb ile                                      Çağırayım mevlam seni

Bilmişim dünya halini                                                     Terk ettim kıyl ü kalini                                                               Baş açık ayak yalını                                                          Çağırayım mevlam ile

Yunus okur diller ile                                                                Ol kumru bülbüller ile                                                   Hakkı seven kullar ile                                                Çağırayım mevlam seni

 

 

YALANCI DÜNYAYA

KONUP GÖÇENLER

 

Yalancı dünyaya konup göçenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

Üzerinde türlü otlar bitenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Kiminin başında biter ağaçlar

Kiminin başında sararır otlar

Kimi masum kimi güzel yiğitler

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Toprağa gark olmuş nazik tenleri

Söylemeden kalmış tatlı dilleri

Gelin duadan unutman bunları

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Kimisi dördünde kimisi beşinde

Kimisinin tacı yoktur başında

Kimi altı kimi yedi yaşında

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Kimisi bezirgan kimisi hoca

Ecel şerbetini içmek de güce

Kimi ak sakallı kimi pir koca

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

Yunus der ki gör takdirin işleri

Dökülmüştür kirpikleri kaşları

Başları ucunda hece taşları

Ne söylerler ne bir haber verirler

 

 

 

NEYLERSİN EY GAFİL

DÜNYA MALINI

 

Neylersin ey gafil dünya malını

Yiyeceğin hiç fikrine düşmez mi

Bin yıl ömür sürsen bir gün ölürsün

Öleceğin hiç fikrine düşmez mi

 

Gine aklar düştü siyah saçına

Ölmeden tövbe et gizli suçuna

Kara yer altında kabrin içine

Gireceğin hiç fikrine düşmez mi

 

Niçin dinlemezsin âlimler sözün

Niçin ağlayamaz şu iki gözün

Kızmış saç üstünde kalmış namazın

Kılacağın hiç fikrine düşmez mi

…….

(Not: Noktalarla belirtilen iki dize orijinal cönkte eksik)

…….

Azrail hiç fikrine düşmez mi

Alacağın hiç fikrine düşmez mi

 

İşte geldin gördün bu dünya fena

Günahına ağla sen yana yana

Teneşir üstünde sen döne döne

Yunacağın hiç fikrine gelmez mi

 

Ettin mi dünyada bir iyi fikir

Dilinden gitmesin zikirle şükür

Kara yer altında Münker’le Nekir

Soracağın hiç fikrine düşmez mi

 

Yunus Emre eydür eyle niyazı

Bozulmaz Mevla’nın yazdığı yazı

Eğnine biçerler şu kefen bezi

Giyeceğin hiç fikrine düşmez mi

 

 

 

 

 

BANA NAMAZ

KILMAZ DİYEN

 

Bana namaz kılmaz diyen

Ben bilirim namazımı

Kılar isem kılmaz isem

O Hâk bilir niyazımı

 

Dosttan artık kimse bilmez

Kafir müslüman kimdiğin

Ben kılarım namazımı

Hak geçirdiyse nazımı

 

O nazı dergahta geçer

Mânâ şarabından içer

Hicabsız can gözün açar

Kendi siler dost gözünü

 

Dost burdadır belli beyan

Dost dîdârın gördüm ayan

İlm-ü hikmet okuyanın

Buna değindir azimi

 

Her dem dost yolun bulmayıp

Gizli mânâ şerh eyleyip

Değme âşık şerh etmeye

Bu benim gizli râzımı

 

Sözün mânâsına erin

Bî-nişandan haber verin

Dertli âşıklara sorun

Benim bu dertli sözümü

 

Dert âşıkın dermanıdır

Dertli âşıklar gânidir

Kadir-ü kudret ünüdür

İşitenler âvâzımı

 

Dost isteyen gelsin bana

Göstereyim dostu ona

Budur sözüm önden sona

Ben bilirim kendözümü

 

Yunus imdi söyle Hâkkı

Münkir tutsu sana dakı

Pişipdürür Hâkkın hânı

Ârifler tatsın tuzumu

 

 

 

AH NİDEYİM ÖMRÜM SENİ

 

Yok yere geçirdim günü

Ah nideyim ömrüm seni

Seninle olmadım gani

Ah nideyim ömrüm seni

 

Geldim ve geçtim bilmedim

Ağlayıp gussa yemedim

Senden ayrılam demedim

Ah nideyim ömrüm seni

 

Hayrım şerim yazılacak

Ömrüm ipi üzülecek

Suret benden bozulacak

Ah nideyim ömrüm seni

 

Gidip geri gelmiyesin

Gelip beni bulmayasın

Bu benliğe sermayesin

Ah nideyim ömrüm seni

 

Hani sana güvendiğim

Guveniben yuvandığım

Kaldı külli kazandığım

Ah nideyim ömrüm seni

 

Miskin Yunus gideceksin

Acep sefer edeceksin

Hasret ile kalacaksın

Ah nideyim ömrüm seni

TAŞTIN YİNE DELİ GÖNÜL

 

Taştın yine deli gönül

Sular gibi çağlar mısın

Aktın yine kanlı yaşım

Yollarımı bağlar mısın

 

Nidem elim ermez yâre

Bulunmaz, derdime çare

Oldum ilimden avare

Beni bunda eğler misin

 

Yavi kıldım ben yoldaşı

Onulmaz bağrımın başı

Gözlerimin kanlı yaşı

Irmak olup çağlar mısın

 

Ben toprak oldum yoluna

Sen aşırı gözedirsin

Şu karşıma göğüs gerip

Taş bağırlı dağlar mısın

 

Harami gibi yoluma

Arkuru inen karlı dağ

Ben yârimden ayrı düştüm

Sen yolumu bağlar mısın

 

Karlı dağların başında

Salkım salkım olan bulut

Saçın çözüp benim içün

Yaşın yaşın ağlar mısın

 

Esridi Yunus’un canı

Yoldayım, illerim hani

Yunus düşte gördü seni

Sayru musun, sağlar mısın

 

 

ŞOL CENNETİN IRMAKLARI

 

Şol cennetin ırmakları

Akar Allah deyu deyu

Çıkmış islam bülbülleri

Öter Allah deyu deyu

 

Aydan aydındır yüzleri

Şekerden tatlı sozleri

Cennette huri kızları

Gezer Allah deyu deyu

 

Yunus Emre var yarına

Koma bugünü yarına

Yarin Hakk’ın divanına

Çıkam Allah deyu deyu

İLİM KENDİN

BİLMEKTİR

 

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır

 

Okumaktan murat ne

Kişi Hak’kı bilmektir

Çün okudun bilmezsin

Ha bir kuru emektir

 

Okudum bildim deme

Çok taat kıldım deme

Eğer Hak bilmez isen

Abes yere yelmektir

 

Dört kitabın ma’nisi

Bellidir bir elifte

Sen elifi bilmezsin

Bu nice okumaktır

 

Yiğirmi dokuz hece

Okursun uçtan uca

Sen elif dersin hoca

Ma’nisi ne demektir

 

Yunus Emre der hoca

Gerekse bin var hacca

Hepisinden iyice

Bir gönüle girmektir

 

 

 

 

Yavi kıldım ben yoldaşı

Onulmaz bağrımın başı

Gözlerimin kanlı yaşı

Irmak olup çağlar mısın

 

Ben toprak oldum yoluna

Sen aşırı gözedirsin

Şu karşıma göğüs gerip

Taş bağırlı dağlar mısın

 

Harami gibi yoluma

Arkuru inen karlı dağ

Ben yârimden ayrı düştüm

Sen yolumu bağlar mısın

 

Karlı dağların başında

Salkım salkım olan bulut

Saçın çözüp benim içün

Yaşın yaşın ağlar mısın

 

Esridi Yunus’un canı

Yoldayım, illerim hani

Yunus düşte gördü seni

Sayru musun, sağlar mısın

 

 

NİÇİN AĞLARSIN

BÜLBÜL HEY

 

Sen burda garip mi geldin

Niçin ağlarsın bülbül hey

Yorulup iz mi yanıldın

Niçin ağlarsın bülbül hey

 

Karlı dağlardan mı aştın

Derin ırmaklar mı geçtin

Yârinden ayrı mı düştün

Niçin ağlarsın bülbül hey

 

Hey, ne yavuz inilersin

Benim derdim yenilersin

Dostu görmek mi dilersin

Niçin ağlarsın bülbül hey

 

Kal’alı şehir mi yıkıldı

Ya nam-u arın mı kaldı

Gurbette yârin mi kaldı

Niçin ağlarsın bülbül hey

 

Gulistanlarda yaylarsın

Taze gülleri yıylarsın

Yavlak zârılık eylersin

Niçin ağlarsın bülbül hey

 

Uykudan gözüm uyandı

Uyandı kana boyandı

Yandı şol yüreğim yandı

Niçin ağlarsın bülbül hey

 

N’oldu şu Yunus’a n’oldu

Aşkın deryasına daldı

Yine baharistan oldu

Niçin ağlarsın bülbül hey

 

 

HAK CİHANA DOLUDUR

 

Hak cihana doludur

Kimseler Hakk’ı bilmez

Onu sen senden iste

O senden ayrı olmaz

 

Dünyaya inanırsın

Rızka benimdir dersin

Niçin yalan söylersin

Çün sen dediğin olmaz

 

Ahret yavlak ıraktır

Doğruluk key yaraktır

Ayrılık sarp firaktır

Hiç varan geri gelmez

 

Dünyaya gelen göçer

Bir bir şerbetin içer

Bu bir köprüdür geçer

Cahiller onu bilmez

 

Gelin tanşık edelim

İşin kolayın tutalım

Sevelim sevilelim

Dünyaya kimse kalmaz

 

Yunus sözün anlarsan

Manasını dinlemez

Sana bir dirlik gerek

Burda kimesne kalmaz

 

 

 

GELİN EY KARDEŞLER

 

Gelin ey kardeşler gelin

Bu menzil uzağa benzer

Nazar kıldım şu dünyaya

Kurulmuş tuzağa benzer

 

Bir pirin eteğin tuttum

“Ana beni” deyip gittim

Nice yüzbin günah ettim

Her biri de bir dağa benzer

 

Çağla Derviş Yunus çağla

Sen özünü Hakk’a bağla

Ağlar isen haline ağla

Erdem vefa yoğa benzer

 

 

ŞÖYLE GARİP BENCİLEYİN

 

Acep şu yerde varm’ola

Şöyle garip bencileyin

Bağrı başlı gözü yaşlı

Şöyle garip bencileyin

 

Gezdim Rum ile Şam’ı

Yukarı illeri kamu

Çok istedim bulamadım

Şöyle garip bencileyin

 

Kimseler garip olmasın

Hasret oduna yanmasın

Hocam kimseler olmasın

Şöyle garip bencileyin

 

Söyler dilim ağlar gözüm

Gariplere göynür özüm

Meğer ki gökte yıldızım

Şöyle garip bencileyin

 

Nice bu dert ile yanam

Ecel ere bir gün ölem

Meğer ki sinemde bulam

Şöyle garip bencileyin

 

Bir garip ölmüş diyeler

Üç günden sonra duyalar

Soğuk su ile yuyalar

Şöyle garip bencileyin

 

Hey Emre’m Yunus biçare

Bulunmaz derdine çare

Var imdi gez şardan şara

Şöyle garip bencileyin

GÖNÜL ARZULAR SENİ

 

Arayı arayı bulsam izini

İzinin tozuna sürsem yüzümü

Hakk nasip eylese görsem yüzünü

Ey sevdiğim gönül arzular seni

 

Yitirdim o dostu bilmem ne yanda

Sevgisi gönülde muhabbet canda

Yarın mahşer günü ulu divanda

Ey sevdiğim gönül arzular seni

 

Yunus senin methin eder dillerde

Sevilirsin bütün bu gönüllerde

Ağlayı ağlayı gurbet ellerde

Ey sevdiğim gönül arzular seni

 

 

GEL GÖR BENİ

AŞK NEYLEDİ

 

Ben yürürüm yana yana

Aşk boyadı beni kana

Ne âkılem ne divane

Gel gör beni aşk neyledi

 

Gah eserim yeller gibi

Gah tozarım yollar gibi

Gah akarım seller gibi

Gel gör beni aşk neyledi

 

Akar sulayın çağlarım

Dertli ciğerim dağlarım

Şeyhim anuban ağlarım

Gel gör beni aşk neyledi

 

Ya elim al kaldır beni

Ya vaslına erdir beni

Çok ağlattın güldür beni

Gel gör beni aşk neyledi

 

Ben yürürüm ilden ile

Şeyh anarım dilden dile

Gurbette halim kim bile

Gel gör beni aşk neyledi

 

Mecnun oluban yürürüm

O yâri düşte görürüm

Uyanıp melül olurum

Gel gör beni aşk neyledi

 

Miskin Yunus biçareyim

Baştan ayağa yareyim

Dost elinde avareyim

Gel gör beni aşk neyledi

 

 

 

ÇEKE GELDİ

ÇEKE GİDER

 

Aşkın odu ciğerimi

Yaka geldi yaka gider

Garip başım bu sevdayı

Çeke geldi çeke gider

 

Kâr etti firak canıma

Aşık oldum cananıma

As zencirin dost boynuma

Taka geldi taka gider

 

Sadıklar durur sözüne

Gayri görünmez gözüne

Bu gözlerim dost yüzüne

Baka geldi baka gider

 

Bülbül eder ah-ü figan

Hasret ile yandı bu can

Benim gönülcüğüm ey can

Hakk’a geldi Hakk’a gider

 

Arada olmasın nâşi

Onulmaz bağrımın başı

Gözlerimin kanlı yaşı

Aka geldi aka gider

 

Miskin Yunus’un sözleri

Efgan eder bülbülleri

Dost bahçesinin gülleri

Koka geldi koka gider

 

 

GEL GİDELİM DOSTA GÖNÜL

 

Bir karardan durmayalım

Gel gidelim dosta gönül

Hasretinden yanmayalım

Gel gidelim dosta gönül

 

Kılavuz ol gönül bana

Gel gidelim yârdan yana

Canım kurbandır canana

Gel gidelim dosta gönül

 

Kara haberin almadan

Can bedenden ayrılmadan

Azrail bizi bulmadan

Gel gidelim dosta gönül

 

Gerçek murada varalım

Yârin hatırın soralım

Yunus Emre’yi alalım

Gel gidelim dosta gönül

 

 

KALANLARA SELAM OLSUN

 

Bu dünyadan gider olduk

Kalanlara selam olsun

Bizim için hayır dua

Kılanlara selam olsun

 

Ecel büke belimizi

Söyletmeye dilimizi

Hasta iken halimizi

Soranlara selam olsun

 

Tenim ortaya açıla

Yakasız gömlek biçile

Bizi bir asan vech-ile

Yuyanlara selam olsun

 

Azrail alır canımız

Kurur damarda kanımız

Yuyacağın kefenimiz

Saranlara selam olsun

 

Sala verile kasdımıza

Gider olduk dostumuza

Namaz için üstümüze

Duranlara selam olsun

 

Dünyaya gelenler gider

Hergiz gelmez yola gider

Bizim halimizden haber

Soranlara selam olsun

 

Miskin Yunus söyler sözün

Yaş doldurmuş iki gözün

Bizi bilmeyen ne bilsin

Bilenlere selam olsun

 

 

GÖZÜM YAŞI DİNMEZ BENİM

 

Deniz oldu birkaç kadeh, susalığım kanmaz benim

İniltilerim kesilmez, gözüm yaşı dinmez benim

 

Gel varalım bizim ile, ki giresin bahçelere

Daim öter bülbülleri, gülistanım solmaz benim

 

Bizim ilin bahçeleri, daim tazedir gülleri

Ma’muredürür bostanım, ağyar gülüm üzmez benim

 

Mansur kadehin nice kez ma’şuka sundu elime

Dört yanımda od vurdular, kimse halim bilmez benim

 

Yana yana kül oluban sen ma’şukanın yolunda

Günde bin kez yanar isem dosttan yüzüm dönmez benim

 

Canım aşkın külüngüne Ferhat olup tuttum başım

Daim dağları keserim Şirin’im hiç sormaz benim

 

Yunus eydür ey sultanım, aşkın ile yandı canım

Ger kılar isen dermanım, artık canım ölmez benim

 

 

DURUN DURUN

AŞKA SELA

 

Divaneler divaneler

Durun durun aşka sela

Aşk esriği mestaneler

Durun durun aşka sela

 

Mest-i elestler kandaksız

Mestane mestler kanatsız

Saki duruptur çanaksız

Durun durun aşka sela

 

Merdaneler merdaneler

Erlik demi bu gündürür

Baş verüben can terkini

Vurun vurun aşka sela

 

Ey nice hamle idelim

İşbu fenadan gidelim

Binin binin şevk atalım

Sürün sürün aşka sela

 

Muhabbet yoluna girip

Aşktan dava kılan kişi

Tan eylemiş âşıklara

Görün görün aşka sela

 

Akıl ne bilir aşkı kim

Mağrur oluptur aklına

Aşkı bu gün bu Yunus’a

Sorun sorun aşka sela

 

 

AŞKIN ALDI

BENDEN BENİ

 

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dünü günü

Bana seni gerek seni

 

Ne varlığa sevinirim

Ne yokluğa yerinirim

Aşkın ile avunurum

Bana seni gerek seni

 

Aşkın aşıklar öldürür

Aşk denizine daldırır

Tecelli ile doldurur

Bana seni gerek seni

 

Aşkın şarabından içem

Mecnun olup dağa düşem

Sensin dünü gün endişem

Bana seni gerek seni

 

Sofulara sohbet gerek

Ahîlere ahret gerek

Mecnunlara Leyla gerek

Bana seni gerek seni

 

Eğer beni öldüreler

Külüm göğe savuralar

Toprağım anda çağıra

Bana seni gerek seni

 

Yunus-durur benim adım

Gün geçtikce artar odum

İki cihanda maksudum

Bana seni gerek seni

 

 

 

ELHAMDÜLİLLAH

 

Haktan gelen şerbeti

İçtik elhamdülillah

Şol kudret denizini

Geçtik elhamdülillah

 

Şol karşıki dağları

Meşeleri bağları

Sağlık safalıkıla

Aştık elhamdülillah

 

Kuru idik yaş olduk

Kanatlandık kuş olduk

Birbirmize eş olduk

Uçtuk elhamdülillah

 

Vardığımız illere

Şol safa gönüllere

Halka Taptuk manisin

Saçtık elhamdülillah

 

Beri gel barışalım

Yad isen bilişelim

Atımız eğerlendi

Estik elhamdülillah

 

İndik Rum’u kışladık

Çok hayr-ü şer işledik

Uş bahar geldi geri

Göçtük elhamdülillah

 

Dirildik pınar olduk

İrkildik ırmak olduk

Artık denize dolduk

Taştık elhamdülillah

 

Taptuğ’un tapusuna

Kul olduk kapusuna

Yunus miskin çiğ idi

Pişti elhamdülillah

 

 

 

 

HAK ÇALABIM

 

Hak çalabım hak çalabım

Sencileyin yok çalabım

Günahlıyım yarlığagıl

Ey rahmeti çok çalabım

 

Ben eydürem kim ey gani

Nedir bu derdin dermanı

Zinhar esirgeme beni

Aşk oduna yak çalabım

 

Gel kogil beni yanayım

Baştan başa uşanayım

O sevdiğin Muhammed’e

Olayım çırak Çalabım

 

Ne yoksul-u baylardasın

Ne köşk-ü saraylardasın

Girdin miskinler gönlüne

Edindin durak çalabım

 

Kullar senin sen kulların

Günahları çok bunların

Uçmağına sal bunları

Binsinler Burak çalabım

 

Ne ilmim var ne taatim

Ne gücüm var ne kuvvetim

Meğer senin inayetin

Kıla yüzüm ak çalabım

 

Yarlığagıl sen Yunus’u

Bu günahlı kullar ile

Eğer yarlığamaz isen

Key katı firak çalabım

 

 

DOLAP NİÇİN İNİLERSİN

 

Dolap niçin inilersin

Derdim vardır inilerim

Ben Mevlaya aşık oldum

Anın için inilerim

 

Benim adım dertli dolap

Suyum akar yalap yalap

Böyle emreylemiş çalap

Derdim vardır inilerim

 

Beni bir dağda buldular

Kolum kanadım kırdılar

Dolaba layık gördüler

Derdim var inilerim

 

Ben bir dağın ağacıyım

Ne tatlıyım ne acıyım

Ben mevlaya duacıyım

Derdim vardır inilerim

 

Dağdan kestiler hezenim

Bozuldu türlü düzenim

Ben bir usanmaz ozanım

Derdim vardır inilerim

 

Dülgerler âzamı yondu

Her âzam yerine kondu

İnilemek Haktan geldi

Derdim vardır inilerim

 

Suyum alçaktan çekerim

Çıkıp yüksekten dökerim

Görün ben neler çekerim

Derdim vardır inilerim

 

Yunus bunda gelen gülmez

Kişi muradına ermez

Bu fanide kimse kalmaz

Derdim var inilerim

 

 

 

Cana cefa kıl ya vefa
Kahrın da hoş, lutfun da hoş,
Ya derd gönder ya deva,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.

Hoştur bana senden gelen:
Ya hilat-ü yahut kefen,
Ya taze gül, yahut diken..
Kahrında hoş lutfun da hoş.

Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa,
İkiside cana safa:
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.

Ger bağ-u ger bostan ola.
Ger bendü ger zindan ola,
Ger vasl-ü ger hicran ola,
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.

Ey padişah-ı Lemyezel!
Zat-ı ebed, hayy-ı ezel!
Ey lutfu bol, kahrı güzel!
Kahrında hoş, lutfun da hoş.

Ağlatırsın zari zari,
Verirsen cennet-ü huri,
Layık görür isen nari,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.

Gerek ağlat, gerek güldür,
Gerek yaşat gerek öldür,
Aşık Yunus sana kuldur,
Kahrında hoş, lutfun da hoş.

 

 

Gel ey kardeş, Hakkı bulayım dersen,
Bir kamil mürşide varmasan olmaz,
Resulün cemalini göreyim dersen,
Bir kamil mürşide varmasan olmaz.

Niceler gittiler mürşid arayı,
Arayanlar buldu derde devayı,
Bin kez okur isen aktan karayı,
Bir kamil mürşide varmasan olmaz.

Gel şimdi kardeşler gidelim bile,
Nice aşıkların bağrını dele,
Cebrail delildir, Ahmet’e bile,
Bir kamil mürşide varmazsan olmaz.

Kadılar mollalar cümle geldiler,
Kitapların hep bir yere koydular.
Sen bu ilmi kimden aldın dediler.
Bir kamil mürşide varmasan olmaz.

YUNUS EMRE bunda mana var dedi,
Bir kamil mürşide sen de var şimdi,
Hazret Musa’ya Hızır’a var dedi,
Bir kamil mürşide varmasan olmaz.

 

 

Keleci Bilen Kişinin

Keleci bilen kişinin
Yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin
İşini sağ ede bir sözSöz ola kese savaşı
Söz ola bitire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir sözKelecilerin pişirgil
Yaramazını şeşirgil
Sözün us ile düşürgil
Demegil çağ ede bir sözGel ahi ey şehriyari
Sözümüzü dinle bari
Hezar gevher ü dinarı
Kara toprağ ede bir sözKişi bile söz demini
Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini
Sekiz uçmağ ede bir sözYürü yürü yolun ile
Gafil olma bilün ile
Key sakın ki dilin ile
Canına dağ ede bir sözYunus imdi söz yatından
Söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeh katından
Seni ırağ ede bir söz

 

Miskinlikte buldular kimde erlik var ise
Merdivenden ittiler yüksekten bakar iseGönül yüksekte gezer dem be-dem yoldan azar
Dış yüzüne o sızar içinde ne var iseAk sakallı bir koca bilemez hali nice
Emek yemesin hacca bir gönül yıkar iseSağır işitmez sözü gece sanır gündüzü
Kördür münkirin gözü alem münevver iseGönül çalab’ın tahtı gönüle çalab baktı
İki cihan bed-bahtı kim gönül yıkar iseSen sana ne sanırsan ayrığa da onu san
Dört kitabın ma’nisi budur eğer var iseBildik gelenler geçmiş konanlar geri göçmüş
Aşk şarabından içmiş kim ma’ni duyar iseYunus yoldan azıban yüksek yerde durmasın
Sinle sırat görmeye sevdiği didar ise

 

Anmazmısın sen şol günü cümle alem uryan ola
Ne ata oğula baka ne kardaştan derman olaDağlar yerinden ayrıla heybetinden gök yarıla
Yıldızın bendi kırıla yere düşe perran olaMalik tamuya çağıra zebaniler saf saf dura
Korkusundan yer yarıla titreyü ben hayran olaMalik eder hey hey tamu kıyameti gördün ya’ni
Asileri getireler gire sende perran olaZebaniler yetip tuta getüre tamuya ata
Derü yanup sökük tuta dün gün işin efgan olaYunüs senin ki bu sözün kan yaşıla doldu gözün
Ol hazrete tuta yüzün yine derman andan ola

 

Sabah mezarlığa vardım,
Baktım herkes ölmüş yatar,
Her biri çâresiz olup,
Ömrünü yitirmiş yatar.Kimi yiğit, kimi koca,
Kimi vezir kimi hoca,
Gündüzleri olmuş gece,
Karanlığa girmiş yatar.Vardım onların katına,
Baktım ecel heybetine,
Ne yiğitler muradına,
Daha ermemiş yatar.Nicelerin bağrın deler,
Kurtlar üstünde gezeler,
Gepegencecik tâzeler,
Gül gibice solmuş yatar.Yarı kalmış tüm işleri,
Dökülmüş inci dişleri,
Dağılmış sırma saçları,
Hep yerlere düşmüş yatar.Çürüyüp durur tenleri,
Hakka ulaşmış canları,
Görmez misin sen bunları?
Nöbet bize gelmiş yatar.

 

İçin dışın mundar iken
dost neylesin senin ile
gözün gönlün nefsi hava
Aşk neylesin senin ile

Zakir ile yoldaş olup
Sadıklara yar olmadın
olmaz yere verdin gönül
Dost neylesin senin ile

Dünya gözün ruşen edip
Gönül gözün kör eyledin
Zulmet dolucak gönlüne
Nur neylesin senin ile

Gerçek ere derviş gerek
Doldu cihan dava ile
Duydun ise aslın işi
Kal neylesin senin ile

Dostlugu sanma hemen
olur suret dizmek ile
Dilde ise senin işin
Hal neylesin senin ile

Dostun hoş derdi ile
merdana sür devranını
dost değilsen dost yolunda
Ar neylesin senin ile!

 

Nice yıllar ömür sürdüm
Onca ağlayuban güldüm
İşte ecel sana geldim
Esenledim dünyam seniSürdüm ömrümü geçirdim
Canım hazrete uçurdum
Ecel şerbetin içirdim
Esenledim dünyam seniYürürüdüm sağ selamet
Takdir eyledi melamet
Ecel kıldı hoş melalet
Esenledim dünyam seniGelen geçermiş n’idelim
Gelin ahrete gidelim
Bu fenayı terk edelim
Esenledim dünyam seniHayr u şer ettiğim işler
Ol görünen türlü düşler
Bitti bu kamu teftişler
Esenledim dünyam seniDün ü gün ederdim zikir
Kılar idim Hakk’a şükür
Ecel geldi bizi okur
Esenledim dünyam seniBen bir derviş idim dostum
Haktan yana oldu kastım
Ecel tuzağına bastım
Esenledim dünyam seniYaranlarım kardaşlarm
Hakk’a layık yoldaşlarım
Esen kalsın razdaşlarım
Esenledim dünyam seniEy Yunus Emre biçare
Özün tutgıl doğru yare
Ölüme yoğ imiş çare
Esenledim dünyam seni

 

Niçin Ağlarsın Bülbül

Sen bunda garip mi geldin
Niçin ağlarsın bülbül hey
Yorulup iz mi yanıldın
Niçin ağlarsın bülbül heyKarlı dağları mı aştın
Derin ırmaklar mı geçtin
Yârinden ayrı mı düştün
Niçin ağlarsın bülbül heyHey ne yavuz inilersin
Benim derdim yenilersin
Dostu görmek mi dilersin
Niçin ağlarsın bülbül heyKadrin bilinmez mi oldu
Hat’rın sorulmaz mı oldu
Ol gül görülmez mi oldu
Niçin ağlarsın bülbül heyKalen şehrin mi yıkıldı
Nam ü ârın mı yok oldu
Gurbette yârin mi kaldı
Niçin ağlarsın bülbül heyGülistanlarda yaylarsın
Taze gülleri yıylarsın
Yavlak zârılık eylersin
Niçin ağlarsın bülbül heyKanadın açabilirsin
Açıben uçabilirsin
Hicaplar geçebilirsin
Niçin ağlarsın bülbül heyUykudan gözüm uyandı
Uyandı kana boyandı
Yandı şol yüreğim yandı
Niçin ağlarsın bülbül heyN’oldu şu Yunus’a n’oldu
Aşkın deryasına daldı
Yine baharistan oldu
Niçin ağlarsın bülbül hey

 

 

Sabahın sinleye vardım gördüm cümle ölmüş yatar
Her biri bi çare olmuş ömrün yayı varmış yatar

Vardım bunların katına baktım ecel heybetine
Nice yiğit muradına eremeyiben ölmüş yatar

Yemiş kurt kuş bunu keler nicelerin bağrın deler
Şol ufacık na-resteler gül gibice solmuş yatar

Tuzağa düşmüş tenleri hakka ulaşmış canları
Görmezmisin sen bunları sıra bize gelmiş yatar

Esilmiş inci dişleri dökülmüş sarı saçları
Hepsinin bitmiş işleri emr-ü nemde ermiş yatar

Elleridir kınalı hep karavaşları şeker-leb
Kargı gibi uzun boylu gül yüzlü güzeller yatar

El bağlamıştır çoğusu hep Allah’tandır umusu
Taze kızdır kimisi alınmadan çoklar yatar

Gitmiş gözünün karası hiç işi yoktur durası
Kefen bezinin paresi sönüğe sarılmış yatar

Yunus gerçek aşık isen mülke suret bezeme gil
Mülke suret bezeyenler kara toprak olmuş yatar.

 

 

Ömür bohçasının gülü solmadan
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Ecel bir gün bize haydi demeden
Uyan gel gözlerim gafletten uyan

Derviş Yunus söyler sözün tutulmaz
Senin kumaş bu illerde satılmaz
Böyle yatmak ile Hakk’a varılmaz
Uyan gel gözlerim gafletten uyan

 

 

Sufiyim halk içinde tesbih elimden gitmez
Dilim ma’rifet söyler gönlüm hiç kabul etmez

Boynumda icazetim Riya ile taatım
Endişem ayrık yerde gözüm yolum gözetmez

Söylerim ma’rifeti saluslanırım katı
Miskinliğe dönmeye gönlümden kibir gitmez

Hoş dervişim sabrım yok dilimde inkarım çok
Kulağımdan gireni hergiz içim işitmez

Alem çıraktır sadır gönlüm bunu gözetir
Nideyim Hak korkusu hergiz içimden gitmez

Görenler elim öper tac’u hırkama bakar
Şöyle sanırlar beni zerrece günah etmez

Dışımda ibadetim sohbetim hoş taatım
İç pazarda gelince bin yıllık ayar etmez

Görenler sufi sanır selam verir utanır
Onca iş koparaydım eleriben güç yetmez

Dışım derviş içim boş dilim tatlı sözüm hoş
İlla ettiğim işi dinin değşiren etmez

Yunus eksikliğini Allah’ına arz eyle
Onun keremi çoktur sen ettiğin ol etmez.

 

 

Sana ibret gerek ise gel göresin bu sinleri
Ger taş isen eriyesin bakıp göricek bunlarıŞunlar ki çoktur malları gör nice oldu halleri
Son ucu bir gömlek imiş onun da yoktur yenleriKani mülke benim diyen köşk ü saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yatarlar taşlar olmuş üstünleriBunlar eve girmeyeler zühd ü taat kılmayalar
Ol beyliği bulmayalar zira geçti devranlarıKani ol şirin sözlüler kani ol güneş yüzlüler
Şöyle gaib olmuş bunlar hiç belirmez nişanlarıBunlar bir vakt beyler idi kapıcılar korlar idi
Gel şimdi gör bilmeyesin mey kangıdır ya kullarıNe kapı vardır giresi ne nimet vardır yiyesi
Ne ışık vardır göresi dün olmuşdürür günleriBir gün senin dahi Yunus benim dediklerin kala
Seni dahi böyle ede nitekim etti bunları

Dervişlik der ki bana;
Sen derviş olamazsın.
Gel ne diyeyim sana,
Sen derviş olamazsın.

Derviş bağrı taş gerek,
Gözü dolu yaş gerek.
Koyundan yavaş gerek,
Sen derviş olamazsın.

Döğene elsiz gerek,
Söğene dilsiz gerek.
Derviş gönülsüz gerek,
Sen derviş olamazsın.

Dilin ile şakırsın,
Çok maniler dokursun.
Vara, yoğa kakırsın,
Sen derviş olamazsın

Kakımak varmışsa ger,
Muhammed de kakırdı.
Bu kakımak sende var,
Sen derviş olamazsın.

Doğruya varmayınca,
Murşide ermeyince.
Hak nasib etmeyince,
Sen derviş olamazsın.

Derviş Yunus gel imdi,
Ummanlara dal imdi.
Ummana dalmayınca,
Sen derviş olamazsın.

 

Ben dervişim diyene bir ün edesim gelir,
Seğirdüben sesine varıp yetesim gelir.

Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir,
Varıp anın üstüne evler yapasım gelir.

Altında gayya vardır, içi nar ile pürdür,
Varuben ol gölgede biraz yatasım gelir.

Oda gölgedir deyu ta’n eylemen hocalar,
Hatırınız hoş olsun biraz yanasım gelir.

Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam,
İki kanat takınam, biraz uçasım gelir.

Andan Cennete varam, Cennette huriler görem,
Huri ile gılmanı bir bir koşasım gelir

Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme,
Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.

 

 

Sensin kerîm sensin rahîm
Allah sana sundum elim
Senden artık yoktur emim
Allah sana sundum elim

Ecel geldi vade erdi
Bu ömrüm kadehi doldu
Kimdir ki içmeden kaldı
Allah sana sundum elim

Gözlerim göğe süzüldü
Canım göğüsten üzüldü
Dilim tetiği bozuldu
Allah sana sundum elim

Uş biçildi kefen donum
Hazrete yönelttim yönüm
Aceb nice ola hâlim
Allah sana sundum elim

Urdular suyum ılıdı
Kavim kardaş cümle geldi
Esen kalsın kavim kardaş
Allah sana sundum elim

Geldi salacam sarılır
Dört yana selâ verilir
İl namazıma derilir
Allah sana sundum elim

Salacamı götürdüler
Makberime yetirdiler
Halka olup oturdular
Allah sana sundum elim

Çün cenazeden şeştiler
Üstüme toprak eştiler
Hep koyubanı kaçtılar
Allah sana sundum elim

Yedi tamu, sekiz uçmak
Her birinin vardır yolu
Her bir yolda yüz bin çarşı
Allah sana sundum elim

Geldi Münker ile Nekir
Her birisi sordu bir dil
İlâhi sen cevap vergil
Allah sana sundum elim

Görün acep oldu zaman
Gönülden eyleniz figan
Ölür çün anadan doğan
Allah sana sundum elim

Yunus uzatma bu sözü
Allah’ına tut hep yüzü
Didardan ayırma bizi
Allah sana sundum elim

 

 

Sözüm el gün için değil
Sevenlere bir söz yeter
Sevdiğimi söylemezsem
Sevmek derdi beni boğar

Taş yürekte ne biter
Dilinden ağu tüter
Nice yumşak söylese
Sözü savaşa benzer

 

Yort ey gönül sen bir zaman asude farığ hoş yürü
Korkma kayıkma kimseden gussa vu gamdan boş yürüHakıykata bakar isen nefsin sana düşman yeter
Var imdi nefsin ile uruş savaş tokuş yürüNefstir eri yolda koyan yolda kalır nefse uyan
Ne işin var kimse ile nefsine kakı boş yürüDiler isen bu dünyanın şerrinden olasın emin
Terkeyle bu kibr u kini hırkaya gir derviş yürüİster isen bu dünyede ebedi sarhoş olasın
Aşk kadehin dolu getir oniki ay sarhoş yürüKimse bağına girmegil kimse gülünü dermegil
Var kendi ma’şukun ile bahçede ol alış yürüGönüllerde iğ olma gil mahfillerde çiğ olma gil
Çiğ nesnenin ne dadı var gel aşk oduna piş yürüYunus imdi hoş söylersin dinleyene şerheylersin
Halka nasihat satınca er ol yoluna koş yürü

 

 

Sordum sarı çiçeğe
Benzin neden sarıdır
Çiçek eydür ey derviş
Ahım dağlar eritir

Yine sordum çiçeğe
Sizde ölüm var mıdır
Çiçek eydür ey derviş
Ölümsüz yer var mıdır

Yine sordum çiçeğe
Kışın nerde olursuz
Çiçek eydür ey derviş
Kışın turab oluruz
Yine sordum çiçeğe
Tamuya girer misiz
Çiçek eydür ey derviş
Ol münkirler yeridir

Yine sordum çiçeğe
Uçmağa girer misiz
Çiçek eydür ey derviş
Uçmak adem şehridir

Yine sordum çiçeğe
Gül sizin neniz olur
Çiçek eydür ey derviş
Gül Muhammed teridir

Yine sordum çiçeğe
Ademi bilir misiz
Çiçek eydür ey derviş
Adem binde biridir

Yine sordum çiçeğe
Kırklar’ı bilir misiz
Çiçek eydür ey derviş
Kırklar Allah yaridir

Yine sordum çiçeğe
Rengi nerden alırsız
Çiçek eydür ey derviş
Ay ile gün nurudur

Yine sordum çiçeğe
Boynun neden eğridir
Çiçek eydür ey derviş
Kalbim Hakk’a doğrudur

Yine sordum çiçeğe
Anan atan var mıdır
Çiçek eydür ey derviş
Bu ne aceb sorudur

Yine sordum çiçeğe
Sen Kabe’yi gördün mü
Çiçek eydür ey derviş
Kabe Allah evidir

Yine sordum çiçeğe
Bahçene girsem n’ola
Çiçek eydür ey derviş
Kokla beni geri dur

Yine sordum çiçeğe
Sen Sırat’ı gördün mü
Çiçek eydür ey derviş
Cümlenin ol yoludur

Yine sordum çiçeğe
Gözün niçin yaşlıdır
Çiçek eydür ey derviş
Bağırcığım başlıdır

Yine sordum çiçeğe
Yunus’u bilir misin
Çiçek eydür ey derviş
Yunus Kırklar yaridir

 

Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı bal ile yağ ede bir söz

Kelecilerin pişirgil yaramazını şeşirgil
Sözün us ile düşürgil dimegil çağ ede bir söz

Gel ahi ey şehriyari sözümüzü dinle bari
Hezar gevher ü dinarı kara taprağ ede bir söz

Kişi bile söz demini demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz

Yürü yürü yolun ile gafil olma bilin ile
Key sakın ki dilin ile canına dağ ede bir söz

Yunus imdi söz yatından söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeh katından seni ırağ ede bir söz

 

 

Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir sözSöz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir sözKelecilerin pişirgil yaramazını şeşirgil
Sözün us ile düşürgil dimegil çağ ede bir sözGel ahî ey şehriyâri sözümüzü dinle bâri
Hezâr gevher ü dinârı kara taprağ ede bir sözKişi bile söz demini demeye sözün kemini
Bu cihân cehennemini sekiz uçmağ ede bir sözYürü yürü yolun ile gâfil olma bilin ile
Key sakın ki dilin ile cânına dağ ede bir sözYûnus imdi söz yatından söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeh katından seni ırağ ede bir söz

Şeyhimin illeri
Uzaktır yolları
Açılmış gülleri
Dermeğe kim gelir

Şeyhimin özünü
Severim sözünü
Mübarek yüzünü
Görmeğe kim gelir

Şeyhimin ilini
Sorarım yolunu
Ol sebil elini
Öpmeğe kim gelir

Şeyhimin ilinde
Asası elinde
Muhammed dilinde
Olmağa kim gelir

Şeyhimin ilinde
Bir kadeh elinde
Susamış âşıklar
Kanmağa kim gelir

Ay şeyhim sen beni
Yandırdın derd ile
Bu derdin dermanın
Sormağa kim gelir

Ahd ile vefalar
Zevk ile safalar
Bu yolda cefalar
Çekmeğe kim gelir

Şeyhimin şem’ine
Bu canım pervane
Saladır âşıklar
Yanmağa kim gelir

Şehidin donunu
Yumazlar kanını
Dost için canını
Vermeğe kim gelir

Halk için malını
Hep vere varını
Aşk için kanını
Dökmeğe kim gelir

Ah ile gözyaşı
Yunus’un haldaşı
Zehr ile şol aşı
Yemeğe kim gelir

 

Şol kapıdan taptık sözü bizi deli eyleyiser
Benim dilim bülbülleyin evvel Hakkı söyleyiser

Benim dilim destandürür gönlüm evi bostandürür
Çevresi gülistandürür tapduk gelip yaylayiser

Tapduk eydür varın ile davet kılın halkı bile
Buyruğ ile geldik yola Allah bizi doylayiser

Ben varırım şol mestime ol mest ü hayran dostuma
Rahmet yağarsa üstüme şeytan bize n’eyleyiser

Erin gönlü Hak evidir Mekke Medine gibidir
Hal Çalabın vatanıdır gör ki neler eyleyiser

Dünya gafiller görküdür ahret erenler mülküdür
Kim dünyayı sever ise ol tamuda kaynayiser

Dünya işi bir kış imiş vefası yok cefası çok
Kim dünyayı terk eylerse dostu bulup oynayıser

Aklım ile bu aşkımı gün geldikçe artırırım
Hak yaktığı çırağımı avuduben söndüriser

Âşık olmuş bu kul Yunus mâni sözün söyler size
Mâni duyan gönülleri Allah kabul eyleyiser

 

 

aştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarımı bağlar mısın

Nidem elim ermez yâre
Bulunmaz derdime çare
Oldum ilimden avare
Beni bunda eğler misin

Yavı kıldım ben yoldaşı
Onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı
Irmağ olup çağlar mısın

Ben toprak oldum yolunda
Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın

Harami gibi yoluma
Aykırı inen karlı dağ
Ben yârimden ayrı düştüm
Sen yolumu bağlar mısın

Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim içün
Yaşın yaşın ağlar mısın

Esridi Yunus’un canı
Yoldayım illerim kanı
Yunus düşte gördü seni
Sayru musun sağlar mısın

 

Teferrüc eyleyi vardım, sabahın sinleri gördüm.
Karışmış kara toprağa, şu nazik tenleri gördüm.

Çürümüş toprak içre ten, sin içinde yatar pinhan.
Boşanmış damar, akmış kan, batmış kefenleri gördüm.

Yıkılmış sinleri dolmuş, hep evleri harâb olmuş.
Kamu endişeden kalmış, ne düşvar halleri gördüm.

Yaylalar yaylamaz olmuş, kışlalar kışlamaz olmuş.
Bar tutmuş söylemez olmuş, ağızda dilleri gördüm.

Kimisi zevk-u işrette, kimi saz-u beşârette.
Kimi belâ vü mihnette, dün olmuş günleri gördüm.

Soğumuş şu kara gözler, belirsiz olmuş ay yüzler.
Kara toprağın altında, Gül derer elleri gördüm.

Kimisi boynunu eğmiş, tenini toprağa salmış.
Anasına küsüp gitmiş, boynun buranları gördüm.

Kimi zârı kılıp ağlar, zebâniler canın dağlar.
Tutuşmuş sinleri oda, çıkan dumanları gördüm.

Yunus bunu kanda gördü, gelip bize haber verdi.
Aklım vardı bilim şaştı, netekim bunları gördüm

 

 

Müslümanlar zamâne yatlı oldu,
Helâl yenmez, haram kıymetli oldu.

Okuyan Kur’ân’a kulak tutulmaz,
Şeytanlar semirdi, kuvvetli oldu.

Harâm ile hamir tuttu cihânı,
Fesâd işler eden hürmetli oldu.

Kime kim Tanrı’dan haber verirsen,
Kakır bâşın salar huccetli oldu.

Şagird üstâd ile arbede kılar,
Oğul ata ile izzetli oldu.

Fakirler miskinlikten çekti elin,
Gönüller yıkıban heybetli oldu.

Peygamber yerine geçen hocalar,
Bu halkın başına zahmetli oldu.

Tutulmaz oldu Peygamber hadîsi,
Halâyık cümle Hak’tan utlu oldu.

Yunus, gel âşık isen tövbe et,
Nasûh’a tövbe ucu kutlu oldu.

 

 

Arifler ortasında sofilik satmayalar,
İhlas ile aşka riyayı katmayalar.

Ya bildiğini eyit, ya bir bilirden işit,
Teslimlik ucunu tut sözü uzatmayalar.

Kur’an kelamım dedi, gönlüne evim dedi,
Gönül ev ıssın bilmez, âdemden tutmayalar.

Gönül sındı bulundu, hem Hakk’a yakın idi,
Yine dikerim diye, bütünü yırtmayalar.

Mumlu baldır şeriat, tortusuz yağdır tarikat,
Dost için balı yağa, pes niçin katmayalar.

Arif can verir duymaz, yalancı mala kıymaz,
Yalan ile gerçeği beraber tutmayalar.

Kıymetin duyar isen, neye değer iş bu dem,
Erenlerin manasın almaza satmayalar.

Miskin Adem yanıldı, Uçmak’ta buğday yedi,
İşi Hak’tan bilenler şeytandan tutmayalar.

Şirin hulklar eylegil, tatlı sözler söylegil,
Sohbetlerde Yunus’u hergiz unutmayalar.

 

 

Üş de yine geldim ki ben sır sözün ayan eyliyem
Bu söz ile yeri göğü cümlesin hayran eyliyem

Diler isem ten eyliyem diler isem can eyliyem
Gönlüm Tur ü canım Musa Taht-ı Süleyman eyliyem

Dirlik bana karşı gele ben dirliğin boynun buram
Ölüm eğer vacib ola ben canı kurban eyliyem

İsa Meryem nice varır şöyle varam ben ol Haka
Fazlı yolunda ol Hak’ın âlemi handan eyliyem

Azrail dahi kimdürür kasd edebile canıma
Ben anın kendi kasrını kendine zindan eyliyem

Ya Cebrail kim ola kim hükm ede benim ahıma
Yüz bini Cebrail gibi ahımla perran eyliyem

Bizden evvel gelenlere mâniyi pinhan dediler
Ben anadan doğmuş gibi geldim ki üryan eyliyem

Yunus senin gönlün evi dopdoludur Hak varlığı
Üş gelmişim âşıklara varlıktan ihsan eyliyem

 

 

Ya rab bu ne derttir derman bulunmaz
Yar bu ne yaradır melhem bulunmaz
Benim garip gönlüm aşktan usanmaz
Varıp yare gider hiç geri dönmez

Aşık olan gönül aşktan usanmaz
Ahiret korkusun bir pula saymaz
Aşk pazarıdır bu canlar satılır
Satarsın bu canı hiç kimse almaz
Dönüp de bakmaz

Dönüp dönüp sana öğüt verirler
Dünya malı ile gözün boyarlar
Aşık öldü deyi sala verirler
Ölen hayvan olur aşıklar ölmez

Aşık olan gönül aşktan usanmaz
Ahiret korkusun bir pula saymaz
Aşk pazarıdır bu canlar satılır
Satarsın bu canı hiç kimse almaz
Dönüp de bakmaz

 

Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirlerKiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirlerToprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirlerKimisi dördünde kimi beşinde
Kimisinin tacı yoktur başında
Kimi altı kimi yedi yaşında
Ne söylerler ne bir haber verirlerKimisi bezirgan kimisi hoca
Ecel şerbetini içmek de güç a
Kimi ak sakallı kimi pir koca
Ne söylerler ne bir haber verirlerYunus der ki gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler

Yar yüreğim yar
Gör ki neler var
Bu halk içinde
Bize güler var

Kon gülen gülsün
Hak bizim olsun
Gâfil ne bilsin
Hak’kı sever var

Bu yol uzaktır
Menzili çoktur
Geçidi yoktur
Derin sular var

Girdik bu yola
Aşk ile bile
Gurbetlik ile
Bizi salar var

Her kim merdâne
Gelsin meydâne
Kalmasın câne
Kimde hüner var

Yunus sen bunda
Meydan isteme
Meydan içinde
Merdâneler var

 

 

 

Yarab bu ne derttir derman bulunmaz
Yar bu ne yaradır merhem bulunmaz
Benim garip gönlüm aşktan usanmaz
Varıp yare gider hiç geri dönmez..Aşık olan gönül aşktan usanmaz
Ahiret korkusun bir pula saymaz
Aşk pazarıdır bu canlar satılır
satarsın bu canı hiç kimse almaz..
(dönüpte bakmaz)Döne döne binbir öğüt verirler
Dünya malı ile gözün boyarlar
Aşık öldü deyu sala verirler
Ölen hayvan olur, Aşıklar ölmez.

Rumda Acemde aşık olduğum,
Yemen illerinde Veysel Karani
Hak peygamber sevdi ve dostum dedi
Yemen illerinde Veysel Karani

Anasından doğup dünyaya geldi
Melekler altına kanadın serdi
Resulün hırkasını tacını giydi
Yemen illerinde Veysel Karani

Erenler önünde kemer belinde
Ak nurdan beni var o sağ elinde
Veys Sultan derler hak divanında
Yemen illerinde Veysel Karani

Sabah namazını kılıp giderdi
Gizlice Rabbine niyaz ederdi
Anın işi güçü deve güderdi
Yemen illerinde Veysel Karani

Bin deveyi bir akceye güderdi
Onun da nısfını zekat ederdi
Develer bileşince tevhid ederdi
Yemen illerinde Veysel Karani

Elinde asası hurma dalından
Eyninde hırkası deve yününden
Asla hata gelmez onun dilinden
Yemen illerinde Veysel Karani

Yastığı taş idi döşek postu
Cennetlik eylemek ümmeti kastı
Hakkın sevgilisi habibin dostu
Yemen illerine Veysel Karani

Anasından destur aldı durmadı,
Kabe yollarını geçti boyladı
Geldi o Resulu evde bulmadı
Yemen illerinde Veysel Karani

Peygamber mescidden evine geldi
Veysin nurunu kapıda gördü
Sordu Aişeye eve kim geldi
Yemen ellerinde Veysel Karani

Yunus eydürgelin biz de varalım
Ayağın tozuna yüzler sürelim
Hak nasip eylesin komşu olalım
Yemen illerinde Veysel Karani.

 

 

Kıyamet gününde mahşer yerine
Yeşil sancak ile gelir Muhammed
Müminler müjdeler birbirine
Yeşil sancak ile gelir Muhammed

Gelin biz de gitmiyelim ırağa
Hazret’e varmağa ak yüz gereke
Medine’den kalkar biner buraka
Yeşil sancak ile gelir Muhammed

Bulun mürşidi de yapışın ele
Mürşidsiz varılmaz ol doğru yola
Hasan Hüseyin’le dört yâri bile
Yeşil sancak ile gelir Muhammed

Ak sakallı pirler olmuş yiğitler
Cennetin içinde var burak atlar
Huri ile gılman karşı gelirler
Yeşil sancak ile gelir Muhammed

Bu ömrün güneşi doğa duluna
Bunda ettiklerin anda biline
Âşık Yunus Emre bile buluna
Yeşil sancak ile gelir Muhammed

 

Yine geldi aşk elçisi,
Yine doldu meydânımız.
Yine teferrücgâh oldu,
Sağlı sollu dört yanımız.

Yine mahfiller düzüldü,
Yine badyalar kuruldu.
Yine kadehler sunuldu,
Esrik oldu bu canımız.

Ev içi aşk ile doldu,
Ulu kişi âşık oldu.
Canlarımız hayran oldu,
Aşk tahtına binenimiz.

Bir nicemiz Leylî oldu,
Bir nicemiz Mecnûn oldu.
Bir nicemiz Ferhâd oldu,
Aşktan haber alanımız.

Meydanımız meydan oldu,
Canlarımız hayran oldu.
Her dem arşa seyrân oldu,
Hazret oldu revânımız.

Düşmüş idik o kaldırdı,
Birliğin bize bildirdi.
İçimize aşk doldurdu,
Dürüst oldu imânımız.

Sorar isen aşk nerdedir?
Nerde istersen ordadır.
Hem gönülde hem candadır,
Hiç kalmadı gümânımız.

Yunus aşkın vasfın söyler,
Gerçeklere haber eyler.
Mahrumların canı göyner,
Aşkâr oldu pinhânımız

 

 

Yar yüreğim yar, gör ki neler var,
Bu halk içinde bize gülen var.

Ko gülen gülsün, Hak bizim olsun,
Gaafil ne bilsin,Hakk’ı seven var.

Bu yol uzaktır menzili çoktur,
Geçidi yoktur derin sular var.

Girdik bu yola aşk ile bile,
Gurbetlik ile, bizi salan var.

Her kim merdane gelsin meydane,
Kalmasın cana kimde hüner var.

Yunus sen bunda meydan isteme,
Meydan içinde merdaneler var.

 

 

Yusuf; u kaybettim Kenan ilinde
Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz
Bu aklı fikr ile Leyla bulunmaz
Bu ne yaredir ki çare bulunmaz

Aşkın pazarında canlar satılır
Satarım canımı alan bulunmaz
Yunus öldü deyu selan verirler
Ölen beden imiş, aşıklar ölmez

Pir Sultan Abdal

Tanım:

Nefesler:

Aman ey erenler mürvet sizindir
Öksüzem yetimem amana geldim
Garibem bî-kesem himmet sizindir
Ağlayı ağlayı selmâna geldim

Şâh’ın bahçesinde ben garip bülbül
Efkârım mükedder hâlim pek müşkül
Koparmadım asla kokladım bir gül
Kâfir oldum ise imâna geldim

Gönül şâhinini saldım havaya
Yüzümü sürüp geldim o hâk-i pâye
Gönül sefinesin vermezem zâye
Kıblegâhım Şâh-ı merdâna geldim

Biz Muhammed Alî kullarındanız
Nesl-i Âl-i abâ soylarındanız
İmâm-ı Cafer’in mezhebindeniz
Server Muhammed’e peymâna geldim

İkilik perdesi yoktur özümde
Birliktir gönlümde özüm sözümde
Gece gün düşmüşem Hak niyâzında
Pîr Sultân Abdal’ım meydâna geldim
***
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yaresi
Ben bu derde kande çâre bulayım
Meğer dost elinde ola çâresi

Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül cevr eyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle güle gelir cânlar pâresi

Benim uzun boylu serv-i reftârım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yüzüm sana dönerim
Mihrâbımdır kaşlarının arası

Dîdâr ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çerağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası

Pîr Sultân’ım katı yüksek uçarsın
Selâmsız sabahsız gelir geçersin
Aşk-ı muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir yolumuzun töresi
“Derdim çoktur hangisine yanayım” ile ilgili videolar:


***
Güzel âşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rızâ lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?

Demedim mi ah demedim mi
Gönül sana söylemedim mi?

Yemeyenler kalır nâ-çâr
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?

Bu dervîşlik bir dilektir
Bilene büyük örnektir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi?
Âşıklar kara bahtlı olur
Hak yanında kıymetli olur
Muhabbet baldan tatlı olur
Doyamazsın demedim mi?

Erelim Alî sırrına
Çıkalım meydân yerine
Cânı başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi?
Pîr Sultân Abdal şâhımız
Hakk’a ulaşır râhımız
On İki İmâm katarımız
Uyamazsın demedim mi?
“Güzel âşık cevrimizi” ile ilgili videolar:

***
Şâh-ı Merdân’ın âvâzı
Turna derler bir kuştadır
Asâsı Nil deryasında
Hırkası bir dervîştedir

Nil denizi ummân oldu
Sarardı gül benzim soldu
Bakışı aslanda kaldı
Alî’min darbı koçtadır

Özen pîrim oğlu özen
Var kendine bir dost kazan
Hayrını şerrini yazan
Sağ yanında feriştehdir

Alî’m etmezdi benliği
Kalbinde yoktu kinliği
Zülfikârın keskinliği
Zerrecesi kılıçtadır

Nerde Pîr Sultân’ım nerde
Cânım fedâ olsun merde
Yemen’den öte bir yerde
Hâlâ Düldül savaştadır
***
Önüme bir cebel düştü, bir ucu şehir içinde
Benim Şâhım dükkan açmış ne ararsan var içinde

Dükkâna var pazar eyle, rakibinden hazer eyle
Ayla güne nazar eyle, Muhammed Alî içinde

Ayla güne nazar eyle, Muhammed Alî içinde
Balıklar hep suya hasret, çarha döner göl içinde

Göl içinde çarha döner, susuzluktan bağrı yanar
Mü’minler secdeye iner, seyir var seyir içinde

Kudretten verdi o balı, bahanesi oldu arı
Dinle imdi ah-ü zarı, arı inler bal içinde

Pîr Sultân’ım ey gaziler, anlımızda var yazılar
Tâlip mürşidin arzular, bülbül öter gül içinde
“Önüme bir cebel düştü, bir ucu şehir içinde” ile ilgili videolar:

***
Gelmiş iken bir habercik sorayım
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?
Gerçek erenlerden haber sorayım
Niçin gitmez Yıldız dağı dumanın?

Alçağında al kırmızı taşın var
Yükseğinde turnaların sesi var
Ben de bilmem ne tâlihsiz başım var
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

Benim Şâh’ım al kırmızı bürünür
Dost yüzün görmeyen düşman bilinir
Yücesinden Şâh’ın ili görünür
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

El ettiler turnalara bazlara
Dağlar yeşillendi döndü yazlara
Çiğdemler takınsın söylen kızlara
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

Şâh’ın bahçesinde gonca gül biter
Anda garip garip bülbüller öter
Bunda ayrılık var ölümden beter
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

Ben de bildim şu dağların taşısın
Gerçek erenlerin nazargâhısın
Abdal Pîr Sultân’ın seyrangâhısın
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın
***

Uyur idik uyardılar
Diriye saydılar bizi
Koyun olduk, ses anladık
Sürüye saydılar bizi

Sürülüp kasabaya gittik
Kanarada mekan tuttuk
Didar defterine yettik
Ölüye saydılar bizi

Halimizi hal eyledik
Yolumuzu yol eyledik
Her çiçekten bal eyledik
Arıya saydılar bizi

Aşk defterine yazıldık
Pir divanına dizildik
Bal olduk, şerbet ezildik
Doluya saydılar bizi

PİR SULTAN’ım Haydar şunda
Çok keramet var insanda
O cihanda, bu cihanda
Ali’ye saydılar bizi

Uyur idik uyardılar ile ilgili videolar:



Hakman

Bugün ben dergâha vardım
Dergâhta murada erdim
Mürşidin yüzünü gördüm
Ne kadar Alî’ye (Şâhıma) benzer

Mürşid sofrasına geçtim
Rehberin elinden içtim
Kardeşlerle çok seviştim
Hepsi de Alî’ye (Şâhıma) benzer

O cânlar yüzüme baktı
Bakışları özüm yaktı
Gözlerinden nûrlar aktı
Hepside Alî’ye (Şâhıma) benzer

Hakman’ım yandım yakıldım
Alî yoluna katıldım
Hacı Bektaş’a satıldım
O dahi Alî’ye (Şâhıma) benzer